12 Mayıs 2019 20:02

Malumun ilamı: VAR, krizi çözmedi; büyüttü

Malumun ilamı: VAR, krizi çözmedi; büyüttü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Süper Lig’de takımların 2019/20 sezonu kadro planlamasını değerlendirdiğimiz yazılara gündem nedeniyle ara vermemiz mantıklı olacak. Çünkü geçen hafta Galatasaray-Beşiktaş, bu hafta Çaykur Rizespor-Galatasaray maçları sonrası yoğun tartışmalar yaşandı ve bunlara dair bir çift söz etmek gerek.

Her şeyden önce sezon başındaki VAR değerlendirmelerimizi hatırlatalım. Büyük bir eşitsizliğin üzerine kurulu dünya futbolunun bu eşitsizliğin getirdiği adalet krizinden VAR’la çıkamayacağı iddiasındaydık.

Yeni e dergisi ve bu köşedeki yazılardan kısa hatırlatmalar yapalım:

  • Hakemler robot değil insan olduğu sürece hem saha içerisinde hem VAR odasında hatalar yapılacaktır.
  • VAR, bu hataların en aza indirilmesinde rol oynayabilir ama etrafında dönen paranın hacmi ve toplum üzerindeki çok katmanlı gücü sebebiyle futbol atmosferi özellikle Türkiye gibi ülkelerde hiçbir zaman “kendi haline” bırakılmaz.
  • Eğer bir maçta gerçekten “şike” varsa ya da hakem kötü niyetliyse söz konusu müsabakanın gidişatını değiştirmek için VAR’a gerek yok. Bir hakem VAR’ın otoritesi dışındaki bölgelerde çaldığı düdüklerle de maçın sonucunu belirleyebilir.
  • Normal bir Türkiye futbol sezonunda hakem hataları olacak, bunlar üzerinden “Algı operasyonları” sürdürülecek, herkes birbirinin üzerinde bu yolla baskı kurmaya çalışacaktır.

***

Gelelim sezonun seyrine...

Türkiye’de özellikle ilk yarıda Başakşehir lehine ve Galatasaray aleyhine yaşananlar, ülkedeki genel güvensizlik duygusuyla birleşti. Çünkü ortada açıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın projesi olan bir takım vardı ve bu ülkede onun himayesindeki herhangi bir şeyin “adalet bariyerleri”ni atlamadığı görülmemişti.

Galatasaray’ın bu süreçteki puan kayıplarının tek nedeni hakem hataları değildi elbette. Ama Galatasaray yönetimi, Fatih Terim ve ultrAslan’ın yürüttüğü propaganda tamamen bunun üzerine kuruldu. Bu yolla Galatasaray’ın transfer dönemindeki hataları, takımın kötü futbolu taraftara unutturuldu.

Bu süreçte Fatih Terim’le kanlı bıçaklı olan dönemin TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in iktidar bağlantıları ve bununla birlikte Fikret Orman-Ali Koç-Göksel Gümüşdağ inisiyatifiyle hazırlanan ve 17 kulübün imzaladığı bildiri ortamı iyice gerdi, geri dönüşü olmayacak bir yola girildi.

***

Galatasaray ve Beşiktaş’ın ligin ikinci yarısında toparlanması, Başakşehir’in düşüşe geçmesiyle son bölümde heyecan arttı. 31. haftadaki Galatasaray-Beşiktaş maçında Bülent Yıldırım’ın tipik bir “Ev sahibini kayıran kifayetsiz hakem” profili çizmesi, ilk yarıdaki takdir haklarını sürekli Galatasaray’dan yana kullanması siyah-beyazlıları kızdırmaya başlamıştı ki “taç krizi” yaşandı. Hakem tespit etmesi zaten çok zor olan bu pozisyonda da takdir hakkını ev sahibinden yana kullandı ama esas Beşiktaşlı futbolcuların konsantrasyon kaybıyla duraksaması golü getirdi ve Şenol Güneş’in maç sonrası yaptığı güzel açıklamaya rağmen tartışmalar devam etti.

