26 Haziran 2019 00:29

İstanbul

İstanbul

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul’da doğup büyüme şansına erişmiş olmanın ayrıcalığını yaşadım bu yaşıma dek. İstanbul hep bir sevda oldu bize. Kentimizle sevindik, kentimize reva görülen çirkinliklerle acı duyduk, üzüldük. Çemberlitaş ve Gedikpaşa’da geçen çocukluğum yaşantımın en değerli parçalarından biridir. Çınar, at kestanesi, ıhlamur ağaçları ile bezeli sokaklarında harika dostluklar kurulurdu. Irk, din farkı gözetilmezdi aramızda. Oyunlarımızın birçoğu kendi icadımızdı. Sokaklarda özgürlüğün tadını çıkarırdık doya doya… Şimdi de aklıma takıldıkça o mutlu yaşantımızı yok eden, bizi sevgili komşularımızdan, arkadaşlarımızdan ayıran 6/7 Eylül 1955 tarihini nefretle, lanetle anıyorum. Sonraları İstanbul’umuzun üzerine kara bulutlar indi. Çarpık, çirkin yapılaşma ile dünyanın bu en zarif kenti bir mega köye döndü. Günümüzde 16 milyonu aşan nüfusu, içinden çıkılmaz trafiği ve betona kesen görünümüyle yaşaması zor bir kente dönüştü. Emeğin paspas edildiği, kara paranın kente egemen olduğu günler yaşadık. Bütün bunları düşündüğümde uzun yıllardan sonra İstanbul’a yeni bir soluk getiren 23 Haziran seçimleri benim için büyük bir mutluluktu. Sanki uzun yıllardır göremediğim, çok ama çok özlediğim bir sevgiliye kavuşmak gibi…

Peki nasıl gerçekleşti bu mucize? Barışı, halkların kardeşliğini, insana saygıyı, ayrımcılığa karşı durmayı, bitmek bilmeyen hak ihlallerine tepkiyi hatırlayan bir halkın ayağa kalkışı ile. Gezi ruhu gibi doğaçlama. Belediye başkanlığına aday olduğundan beri her kesimden insanla ilişkilerini sıcak tutan, gençlerle, kadınlarla, sanatçılarla yol alan, cesur, inatçı tutumu, genç lider imajı ile Ekrem İmamoğlu sonuçta bizleri sevgilimize, İstanbul’umuza kavuşturdu. Bu açıdan Ekrem İmamoğlu’nu hep bir roman kahramanı gibi gördüm. İlk aday olduğunda kazanmasına mucize gözüyle bakıyorduk ama o kendi romanını inancından hiçbir şey kaybetmeden kendi yazdı. Hem de en güzelini Bu başarıda kent halkı kadar millet ittifakının özellikle de Selahattin Demirtaş’ın desteği ve kadınlı erkekli gençlerin özverili çalışmaları da unutulmamalı…

İstanbul edebiyatçılarının, sanatçıların da gözdesi olan bir kenttir. Pek çok şiir yazılmıştır İstanbul için bu şiirlerden biri benim de çok sevdiğim Ümit Yaşar Oğuzcan’ın dizelerinden oluşur. Yazıyı Ümit Yaşar Oğuzcan’ın İstanbul şiiri ile tamamlayalım.

İstanbul

Evin içinde bir oda, odada İstanbul 
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul 

Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul 

Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...