29 Nisan 2020 20:19

Meydanda kaç kişiyiz?

Sağlık-İş

Ekran görüntüsü Sağlık-İş'in Evrensel'e ulaştırdığı videodan alınmıştır.

Paylaş

Hani bir iş adamı vardı. Hâlâ da var ya. AKP iktidarı döneminde Allah “Yürü ya kulum” demişti. Eee, madem ki yüce Allah demişti, ona da millete “Milletin…” demek, bize de susmak düşerdi ama doğrusu o zaman bile ben bu “Milletin…” diye başlayan cümleyi hiç üzerime almamıştım. Bence onun bahsettiği millet kendi milletiydi.

Kimdi bu kendi milleti.

Kendi anlattığına göre, bir ihale vardı. İhaleye bir yığın iş adamı(?) katılmıştı. Bizimki en uygun fiyatı verdi mi, vermedi mi, yoksa devreye gökten melekler mi girdi bilinmez ama sonuçta ihale Allah’ın sevgili kulunda kaldı. O heyecanla bizimki “Milletin….” diye başlayıp, burada yazarsak gazeteyi ömür boyu kapatmaya yeter “...” diye bitirmişti. Bir sonraki ihaleyi sıkıntıya sokmamak, yukarılarda birilerini kızdırmamak için küfrü yiyen milletten çıt çıkmamış, hatta o millet, “Lan bize ne küfür ediyorsun. Ne güzel anlaşıp tatlı tatlı bizden olmayan milletin…” diyeceklerine “Sak üstünde damdağan, kaz beline vurmayı” diye zırvalamışlardı bile. Ve zaman gösterdi ki doğru yapmışlar, damda saksağan tekerlemesinin semeresini ileriki yıllarda gruba katılarak “Yürü ya kulum” listesindeki yerlerini sağlamlaştırmışlardı. Bu sırada esas millet, “Bize küfür ettiler” diye zıplamaktaydı. Ve yine zaman gösterdi ki, keşke o milletin bizim millete söyledikleri sadece küfür aşamasında kalabilseydi.

Bizim millet bu tokadın sarsıntısından kurtulamadan bir de virüs tokadı ortaya çıktı. Tamam, virüs kimyasal olarak kimin proteinine bağlanacağına karar verirken millet dinlemiyor ve önüne gelenin ciğerine fıskiyelerini batırıveriyordu ama aynı virüs sadece bizim milletin cebine yapışıyordu. Yüce Rab’bim kime yürü ya kulum derse o yürür, virüse kimin cebine yapışacağını söylerse onun cebine yapışırdı.

İş bizim milletle de sınırlı değildi. Onların milleti antenlerini açmış, gözleriyle sanayi sitelerini, kupon arazileri, ödeme sıkıntısındaki iş adamının fabrikasını taramaya başlamıştı. “Fırsat Covid-19” günleri başlamış, devletten nakit akışlarında hiç sorun yaşamayan “Milletin …” diyenler, kendi hücrelerini yiyen yamyam hücreler gibi kendi milletlerinin mallarını ele geçirmenin serbest piyasa hesaplarını yapmaya başlamışlardı. Bu arada işçilerine ödemedikleri paralar da alım güçlerini arttıracak, buharlaştırdıkları fonlarda birikemeyen paralardan önce götürülenleri de artı hanelerine yazacaklardı.

Hiçbir şey insan gücüyle “pat” diye vardan yok olamayacağına göre, yok oldu denilen servet o milletin daha da necip kısmı tarafından lüpletilecek, bizim millete yeni transferler eklenecekti.

Böyle mi oldu? Henüz içinde olduğumuz için sonunu bilmiyoruz. Ama her savaş, her kriz bizim milletin samanın çöpü, elmanın sapı ile uğraşması yüzünden, sadece servetin o millet arasında el değiştirmesine neden olmuştu.

Yarın 1 Mayıs. Her 1 Mayıs’ta boyu uzun, matematiği kuvvetli olduğu için Avukat Cuma’yı bulup “Meydanda kaç kişi var?” diye sorardım. Ama ben yine de evden ortaya soruyorum, “Meydanda kaç kişi var?”                            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...