18 Kasım 2018 23:10

Ekonomik kriz ve sosyal koruma

Ekonomik kriz ve sosyal koruma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sosyal koruma, bir toplumdaki fertleri yoksulluk, yoksunluk ve eşitsizlik koşullarına karşı korumak üzere geliştirilen kamusal tedbir ve politikalardan oluşur. Sosyal politikanın başlıca ilkelerinden biridir.

Eşitsizliğin esasen sınıfsal nitelikte olduğu piyasa sisteminde sosyal korumanın başlıca işlevi, emek gücünü piyasanın serbest işleyişi ve dalgalanmalarına karşı korumak ve gelir güvencesi sağlamaktır. Kapsamı ise yaşamın sürdürülebilmesiyle sınırlı olmayıp, insan onurunu korumak ve bunun için gerekli şartların tesis edilmesini sağlamaktır. 

Dolayısıyla çok sayıda sendika ve meslek örgütünün ortaklaştığı ‘ekonomik krizin bedelini ödememek’ yaklaşımı sendikal bir irade ya da sınıfsal bir talep olduğu kadar sosyal koruma ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gereken bir sosyal devlet sorumluluğudur da.

Gelir güvencesizliği, gelirin yokluğu ve yetersizliği yanında harcamalardaki büyük çaplı artış zorunluluğudur.  

Yaygınlaşan işten çıkarılmalar ve ücret baskılamalarının yanı sıra yüksek enflasyon emek gücüyle geçinenler için yoksulluk ve eşitsizlik koşullarını ağırlaştırmaktadır. Ulaştırma ve gıda fiyatlarındaki artış genel enflasyon düzeyini aşarken, Yeni Ekonomik Programın temel hedefleri arasında kamu bütçesinin daraltılması yer almaktadır. Kamusal yatırım ve sosyal güvenlik harcamalarında yapılacağı belirtilen kısıtlamalar ise sosyal ücret tahribatına yol açarak gelir güvencesizliğini daha da arttıracaktır.

Nitekim Türk-İş tarafından çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak amacıyla her ay yapılan ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırmasına’ göre dört kişilik bir aile için, Ekim ayı itibarıyla, açlık sınırı 1919 liraya, yoksulluk sınırı ise 6252 lira ulaşmıştır.   

Bu tablo karşısında KESK, kamu emekçileri için yürürlükte olan toplusözleşmenin yenilenmesini ve kayıpların telafi edilmesini istiyor.

Bu çerçevede geçmişte yürürlükteki toplusözleşmelerin gelir güvencesizliğini arttıracak şekilde değiştirilebilmiş olduğunu da hatırlatmak lazım.

1994 krizinde, kamu sektöründe imzalanan bir toplu sözleşme süresi içindeyken devlet tarafından tek taraflı olarak değiştirilmiş ve kamu sektöründe çalışan işçilerin toplusözleşmede öngörülen ücret zamlarının bir kısmı taraflar arasında mutabakat olmaksızın ertelenmişti.

Dolayısıyla yürürlükteki toplusözleşmeler gelir eşitsizliğini ve güvencesizliğini artıracak şekilde değiştirilebiliyorsa, aynı değişikliğin sosyal koruma ilkesinin gereğini yapmak için de mümkün olduğunun altını çizmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...