Rize’de bu kez Serkan Çınar’ın hataları maçın önüne geçti. Yıllarca hep Erman Toroğlu’nun Okan Buruk’un bacağının kırıldığı pozisyonda Trabzonsporlu Soner Tolungüç’e kırmızı kart göstermemesi eleştirilmişti. Bu kez tam tersi oldu. Emre Akbaba’nın benzer sakatlığında hakem Serkan Çınar, hiçbir kötü niyeti, kastı olmayan Samudio’yu hem de VAR’da izlemesine rağmen kırmızı kartla oyundan attı. Belki de pozisyon nedeniyle sahadaki futbolcular gibi onun da psikolojisi bozuldu bilemiyoruz ama bu pozisyonu VAR’da izleyip kırmızı kart vermesi akılalmaz bir şey.

Onyekuru’nun pozisyonu da VAR yüzünden sıklıkla görmeye başladığımız türde uyduruk penaltılardan biri. Evet, Onyekuru’nun ayağına ufak bir darbe var ama bu dokunuş pozisyonun akışını, hücum oyuncusunun bir sonraki hamlesini etkileyecek nitelikte bir darbe değil. Bu yüzden pozisyonun penaltıyla cezalandırılması büyük bir çoğunluğun içine sinmedi.

Neticede Galatasaray, bu kararların yardımıyla kötü oynadığı bir maçtan 3 puanla ayrıldı. Şimdi Galatasaraylılar diyecek ki “İlk yarıdaki Rize maçının son dakikasında Linnes’e yapılan penaltı verilmediği için biz de 3 puandan olduk.” Tabii tek tek tüm maçların hakem hatalarını önümüze dizip konuşacaksak bunu sabaha kadar yapabiliriz. Ama zaten problemlerin temelinde de bu anlayış yatmıyor mu?

Türkiye’de ve genel olarak rekabetçi sporların özünün insanları sürüklediği nokta sebebiyle dünyada taraftarların çoğunluğunun derdi “adalet” değil. Bu yüzden sürekli hakem, federasyon ve komplo teorileri konuşulduğu gibi bu büyük baskı ortamında kendi başarısızlığını gölgelemek isteyen herkes Türkiye’nin yerlerde sürünen hakemlerini öne atıyor.

Rize-Galatasaray maçından sonra bu sezonun lig genelinde en başarısız ismi olan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un yaptığı açıklamaların nedeni de bu. Fenerbahçe’nin bugünkü durumunda önceki yönetimlerin payını dışarıda bırakırsak en büyük sorumlu ne Comolli ne Cocu ne Ersun Yanal’dır. Sorumlu Ali Koç’tur ancak Koç, bu başarısızlığı ligin belli bir bölümünden itibaren “Galatasaray” paratoneriyle taraftarına unutturmanın çabası içinde.

Müsabaka sonrası “Yanımda silah olsa vururdum” diyen Rize Başkanı Hasan Kartal’ın ise futboldan kesinlikle men edilmesi gerekiyor.

***

Galatasaray ligin son 2 haftasına avantajlı giriyor ama hiçbir takımın şampiyonluğu hak edecek bir futbol oynamadığı bu sezonda elde edilecek bir şampiyonluğun da -kim kazanırsa kazansın- çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum.

Bünyesinden çıkardığı gençler ve Ünal Karaman, transferleri, oynattığı futbolla Okan Buruk, Fikret Orman’a rağmen ikinci yarıda toparlanarak takımını yarışta tutan Şenol Güneş, ligin ilk yarısında Ozan Kabak, ikinci yarısında Marcao; Uğurcan Çakır, Gökhan Akkan, Altay Bayındır, Arda Akbulut gibi genç, yetenekli kaleciler sezonun benim için sempati toplayan figürleriydi.

***

Netice itibarıyla Fatih Terim'den Ali Koç'a sezon boyunca pek çok kulüp lideri başarısızlık anlarında suçu hakemlere ya da daha büyük şemalara yükledi, sorumluluktan kaçındı, kitleleri ajite etti(Şenol Güneş örnek alınması gereken bir istisnaydı). Böyle bir atmosferde VAR’ın futboldaki adalet krizini çözmediği, aksine hata anlarında “organizasyon” algısını güçlendirerek büyüttüğüne tanık olduk. Bu krizin yazıda değindiğimiz esas sorumlularını ve arkasındaki hakim zihniyeti mahkum etmeden ileriye doğru bir adım atılabilmesi imkansız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...