04 Haziran 2019 00:30

“Batan geminin malları...”

“Batan geminin malları...”

Fotoğraf: Envato

Paylaş

C. Bşk. ile AKP Gn. Bşk’lığını şahsında birleştirir birleştirmez, Erdoğan açıklamayı patlatmıştı. Oy kayıpları görülen yerlerde parti ve belediye yönetimleri değişecekti. Hele darbenin ardından tasfiye şarttı. Hükümette değişikliklerse zaten yapılıyordu.

2017 Mayıs sonunda Erdoğan: “Tüm bakanlarımızdan 180 günlük kısa vadeli bir eylem programı istedim. Bu yıl sonuna kadar il, ilçe, belde teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz; çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım. Çok daha dinamik bir ekiple 2019’a hazırlanmamız gerekiyor” demişti.

Tasfiye tırpanının hemen çalışmaya başladığı hatırlanacaktır. İstifalar istendi. Gönüllü gitmeyip ayak direyenler oldu. Ancak Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir belediye başkanlarından başlayarak arka arkaya istifalar geldi. Güç Erdoğan’daydı. İstemiş, almıştı. Kolay değil, aldığı, on yılların kalburüstü “kelleleri”ydi.

Kongrelerde neredeyse bütün il yönetimleri değişti. Davutoğlu 1 yıl önce istifaya zorlanmıştı.

Erdoğan partisini ve belediyeleri iyice silkelemişti. Güçlüydü. Herkes ağzına bakıyordu. Kimsenin, üst üste kazanılan seçimler karizmasına yorulan “reis”e “gözünün üstünde kaşın var” deme şansı yoktu.

Ya şimdi? AKP, üstelik –AKP’lilerce köstek olup olmadığı tartışılan– MHP desteğine rağmen, hemen bütün büyük illeri kaybetti. Ankara, Adana, Mersin ... gitti elinden. Giden İstanbul ayak-oyunuyla kurtarılmaya çalışılıyor. Yorgunluksa, metal asıl şimdi yorgun! Ama ne bir ses ne bir seda.

Tersine, yalvar yakar bir pozisyon tutulmuş durumda. Erdoğan, “küsme mi olurmuş?”, “lütfen” demelerde. N. Kurtulmuş daha ileri gitti: “Hele 23 Haziran bir geçsin, sonra gerekirse siyasi tövbeyi istiğfar ederiz.”

Ve seçimi yenilenen İstanbul’da yumuşaklık taktiği izleniyor. “Beka meselesi”nin yerinde yeller esiyor. Beka denen şey, halloldu anlaşılan! Bir Gn. Bşk. Yrd., Star’a –kısa sürede kaldırılan– röportaj veriyor ve “C. Bşk’mız, yallah Kürdistan’a demekle yanlış yaptı” deyiveriyor. Herhalde izin alıp diyor, ama diyor. İlaveten Öcalan’ın tecridinin kaldırılması akıl ediliveriyor. HDP’den oy gelmeyeceği bilinse bile, Kuzey Irak’ın yolu gösterilerek üzeri çizilen Kürdün hiç değilse muhafazakar olanlarının oyunun peşine düşülüyor. Seçim çalışması, sayıları 400-700 bin arasında tahmin edilen ve çeşitli nedenlerle AKP’ye küsüp sandığa gitmeyen seçmenlerin oyunun alınması üzerine kuruluyor.

Yani? O yukarıdan yukarıdan atıp tutmalar müzeye kaldırıldı! Başta Erdoğan, hep alttan alıyor. Hem de yeni kurulacak partiye geçecek vekil sayısı için 46 ve 54 gibi net rakamlar verilirken... Esas şimdi yorgun olması gereken “metalin yorgunluğu” akıllara getirilmediği gibi, “kaybettin” denip ne suçlanan ne de istifası istenen var! Hatta şimdilik düşük volümlü olsa bile her yerde kendisinin öne çıktığı dillendirilip kayıpların Erdoğan’a yazılmasının lafı bile edilmeye başlandı. Binali Bey bile “kaybeden ben değilim” türü bir laf etti.

Garantici Abdullah Gül bile cesaretlendi. Babacan ortalığa düştü. Davutoğlu da öyle.

Çok değil iki yıl önce “alıcı kuş” olanların şimdi “serçe”ye dönmelerini en yakından AKP’li kadrolar görüyor. Bir de bürokrasi. Yönetimin yönetememe belirtisi gösterdiği öncelikle onların işleri ağırdan almalarından belli olur. Erdoğan/AKP zaten Cemaatçi kadroların yerine kendilerininkini koyamamıştı, yoktu!

Şimdiye kadar halkın yarısına yakınının desteğiyle rızasını alıp yönetebilen, şimdiyse içeride de dışarıda da açmaza düşen AKP, kala kala çıplak zor aletine kaldı ki, onu da asker ve sivil bürokratlar kullanır. “Gerektiğinde ne kadar kullanırlar, bundan böyle tek adam için?” Ortada bırakabilirler! Orduya ne kadar güvenilebilir örneğin, meçhuldür.

AKP’li kadrolarla bürokratların yanında, bu ikisi içinde de varlığı hiç küçümsenemeyecek olan bir de MHP görüyor, AKP’nin hali pür melalini şüphesiz. MHP, gerek Ergenekoncularla birlikte Cemaatin kadrolarının yerini alan bürokrasi içindeki varlığı, gerek oy-vekil desteği ve gerekse de ikisine birlikte dayanarak AKP ile kurduğu iktidar ortaklığıyla, üstelik ortağını yarı yolda terk edip ipini de çekebilir konumda.

“Şirket”in ANAP türü hızlı bir çözülüşü beklenmeyen şey değil artık.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...