23 Aralık 2019 00:41

Marx'ın Lincoln'e mektubu

Abraham Lincoln (solda) ve Karl Marx (sağda)

Abraham Lincoln (solda) ve Karl Marx (sağda) | Fotoğraflar: Wikimedia Commons | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Amerika kıtasının keşfinin ardından “Yeni Dünya”nın inşası emek gücüne dayanmadan gerçekleşemezdi. Yerli halkların sömürgeciler eliyle kırımına Afrikalı kölelerin transferi eşlik etti. Ama hızla gelişen sanayileşme Amerika kıtasındaki kölelik sistemini de eskimiş bir tortuya çevirdi. Bu arada kendi emeklerini satma hürriyetine kavuşan göçmen işçiler büyük bir hızla sanayinin çarkları arasına girmekteydi.

Karl Marx Amerika’daki gelişmeleri sürgün yıllarında Londra’da takip etti. Marx, “köle ekonomisine dayanan Güney ile sanayileşmiş Kuzey arasında devam eden yarım yüzyıllık mücadelenin kaçınılmaz olarak bir iç savaşa” dönüşeceğini ön görmekteydi.

Savaş, köleliği savunan Güney’in, köleliği kaldıracağını ilan eden Kuzey’den ayrılması üzerine ve Güney’deki güçlerin provokatif katliam girişimleri ile patlak verdi. Sanki tarihin çarkı tersine dönmüştü! Roma İmparatorluğuna meydan okuyan Spartaküs’ün bayrağında yazan “Kölelik kalksın diye savaş” şiarı, Amerika’da “Kölelik için savaş” şiarına dönmüştü. Hem de aradan 19 asır geçtiği halde! Amerika’da 300 bin kişiden oluşan köle sahipleri oligarşisi, dünya tarihinde ilk kez silahlı bir isyanın bayrağı üzerine ‘kölelik’ diye yazmaya cüret etmekle kalmamış; eski Anayasanın ilgasını, köleliği “yeni yapının mihenk taşı” olarak adlandırarak taçlandırmıştı.

Askeri başarılar ve yenilgilerle Kuzey ve Güney arasında el değiştirip duran zafer tacı, dört yıl sürecek bir iç savaşa tanıklık edecekti: Amerikan İç Savaşı’na. Ortada henüz 1. Dünya Emperyalist Savaşı yoktu ve 1861-65 yılları arasında yaşanan Amerikan iç savaşında nüfusun yüzde 2’si (600-700 bin insan) yok olmuştu. Bu, 1914-18 Birinci Dünya Savaşı’ndan önce “modern tarihin ilk büyük savaşı” olarak kayda geçecekti.

Marx, Avusturya’da günlük olarak yayımlanan liberal gazete olan Die Presse’te yazma fırsatı bulmuştu. O, Amerikan İç Savaşı’nı diyalektik ve tarihsel materyalist bir perspektifle tahlil etmeye başladı. Marx’ın “usta bir analizci” olarak kaleme aldığı makaleler, dönemin Enternasyonal’ine de (Uluslararası İşçi Birliği) politik bir rota çizmekteydi. Öyle ki, Amerikan savaşı karşısında Fransız burjuvazisi pazar felaketi yaşarken, İngiltere, savaşın bir an önce köle sahipleri lehine sonuçlanmasını beklemekteydi. Çünkü İngiliz sanayisi köle emeğinden elde edilen pamuğu bir süredir sanayiye transfer edememekteydi. Bu durumda işçi sınıfının, Amerikan savaşını gerileme değil toplumsal ilerleme yönünde değerlendirmesi doğru olurdu. Yani zaferin köle sahipleri karşısında tecelli etmesi için destek mesajları ve mitinglerin örgütlenmesi gerekirdi. Marx’ın 28 Ocak 1865’te Uluslararası İşçi Birliği adına Birleşik Devletler Başkanı Abraham Lincoln’e yazdığı mektup bu bakımdan bir tutum belgesidir. Lincoln’e mektubunda Avrupa işçi sınıfının tutumunu şöyle dile getiriyor Marx:

“…(Avrupa işçi sınıfı) köle sahipleri isyanının, mülkiyetin emeğe karşı girişeceği haçlı seferinin tehlike çanı olduğunu ve emekçiler nezdinde geleceğe dair umutların ve hatta geçmiş kazanımların da Atlantik’in öte yakasındaki bu büyük savaş içerinde tehlike altında olduğunu vakit geçirmeksizin anladı…”

Marx, aynı mektubunda kölelikten medet uman ve bunu kendi pozisyonları için bir “ayrıcalık” sanan Amerikalı beyaz işçileri de şöyle eleştirir:

“Kuzey’in esas politik gücü olan işçiler köleliğin kendi cumhuriyetlerinde kitleselleşmesine izin verirken, kendi rızası olmadan sahiplenilen ve satılan siyahların karşısında kendisini satma ve kendi efendisini seçme özgürlüğünün beyaz işçilerin en yüce hakkı olduğu ile övünürken, emeğin gerçek özgürlüğünü elde edemediler veya Avrupalı kardeşlerini özgürlük için verdikleri mücadelede destekleyemediler. Fakat ilerlemenin önündeki bu engel iç savaşın kızıl deniziyle süpürülüp atıldı…”

Doğrusu günümüz işçi sınıfının, (tıpkı o dönemin köleleri gibi) göçmenler ya da yurttaş olmayan “yabancı” işçiler karşısında kendini “ayrıcalıklı” görme zaafını irdelemek bakımından Marx’ın makaleleri bugün de okunmaya değer.   

Bitirirken şu bilgiyi ekleyelim: Mektup Lincoln’ün eline ulaşır ve yanıt çok gecikmeden Amerikan Büyükelçisi Adams eliyle Uluslararası İşçi Birliği’ne iletilir. Lincon özetle Avrupa işçi sınıfına şöyle demektedir: “Birleşik devletler köle sahibi isyancılarla olan mevcut çatışmadaki davasını insan doğasının davası olarak görmektedir ve Avrupalı işçilerin verdiği bilgece destek ve içten sempatiden, sonuna kadar direnmek noktasında yeni bir cesaret almaktadır...”

Bu yanıttaki tutum sadece Fransa ve İngiltere gericiliğini değil, savaş sonrası anlaşma zeminine yaklaşan Amerikan gericiliğini de öfkelendirmiştir. Lincoln bir suikast sonucu öldürülecek ve Marx bu suikastı, gelişmenin önünde beyhude bir girişim olarak değerlendirecektir.    

***

Karl Marx-Amerikan İç Savaşı / Seçme yazılar
Çeviren: Ferhat Sarı
159 sayfa
KOR Kitap

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...