08 Haziran 2019 00:40

Süreç ilerlerken

Süreç ilerlerken

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Marks’ın bilimselliği, tarihsel ilerleyişi sebep-sonuç ilişkisi içinde, yani diyalektik süreç olarak anlatmasından kaynaklanmaktadır. Ona göre tek ve en önemli bilim alanı, içinde diyalektik süreci barındıran tarihsel süreçtir. Tarihsel süreç, diyalektik bağlamda aşamalardan oluşur; her aşama kendisinden önceki süreçte oluşum tohumlarını taşır. Bu görüşe göre, kapitalizmi anlayabilmek için onun dışına çıkmak gerekli olduğu kadar, kapitalist işleyişin arka planının derinlemesine görülmesi koşuluyla, sistem içinden de oluşum anlaşılabilir. Örneğin, metro vagonlarına asılan bir ilanda metronun bir yılda şu kadar milyon İstanbulluyu taşımış olduğu iftihar vesilesi olarak bildirilmektedir. Bu ilana ham gözle ve analiz yapmadan bakarsak gerçekten gurur duyabiliriz. Fakat Anadolu kentlerinin aleyhine İstanbul’a bu kadar insanın gelmiş olduğunu analiz edersek, nasıl çarpık bir ekonomik düzen ve onun sonucunda da çarpık kentleşme olduğunu ve bunun kapitalizmin eseri olduğunu anlayarak, belediyeyi iyi hizmetlerinden dolayı (!) taltif etmeyip, kapitalizmi eleştiri odağına koyarız. Bu yaklaşımla kamu hizmetlerinin nasıl bir çarpıklık üzerine oturtulduğunu ve çarpıklığı arttıracak biçimde kurgulandığını ve bu durumun siyasiler tarafından oy avcılığı ile çarpıtılarak iftihar vesilesi yapıldığını idrak ederiz. 

Sürecin farklı aşamalarında bir bataklıkta oluşan gaz patlamalarının kabarcıklar halinde yüzeye vurması gibi algılanabilen çarpıklıklar sisteme yönelik eleştirileri gündeme getirebilir olmakla beraber, uzun süre iktidarı elinde tutmuş olan siyasi erkin baskılamaları nedeniyle siyasi yargıları değiştirebilecek toplumsal uyanış için yeterli görülmeyebilir. İşte burada süreç kavramı devreye girmektedir. Süreci sonlandıracak aşamalarda hız kazanılması, metro ilanının olumlu yansıtılmasına karşıt olarak sistemi açığa çıkartacak şekilde eleştirel yaklaşımlar öne çıkmalıdır. Bu bağlamda burjuva demokrasisinin dokusal ağlarının aktif ve işlevsel olması kaçınılmazdır. Günümüzde en ufak bir eleştiri kovuşturmaya, hatta mahkûmiyete yol açıyorsa, cesaretli kalkışlara saygı duyulsa da, genel hava sessizlik ya da “bana ne” cilikten öteye geçemez. Bu durum, toplumsal çöküşün hızlanması pahasına mütehakkim iktidarın yaşam süresini uzatır. İktidar mensuplarının amaçları doğal olarak iktidarda kalmaktır. Ancak, iktidarda kalma uğruna bazı yan yollara sapılıyorsa, örneğin eğitim köreltiliyor, hukuk baskılanıyor ve medya denetim altına alınıyorsa bilinçli seçmenin iktidar erkini elinde tutanın bu manevralarının altındaki meselenin sadece bir siyasi hırs olmayıp, başka gerekçelere, belki de iktidar sonrasında sorun yaratabilecek soruşturmalara yol açabilecek korkulardan kaynaklandığını algılamalı ve siyasi tercihini ona göre yapmalıdır. 

Bütün bu haklı ya da haksız olasılıkları ortadan kaldırabilecek ve hiç değilse kapitalizme uygun makul bir düzen içinde oluşabilecek sürecin kaçınılmaz sigortası iktidar değişikliği ile oluşturulabilecek çeşitliliktir. Halk tarafından anlaşıldığının aksine oldukça kapalı bir siyasi ve ekonomik yapı oluşturan kapitalizmde siyasilerin denetlenme aracı bir sonraki aşamada iktidarı ele geçiren siyasilerdir. Türk siyasi tarihinde, iktidar ele geçiren her yeni siyasi yapının  “enkaz devraldık” ifadesi eleştirilebilir olmakla berber, özünde ilginç denetim mekanizması işlevine de sahiptir. Kapitalist sistemlerin içsel yanlış güç ve paylaşım dinamikleri yanında sermayenin siyasi uzantısı niteliğindeki siyasi yapının salabeti “aynılık” ilkesine değil “değişebilirlik” ilkesine bağlıdır. AKP’nin son seçimlerden sonra dört küsur yıl seçimsiz döneminin olduğunu ifade etmesi, kendisi belki sermaye açısından da olumlu olabilir, fakat ulusal çıkarlar ve siyaset etiği açısından dehşet vericidir. 

İktidarların belirli sürede değişir olmasının nedenleri bizatihi burjuva demokrasisinin vazgeçilmez koşulları arasındadır. Zira iktidarların zorunlu değişimi sistemi siyasiler üzerinde oto-denetim mekanizması oluşturur; bir dönem sonra başka bir siyasinin iş başına geleceği duygusu dönemsel icraatın düzgün ve usulüne uygun olarak yapılmasını sağlar. İktidarın sık ya da belirli aralıklarla değişimi sosyal devlet kurumunun vatandaşa saygılı olarak oturtulmasını sağlar. Aksi halde, yoksul veya ihtiyaç içindeki vatandaşlara parti kanalı ile yapılan destek, iktidardaki partiyi ayakta tutarken, hem yardım alan vatandaşı rencide eder, hem de bu partiyi iktidarda kalabilme adına bazı usulsüz, hatta kirli ilişkilere sürükleyebilir. İktidarda uzun süre kalan ve icraatlarının açığa çıkmaması için iktidardan düşmeyi göze alamayan bir siyasi örgüt tedricen devletin tüm yönetsel odaklarına nüfuz ederek, bir anlamda devleti ele geçirip devlet partisine dönüşerek, açık ve örtülü baskı uygulayarak, iktidardan uzaklaştırılma yollarını kapatabilir. Böylesi durumlarda halkın siyasi tercihi parti ya da kişi veya kişiler tercihinden çok, uzun süre iktidarda kalmış ve devleti ele geçirmiş olan siyasiye dur demektir. Bu kritik aşamanın geçilmesi hem siyasi, etik hem de burjuva demokrasisi açısından elzemdir. Zira siyaset alanında demokratik davranıştan söz edilecekse, hiç kimse mutlak hâkim ve yenilemez değildir, olmamalıdır. Siyasi kişi ya da kişilerin yenilemezliği anlayışı insan onuruna ve siyasi etiğe aykırıdır. Ne pahasına olursa olsun, sistemi “yenilebilir” hale getirmek de burjuva demokrasisi için çok önemli bir kazançtır. Halkın tüm kesimlerinin aynı anda temsil edilmesi birinci tercih olarak, hiç değilse dönemler itibariyle değişimli temsili burjuva demokrasisinin vazgeçilmez koşulu yapılmalıdır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...