06 Mart 2019 19:50

Füsun Üstel’e saygı

Füsun Üstel’e saygı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demişti: “Bu suça ortak olmayacağız: Savaşa hayır!”

Bir barış bildirisinin başlığındaki slogandı, “Bu suça ortak olmayacağız.”

 Barış Bildirisi 1128 akademisyen tarafından imzalanıp 11 ocak 2016 tarihinde kamuoyuna  açıklanmıştı. İmza sayısı sonradan 2000’leri aşmıştı.

Sonrası malum.

Soruşturma ve kovuşturma makamları hukuka göre değil yürütme gücünün isteğine göre harekete geçmişti; YÖK ve Rektörler de  -ağırlıklı kesimiyle-  yürütmeye paralel tutum almışlardı.

Üniversitelerde imzacı akademisyenlere karşı “cadı avı” başlamıştı.

İmzacı akademisyenlere yönelik gözaltılar oldu, bazı basın yayın organları isim isim yayımladılar ve hedef gösterdiler imzacı akademisyenleri.

“Bu suça ortak olmayacağız, savaşa hayır” diyen akademisyenler “barış akademisyenleri” olarak adlarını duyurdular; tutumlarını ve taleplerini açıkladılar.

Profesör Dr. Füsun Üstel, bir barış akademisyeniydi.

Ülkesini, halkını seven, yeryüzünde ve Türkiye’de barışın, insan hakları ve temel özgürlüklerin yeşermesini isteyen, bunun için emek veren bir akademisyen…

Demokrasi nedir, yurttaşlık nedir, insan olmak nedir ve neyi gerektirir, bunun dersini veren…

Demişti: “Bu suça ortak olmayacağız: Savaşa hayır!”

Ben duydum.

Siz de duymuş olmalısınız ey sevgili okuyucularım.

“Savaşa hayır! Barış istiyoruz.” dedi.

Şahidiyim.

Ben duydum. Siz de duymuş olmalısınız.

Ne savaşa hayır demek suç, ne de barış istemek.

Soruşturma açtılar, dava açtılar ve ceza verdiler.

Ceza da istinaf mahkemesinde onandı.

Şimdi bir bilim insanını barış istediği için hapse atacaklar.

Sevgili okuyucular, eğer ülkede insan hakları ve özgürlüklerine dayalı rejim yoksa, o ülkede huzur kalmaz, adalet işlemez, kendisine yer bulamaz. Orası eşitsizlikler, adaletsizlikler, haksızlıklar dünyası olur. Orada insanların yurttaş olarak haklarından söz edilemez. Adalet, üniversite kurumları ya da genel olarak modern bir devlette bulunması gereken kurumlar olsa bile bu kurumlar, formel (biçimsel) kurumlar haline gelir, ya da o haldedir. Bir ülke düşünün ki, şef ne derse akademi onu doğrulayan açıklama yapıyor, yargı şef direktifi doğrultusunda işliyor, orada demokrasi yoktur. Orada eşitlik, özgürlük yoktur. Çok sık tekrarlıyorum. Orada barış kendisine yer bulamaz.

Evrensel Bildiri’nin 28. maddesi, barışın dayanması gereken temeller olarak Evrensel Bildiri’deki hak ve özgürlükleri gösteriyor. Barış bu hak ve özgürlükler üzerinde yükselir. Hak ve özgürlük yoksa, barış da yoktur. Savaş, çatışma kaçınılmaz olur. Bu hem bölgesel, hem evrensel hem de her bir ülkedeki iç düzen açısı için de böyledir.

Akademisyenlerin barış bildirisi bize hem yurttaş hem de vicdan sahibi olma ile ilgili çok güçlü hatırlatmada bulunmaktaydı. Terörle, bir örgütü övme ya da propagandasını yapma ile alakası olmayan kelimeler ve cümleler ile seslenmekteydi, hükümete ve elbette vicdanlara.

 Barış istemek suç değil!

 Füsun Üstel Hocaya saygıyla…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...