21 Aralık 2019 00:30

Eleştirirken sebebi de saptayalım

Fotoğraf: DHA

Paylaş

AKP’nin toplumu sokmaya çalıştığı ve maalesef epey yol alınan alan, samimi ve dürüst din ve ahlakla bir ilgisi bulunmayan dincilik yoludur. Şöyle ki, bizatihi dini kaynaklarda insanların yaratıcıya karşı görevi olarak sayılan hususları denetlemeye kalkıp, insanın insana karşı sorumlulukları olarak belirtilen hususları pervasızca çiğnemek dinsellik değil, başlı başına dinciliktir. Toplumun yarısını dışlamak, hak ve hukuk kurallarını objektif esas ve kurallardan soyutlayıp kişinin keyfi müdahale alanı haline getirmek, hızla gelişen ve rekabetin sertleştiği çağın koşullarında koskoca ulusun çağa uygun gelişmesine hizmet yerine, eğitimi ve hukuku çökerterek, ülkedeki hemen tüm kurumları yandaş olma konumuna zorlamak ne dinle, ne insafla, hatta ne de vicdanla bağdaşır. Sadaka ve yardım gibi nazik konularda hem kutsal sayılan hem de modern olarak bilinen kurallar belli esaslar koymuşken, ekonomide ciddi yönetim kuramayıp, emperyalist dünyaya teslimiyetten sonra, insanları politik sadaka kültürü ile bir merkeze bağlamak da ne ahlakla ne de samimi sosyal devlet ilkesi ile bağdaşır. Geçen gün yayımlanan denetçi öğüdü-tebliğinde “Denetçi, mesleki görev ve hizmetlerini özenle ve düzgün biçimde yerine getirirken Allah-u Teâlâ’ya, topluma, mesleğine, müşterisine ve kendisine karşı sorumlu olduğu…” ifadeleriyle acaba topluma “talkın verirken”, siyasiler hangi alemde yüzmektedir. Koskoca Varlık Fonu nasıl yönetilmektedir; Sayıştay bu muammanın içine girebilmekte midir? Eş-dost ve yakınların kollanması kutsal emirlere riayet midir, yoksa devlet yokluğunda izlenen kabile kurallarının yerleşik devlet kuralına hakim kılınması mıdır?

Bu ve daha binlerce benzer sorunun yanıtı maalesef olumsuzdur. O zaman son yayınlanan yönetmeliği anayasaya aykırı vb. gibi pozitif hukuk hükümlerine göre değil de, çok farklı yönlerden politik ve belki de ileriye yönelik kişisel, ailesel bir üst makam oluşturma amacı açılarından irdelemek daha anlamlı olur. Bu bahtsız yürüyüşün ilk ve en basit sebebi AKP’nin dağılma eğiliminin hızlandığı tabanını tahkim etme ve yeni parti hazırlıklarına katılmanın dinsel açıdan mübah olmadığını ilan etmeye hazırlık olabilir. İslam dünyasının bölünmemesi ve/veya İslam kardeşliğinin parçalanmaması vb. gibi ipe-sapa gelmez ithamları bundan böyle bolca göreceğiz. Olabilir ki, siyasetin emri altındaki Diyanet örtülü şekilde, belki de alenen, bir politik-fetva da yayımlayabilir. Çünkü artık deniz bitti; kaynak bitti! Kaynakla içeri çekilemeyen, sopayla itlaf edilmelidir, aksi halde çökmekte olan ahşap ev birbirine dayanarak zorla tutanların tümünün üzerine yıkılacaktır.

Suriye macerasının ilk bölümünde Rusya’ya göz kırpılarak ABD’nin ağırlığı atlatılmaya çalışılırken, Rusya’nın da pek matah bir dost olmadığı (Niçin olsun ki!) görüldü. Böylece ihtilaflı komşular ailesine, şimdilik durum netleşmemekle beraber, kocaman bir kuzey komşu da dahil edilmiş oldu. Bu macerada düğümün kısmen çözülebileceği ya da iyice kenetlenebileceği bir Libya meselesi var önümüzde. Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımız için bölge devletleriyle ittifak yerine, Libya’nın da en ufak bölümü ile ittifak ilk bakışta parıltılı gözüküyor olsa da, öyle anlaşılıyor ki, perde arkasında ABD ile Rusya rol almaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığı payesinin(!) böylesi bol keseden harcanarak, sınırların aşılması her konuda açığı olan, nükleer güce de sahip olmayan bir devletin fazla akıllı manevrası olamaz.

Hukukun kaldırıldığı, eğitimin böylesine zayıflatıldığı, toplumun bölünerek birbirine karşı keskinleştirildiği bir toplum yönetimi, bir proje olasılığı dışında, hiçbir bilim kuralı ile açıklanamaz. Olası bir projenin tasarımcıları bellidir: dünya emperyalizmi. Komünizmin yeryüzünden şimdilik kalkması emperyalistlere alan açmasının ekonomik anlamı, örtülü üçüncü paylaşım savaşı projesi ile yeryüzünün paylaşımıdır. Bu savaş asker ve silahla değil, sanayi yanında gıda da dahil akla gelebilecek hemen her alanda yoğun teknoloji ve ince politika muhtevalı ekonomik ve politik ilişkilerle yapılmaktadır. Son günlerde fevkalade revaçta olan, AKP’nin seçimi kazanmasının İslam düşüncesinde adeta savaş kazanması ve ülkeyi ganimet olarak görmesi mantığı yanında, sıkışan kapitalist dünyanın Türkiye’yi kaynak olarak görme mantığını da koymak gerekiyor. Emperyalizm konumu ve felsefesi nedeniyle sorgulanamaz, ama buna hizmet eden yönetimi o ülke halkı sorgularken, son anda hatırlanan kutsal kalkanlar (Sıffın Savaşı taktiği) dahi koruyamayacaktır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...