31 Mayıs 2020 21:00

Barosuyla, odasıyla, tüm demokrasi güçleriyle ortak mücadeleye!

TMMOB üyeleri

Fotoğraf: TMMOB

Paylaş

Bir buçuk aylık uzun ara tatilinden sonra TBMM yarın toplanacak.

Son haftalarda AKP-MHP ittifakının “Meclise getirilecek” dediği konulara bakılırsa, Meclisin gündemi çok yüklü.

Meclis gündemi sadece yüklü de değil; iktidarın uzun zamandır yapmayı amaçladığı ama toplumsal tepkileri göze alamadığı yasal düzenlemeleri kapsadığı için toplumda gerilimlere yol açacak, yüksek tansiyonlu tartışmalara gebe bir gündem.

AKP-MHP ittifakı, hazır koronavirüse karşı mücadele önlemleri devredeyken;

Barolar, TMMOB, TTB gibi yüz binlerce üyeye sahip, emek ve meslek örgütlerinin tasfiyesini,

-Siyasi partiler ve seçim yasalarının tek adam yönetiminin “ebediyen” iktidarda kalmasını sağlamak amaçlı olarak tahkim edecek biçimde değiştirilmesini,

-Belediye meclislerine, belediye başkanının yerine meclisin seçtiği bir kişinin başkanlık etmesini,

-Çocuk yaşta evliliğin suç olmaktan çıkarılmasını ve kadınların son yıllardaki kazanımlarını tasfiye edecek yasal düzenlemelerin yapılmasını,

-İş Bankasındaki Atatürk hisselerinin Hazineye devredilmesini sağlayan düzenlemeleri Meclisten geçirerek yasalaştırmak istiyor. 

AKP ve MHP milletvekilleri, bu düzenlemeler için gerekli hazırlıkları yapmak üzere seferber edilmiş durumda.

DEMOKRASİ CEPHESİ GENİŞLİYOR

Ama öte yanda barolar, TTB, TMMOB başta olmak üzere emek ve meslek örgütleri, çeşitli kadın örgütleri ve platformları, AKP-MHP ittifakının girişimlerine karşı tutum alacaklarını ilan ederek, pratik olarak da eyleme geçmek için hazırlık yapıyorlar. Bu çerçevede iktidarın girişimlerine karşı olduklarını ortak bir açıklamayla duyuran 81 ilin barolarının temsilcilerinin bugün Ankara’da toplanması bekleniyor.

Tek adam yönetimine karşı olan çeşitli muhalefet partileri ile ilerici demokrat siyasi ve sosyal çevreler; DİSK, KESK ile ileri işçi çevreleri ve mücadeleci sendikacılar, AKP-MHP ittifakının tek adam düzenini tahkim etme amaçlı girişimlerine karşı tepkililer ve bu tepkilerin giderek derinleşip genişleyeceğini gösteren işaretler de çoğalıyor. Kısacası saldırı cephesinin imkanları ve hazırlıklarına karşın, demokrasi cephesinin somut talepler etrafındaki birliğinin potansiyelinin hayli yükseldiği de artık çok somut biçimde görülmektedir.

Erdoğan ve Bahçeli ile partilerinin sözcüleri, Meclise getirdikleri düzenlemelere karşı her türlü itiraza, “beka-darbe” tartışmasının gerekçeleriyle karşı çıkacaklardır. Ancak bu konuda bir “kitle bağışıklığı” oluşmaya başladığı dikkate alındığında, iktidarın bu yoldan eskisi gibi sonuç alıcı bir yere varamayacağı artık ülkemizin olumlu anlamda bir gerçeğidir.

BAHÇELİ AMACI AÇIKLADI: ÖZGÜRLÜKLERE KARŞI TOPYEKÜN HAREKAT!

Cumhur İttifakının “küçük” denilen ama gerçekte ittifakın hem mimarı hem de çekip çeviricisi olan MHP ve onun Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Şeker Bayramı’nın ilk günü Türkeş’in mezarını ziyareti sırasında; “MHP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamını da mümkün kılacak bazı reformların yapılması gerektiği inancındadır. Son gelişmeleri dikkate aldığımız vakit anlaşılıyor ki bu reformlar acilen çıkartılmalıdır” diyerek iktidarın amacını açıkça ortaya koydu. Bahçeli sözünü ettiği “reformlar”da önceliğin, “seçim ve siyasi partiler yasasının değiştirilmesi” olduğunu söylemekten de çekinmedi.

Bahçeli açıkça, mevcut koşullarda tek adam yönetiminin devam edemeyeceğini, bu yüzden de reformlar yapmak gerektiğini öne sürüyor. Bahçeli’nin “reformları”ndan anlaşılması gereken; emekçilerin, halkın hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması (Hatta mümkünse tümden ortadan kaldırılması) ve Cumhur İttifakı dışındaki tüm siyasi odakların “terör iş birlikçisi”, “darbeci”, “darbe çağrıcısı”, “düşman”, “hain”, “bölücü”, “şer odağı” olarak görülmesinin bir biçimde yasalara geçirilmesidir. Ancak bütün muhalefetin ezilmesi ve halk indinde iktidar alternatifi olmaktan çıkarılması sağlanırsa, tek adam yönetiminin gelecekte de iktidarını sürdüreceği düşünülmektedir.

Bu anlayış, Bahçeli’nin bir hezeyanı değil, tek adam rejiminin felsefesinin gereğidir!

TEK GERÇEKÇİ YOL TOPYEKÜN MÜCADELE

Evet, iktidarın söylemine bakıldığında; barolar, odalar, yerel yönetimler ve kadınların haklarına yönelik hamleler ayrı ayrı girişimler gibi görünmektedir. Ancak, içinden geçilen sürecin özellikleri dikkate alındığında, bu girişimlerin, yığınların örgütlenme özgürlüklerinin ortadan kaldırılması, hak talebinde bulunabilen emek ve meslek örgütlerinin tasfiye edilerek AKP’nin “arka bahçesi”ne dönüştürülmesi girişimleri olduğu apaçık görülmektedir.

Bu yüzdendir ki, barosuyla, odasıyla, sendikalarıyla, halk güçlerinin her türden örgütleriyle, tek adam tek parti iktidarına karşı ortak bir mücadele hattına girmek dönemin en öne çıkan görevi olmaktadır.

Kısacası önümüzdeki süreç, sözcüğün gerçek anlamıyla bir demokrasi mücadelesi dönemi olarak gelişecek görünmektedir.

İktidar amacına varmak için koronavirüse karşı mücadelenin önlemleri dahil elindeki her olanağı kullanacaktır. Ama demokrasi güçleri de elbette, kitlelerin mücadeleye katılımını sağlayan yol ve yöntemler geliştirilmesinde yaratıcı olmak durumundadır.

KİTLELERİN MÜCADELESİ BELİRLEYİCİ OLACAK!

En önemlisi de bu koşullarda;

Meclisteki gelişmeleri yakından izleyip bu gelişmeleri kitleler içinde tartıştırmak,

-Bu tartışmaları yığınların talepleri etrafında birleşerek ortak mücadele hattına girmelerinin dayanağı olarak değerlendirmek, mücadele içindeki çeşitli toplumsal kesimler arasında koordinasyonu geliştirmek,

-Koronavirüs önlemlerine rağmen kitleler içinde birebir çalışmaya önem vermek,

-Meclisteki mücadele ile bağ kurarak, sahadaki mücadelenin Meclisteki tartışmaları etkileyen bir düzeye varmasını sağlamak hem yakın geleceği hem de sonrasını belirleyecektir.

Henüz başında bulunduğumuz süreç bu ölçüde önemlidir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...