09 Nisan 2020 00:20

Salgın dinlemeyen İdlip

İdlib'in giriş tabelası

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Korona salgını nedeniyle bütün dünyada hayat durma noktasına geldi. Dünya gündemi de hâlâ salgına kilitlenmiş durumda. Salgın birkaç haftalığına bölgemizdeki krizlerin de rafa kaldırılmasını sağlamıştı ancak son 1 haftadır Irak, Suriye ve Libya başta olmak üzere saha yeniden ısınmaya, tansiyon yeniden yükselmeye başladı.

Geçtiğimiz hafta Irak sahasında ABD-İran çekişmesinin yeniden tırmanışa geçtiğini aktarmıştım. Suriye’de İdlip özelinde durum Irak’a nispeten daha sakindi.

En son, İdlip’te Suriye ordusunun Rusya desteği ile başlattığı askeri operasyon M-4 ve M-5 Karayollarına kadar ilerlemişti. Türkiye ve Suriye ordularının karşı karşıya geldiği ve artık iki ordu arasında savaş senaryolarının konuşulduğu noktaya kadar yükselen gerginlik 5 Mart’a kadar sürdü. 5 Mart’ta Moskova’da gerçekleşen Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından Suriye ordusu bulunduğu yerlerden çekilmedi ancak iki güç arasına Rus devriyeleri girdi. Görüşmede Türk ve Rus güçlerinin M-4 Karayolu civarı başta olmak üzere birkaç noktada devriye gezmesi için uzlaşmaya varılmıştı. 5 Mart görüşmesinin detayları hâlâ kamuoyuna açıklanmadı. Bu süreçte salgının patlak vermesi ile birlikte İdlip gündemin alt sıralarına indi.

Bir taraftan salgın devam ederken diğer taraftan İdlip’i kontrol eden radikal gruplar Dera’yı Şam’a, Şam’ı Halep’e ve Irak sınıra bağlayan iki ana güzergahtan biri olan M-4 Karayolu’nun bir kısmını baskı altında tutmaya devam etti. Kısa süre önce de bulundukları bölgeden çekilmeyeceklerini duyurdular.

Bu arada Türkiye’nin İdlip’teki gözlem noktası sayısının 50’yi aştığına dair haberler gelmeye başladı. Ki, gözlem noktaları meselesi 5 Mart öncesinde patlak veren Türkiye-Rusya krizinin ana sebeplerinden biriydi. Rusya, Türk gözlem noktalarının Soçi anlaşması sebebiyle oluşturulduğunu ancak Türkiye’nin bu anlaşmada kabul ettiği yükümlülükleri yerine getirmediğini savundu.

Sonuç olarak, Soçi-Astana ve en son 5 Mart’ta yapılan görüşme de İdlip’te kalıcı bir çözüm getirmedi. Getirmesi de mümkün değildi zaten. Mesela 5 Mart’ta yapılan görüşmede “Ateşkes yapılacağı” duyuruldu. İdlip’e dair haberlerde de ateşkes o bölgedeki silahlı grupları kapsıyormuş gibi bir hava var ancak İdlip’in el Kaide tedrisatlı Heyet Tahrir Şam tarafından kontrol edildiği ve ateşkeslerin radikal-terörist örgütleri kapsamayacağı taraflar tarafından kabul edildi. Zaten HTŞ de rutin hale gelen “Ateşkese uymayacağız” açıklamasını yapmıştı. Yani, ateşkesin temel amacı Türk ve Suriye ordularının karşı karşıya gelmesine engel olmaktı ki, bir süre başarılı da oldu. Bu dönemde Türkiye de korona salgınına kilitlendi. İdlip konusunda Rusya ile diplomatik süreç mart ayı başındaki kadar yoğun gerçekleşmedi. Zaten Rusya’nın İdlip konusunda tavize yanaşmadığı görüşmede ve görüşmenin ardından yapılan açıklamalarda birçok kez vurgulandı.

Gerek İdlip’te diplomatik bir çözümün çok zor olması ve gerekse Rusya’nın tavize yanaşmaması 5 Mart görüşmesine dair bazı yorumlara ve spekülasyonlara da yol açtı. Mesela Rusya ve Şam’dan yapılan değerlendirmelerde İdlip’teki radikal gruplarla Türkiye’nin mücadele edeceği konusunda uzlaşmaya varıldığı yorumları öne çıkıyor.

Velhasıl, birkaç haftadır sakin olan İdlip sahası yeniden ısınmaya başladı. Sahadan gelen son haberlere göre, bir taraftan Suriye ordusu diğer taraftan TSK bulundukları bölgelerdeki yığınaklarını artırıyor. Şam’da “İdlip meselesi 2020 bitmeden çözülecek” yorumları yapılıyor. Son yığınaklar Suriye ordusunun aşamalar halinde gerçekleştirdiği ve yaklaşık 2 yıla yaydığı İdlip operasyonunun son aşamasına başlayacağı şeklinde değerlendiriliyor. Suriye ordusunun yanı sıra Rusya’nın da operasyon için hazırlıklar yaptığına dair bilgiler var.

Önümüzdeki günlerde İdlip bir kez daha gündeme gelecek gibi görünüyor. Ancak Türkiye’nin İdlip konusunda tavrını değiştirip değiştirmeyeceği hâlâ meçhul. Geçtiğimiz haftalarda radikal gruplar TSK’yi hedef alan bir saldırı da yapmıştı. Bir kez daha belirtmek gerek, kenti kontrol eden grupların çok sıkışmış olması her türlü provokasyona girişebilecekleri ihtimalini yükseltiyor. Türkiye’nin İdlip konusundaki tavrı yeni ve daha sert bir Türkiye-Rusya krizini tetikleyebileceği gibi TSK ve Suriye ordularını da karşı karşıya getirebilir.

Irak ve Suriye’nin yanı sıra Libya sahasında da çok önemli ve tehlikeli gelişmeler yaşanıyor. Haftaya uzun süredir gözden uzak olan Libya’daki duruma bakalım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...