29 Mart 2019 19:58

Sanat tamam hayat yok

Sanat tamam hayat yok

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünya Tiyatrolar Günü’nde bazı sanatçılar Kültür Bakanlığı adına aranarak “Sanat varsa hayat var” videosu çekmek için bir araya getirildiler. Ama bu video Kültür Bakanlığı değil Cumhurbaşkanlığı imzasıyla yayımlandı. Sanatçıları arayan kişi ise Nilgün Belgün. Haldun Dormen “Tamamen Nilgün’ün kurbanı olduk, hiçbirimiz bunun siyasi bir sonucu olacağından haberdar değildik” diyor. Nilgün Belgün’ün yanıtı ise yavuz hırsız cinsinden: “Kültür Bakanlığının Cumhurbaşkanlığına bağlı olduğunu bilmiyorlar mı?” Bunu diyor da, Cumhurbaşkanının kendi mesajını ekleyeceğinden haberinin olmadığını ekliyor. Demek ki o da bağlılık ilişkisinin ne kadar derin olduğundan bihaber.

 Sanatçılar gerçekten bilmiyorlardır. Sanat kısmında tamam, ama hayat kısmında çok başarılı olduğu söylenemez bu çevrenin. Kurtlar sofrasında nasıl bu kadar naif ve apolitik kalabildiklerini, hâlâ nasıl “Eski Türkiye’de” yaşar gibi davranmaya devam edebildiklerini anlamakta zorlanıyor insan. Bu zaaf yüzünden onun bunun kurbanı olmaktan kurtulamıyorlar.

Oysa güya bürokrasiyi devre dışı bırakalım da hızlı kararlar alınsın diye, ama aslında sermaye hareketlerini kısıtlayan prosedürler gereksizleşsin, sırtlarında taşıdıkları siyasi kambur halkla ortalama bir muhataplık adabı gerektirmesin diye atanmaları uygun görünen bakanlar bütün üst yetkileri CB’ye devrettiklerinin, CB’nin de AKP genel başkanı olduğunun gayet farkındalar. Hangi bakanlık olursa olsun o ancak bir şube muamelesi görebilir.

Her belediye başkanı adayının kampanya afişinde beliren CB aynı zamanda belediye başkanı da demek. Binali Yıldırım’ın ‘Adaylar yarışsaydı, şehirler konuşulsaydı daha iyi olacaktı’ dediği kadar göze batan bir durum bu. Kültür Bakanlığı videosunda bakanlığın imzasının yerine Cumhurbaşkanlığının imzasının olması eşyanın tabiatına aykırı değil bu bakımdan. Her şeyden, herkesten sorumlu olan tek adam doğal olarak her yerde.

Hal böyleyken video olayında bu kadar dolambaçlı bir yol izleyip sanatçılara kandırıldıklarını hissettirmeden iş çıkarmayı başaran kişiyi ayrıca tebrik etmek lazım.  

Sanatçı arkadaşlara da “hayat” kısmını yeniden çalışmak gerektiğini hatırlatalım.

Bir kere “Adam” kültürel iktidarımız yok demiş mi demiş. Bu yok iktidarı telafi etmek için etraftan dolanarak videoya imzayı çakmış mı çakmış. O halde bu kulağa küpe olsun da Nilgünlere Belgünlere kurban olunmasın. Kültür Bakanlığının ilk işinin sinema sansürü olduğu, onun nereye bağlı olduğu hep hatırlansın da, sonra bilmiyorduk, haberimiz yoktu… olmasın! Geçmiş Dünya Tiyatro Günü tüm seyirci ve sanatçılara kutlu olsun.

***

Bir seçim dönemi daha hakaret yaratıcılığında fark yaratarak kapanıyor. Muhalefet için ‘Bu adilere oy verecek misiniz’ diyen bakan Pakdemirli, vatandaşa şey trene bakar muamelesi çeken milletvekili, 24 saat terörist çekici sallayan lider ve nihayet Süleyman Soylu yerel seçim etabında öne çıktılar. Bir dizi yalan ve iftiranın kabartma tozu olarak kullanıldığı yerel seçim sürecinin haletiruhiyesi yarın bir sonuç verecek. Ancak yarından sonra da hayat devam edecek ve biz yarından sonrası için şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız:

Muhalefet adaylarının kimilerini PKK ile ilişkili olmakla suçlayan Soylu’nun ardından iktidar adaylarının FETÖ karnesini çıkaran Barış Terkoğlu’nun yazısı memleketin fena halde zıvanadan çıktığını gösteriyor.

Sağdan soldan gelen “terörist” listelerinin işaret ettiği nokta, nüfusun eşit iki yarısının oy vereceği blokların her birinin bir terör örgütü tarafından maniple edildiği. Bu durumda ağırlaştırılmış müebbet bir kutuplaştırmaya maruz kalmış nüfusun her bir kesimi başka her şeyi bırakmış diğer kesimin teröristini kınamakla meşgul.

Böyle bir tablo olsa Soylu çok sevinir belli ki. Ama öyle bir durum yok. Sırça sarayda otururken başkasına taş atan Bakan’ın çıkardığı gürültüye rağmen bastırılamayan cam sesleri, ‘Senin teröristin, yok asıl senin teröristin’ minderinde onun da kolay zafer kazanmayacağının işareti.

İktidarın seçim sonrasındaki gidiş yolu şu demek ki; halkın dikkatini patates soğan patlıcan gibi ‘avam’ konulardan çelip daha ulvi konulara odaklayabilme becerisini sınamaya devam edecek kuvvetle muhtemel. Bu terörist edebiyatına, terör listelerine, suçlu avcılığına çok ihtiyacı var. Kutuplaştırmaya bağımlılığı var.

Fakat patates soğan patlıcan hakikatini küçümsemeye gelmez. En yakın tehdit bu üçlüye bağlanmış ve sade vatandaşın beka bariyeri sebze fiyatından çizilir hale gelmişse listeler kimseye derman olmaz. Hatırlatalım da. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...