29 Ağustos 2019 20:55

Davutoğlu neyi açıkladı?

Davutoğlu neyi açıkladı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Sakarya’da katıldığı bir toplantıda söylediği “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözleriyle büyük tartışma yaratmış ve birçok çevre tarafından Davutoğlu’nun bu sözlerine açıklık getirmesi çağrısı yapılmıştı.

Davutoğlu, nihayet katıldığı bir televizyon programında bu sözlerine açıklık getirdi.

Ama ne açıklık!

Meğer cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında olup bitenler 7 Haziran’da AKP’nin tek başına hükümet olma çoğunluğunu kaybetmesinden sonra MHP’nin hükümete katılmayı kabul etmemesi, HDP’nin bu süreci istismar etmesi, bir de birilerinin IŞİD’i devreye sokmasından ibaretmiş. Ha bir de AKP içinde Davutoğlu’na karşı imza toplayanlar da varmış bu işin içinde.

Böylece Davutoğlu, “terörle mücadele” üzerinden MHP’ye, “çözüm süreci”nin sona erdirilmesi üzerinden de HDP’ye vuruyor. Hükümetin sorumluluğunu başka yere atması kolay olmayan IŞİD katliamları konusunda da “Failler yakalanıp gereği yapıldı” diyor.

“AK Parti”nin yolundan sapıp AKP’leşmesinin” nedenini ise, parti içindeki kötü niyetli çevrelere bağlıyor.

Ne kadar ilginç değil mi?

Bu karanlık sürecin müsebbipleri o dönem Erdoğan ve Davutoğlu’nun başını çektiği AKP iktidarının dışındaki güçlermiş! Ama nasıl oluyorsa başka güçlerin müsebbibi olduğu bu karanlık dönemin sonunda yapılan 1 Kasım seçimlerinde AKP yeniden tek başına iktidar olma çoğunluğunu sağlıyor!

IŞİD’den başlayalım…

IŞİD’i “içinde Türklerin, Kürtlerin ve Arapların yer aldığı reaksiyoner bir örgüt” olarak tanımlayan kimdi?

Suriye rejimini devirme adına IŞİD’e destek veren, hadi desteği geçelim Ankara’dan, Adıyaman’dan çocukların, gençlerin elini kolunu sallaya sallaya sınırı geçip IŞİD’e katılmasına göz yuman iktidarın başında kimler vardı?

Ya Adıyaman’da “IŞİD’e katılan oğlum eşini de götürdü” diyen kadına “İyi ki beraber gitmişler, birbirlerini desteklerler” diyen?

Sonra bir de Ankara Katliamı’ndan sonra yapılan “Şimdi Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var” açıklaması vardı değil mi?

Demek ki, Davutoğlu’nun “Failler yakalandı” diyerek sıyrılabileceği bir mesele değil IŞİD ve ülke içinde gerçekleştirdiği katliamlar meselesi.

Peki, Kürt sorunu ve her türlü demokratik hak mücadelesini “terörizm” olarak damgalayan MHP ile “terörle mücadele” üzerinden rekabet etmeye çalışan bir liderin ve siyasi oluşumun bu ülkeye ne hayrı olabilir?

Davutoğlu’nun katıldığı televizyon programında söylediklerine göre “çözüm süreci”nin sona ermesinin nedeni Kürt hareketinin “çözüm değil, Suriye gibi tamponlar oluşturmak” peşinde koşmasıymış.

Oysa gerçek Davutoğlu’nun söylediklerinin tam tersidir. Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde Suriye Kürtleri, Suriye rejimini devirme politikasına yedeklenmeye çalışılmış, bu başarılamayınca bu kez Kobanê’den başlayarak Kürt kantonları IŞİD üzerinden yıkılmaya çalışılmıştı. Bu girişimler de başarısızlığa uğrayıp Kürtlerin güç kazanmasının önüne geçilemeyince “çözüm masası” devrilmişti. Çünkü bu koşullarda iktidarın Kürtlere kendi çözümünü dayatması mümkün değildi.

Görüldüğü gibi Davutoğlu döneminde uygulanan politika ile bugün MHP’nin de savunduğu Fırat’ın doğusundaki Kürt oluşumuna müdahale politikası arasında bir devamlılık bulunuyor.

Çokça tartışılan ve ülkeyi büyük sorunlarla karşı karşıya bırakan Suriye politikası konusunda hem “Suriye savaşını en çok engellemeye çalışan bendim” diyor, hem de Esad’ın “Miloseviç’ten beter bir katil” olduğunu söyleyerek Suriye’ye müdahale politikasını savunuyor. Yetmiyor, “Bugün Esad’la görüşmeyi meziyet olarak yansıtanlar”dan dem vurarak aslında bugün de Suriye’ye müdahale politikasını savunan ve üstelik gelinen yerde de Suriye rejimi ile görüşülmesine karşı duran bir noktada ısrar ediyor.

Geriye bunca şeyden sonra Davutoğlu’nun Erdoğan’a ne dediği/diyeceği kalıyor. “Tabii ki Cumhurbaşkanı’yla görüş ayrılıkları yaşadık” ama “Cumhurbaşkanı’mız açmadıkça açmadım, açmam” diyerek AKP’nin çizgisinden uzaklaştığını iddia edip yeni bir partinin hazırlığını yaptığı bir dönemde bile Erdoğan’ı karşısına almayan/alamayan ürkek bir tutum ortaya koyuyor. 

Özetle Davutoğlu, bugünkü iktidarı eleştirirken bile AKP’nin ülkeyi bu noktaya getiren politikalarını yeniden parlatmaya çalışan bir politikacı olarak neyi söylemesi gerekiyorsa onu söyledi.

Miadı dolmuş bu siyasetin ve siyasetçilerin ülkeye bir hayrı olacaksa bu ancak ve ancak kendi içlerindeki çözülmeyi daha görünür kılıp hızlandırmalarından ibaret olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa