Kadın emeği
Fotoğraf: Envato
Emekçi kadınlar günü ekonomik kriz koşullarında geliyor. Çalışma ve yaşam koşulları işçi sınıfının bütünü açısından zorlaşırken, ücretli ve ücretsiz kadın emeği açısından durum daha da yakıcı.
Kadın emek gücü düzensiz, güvencesiz ve kayıt dışı istihdamın başlıca kaynakları arasında yer alıyor. Ekonomik kriz bu tabloyu daha da ağırlaştırırken, iş kayıpları ve artan yoksulluğa bağlı olarak ev içindeki ücretsiz çalışma yükü de artıyor. Kaldı ki, karşılıksız emek sorunu kadınların çok önemli bir bölümü açısından evin içiyle sınırlı kalmayıp istihdama dahil olsalar da geçerli. TÜİK verileri 2 milyon kadının ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığını gösteriyor. Buna göre çalışma yaşamına dahil olan kadınların yüzde 22.3’ü ücret almıyor.
Ücret alabilenlerin maruz kaldığı eşitsizliğinin boyutları ise resmi belgelere yansımış haliyle bile oldukça çarpıcı. Ulusal istihdam stratejisinde her bir eğitim düzeyindeki ücret farkının kadınların aleyhine olduğu belirtilirken, yüksek okul ve üstü eğitim düzeylerinde bile kadınların ücret ve kazançlarının erkeklerden yüzde 17.8 daha düşük olduğuna dikkat çekiliyor.
Kadın iş gücü ve istihdamının arttırılması tüm politika belgelerinde sosyal politikanın öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Ancak kadınların işgücüne katılım oranı için belirlenen 2023 yılı hedefi bile OECD ve AB ülkelerindeki mevcut durumun oldukça gerisinde. OECD için yüzde 63.3, AB ülkeleri için ise yüzde 67.5 (2016) olan bu oran, Ulusal İstihdam Stratejisinin 2023 hedeflerinde yüzde 41 olarak belirlenmiş durumda.
TÜİK verileri, kadınların yüzde 55.1’inin ev işleriyle meşgul olma gerekçesiyle iş gücüne dahil olmadığını gösteriyor. Yani toplumsal cinsiyetçi rol dağılımı, kadınların çalışma yaşamı dışında bırakılmasının başlıca nedeni. Ancak kadın istihdamını geliştirme iddiasındaki politikalar da bu rol dağılımını veri kabul ederek hazırlanıyor. “Kadınların çalışma ve aile yaşamını uyumlu hale getirmek” gerekçesiyle savunulan esneklik yaklaşımı, güvencesiz çalışmanın sınıfsal sonuçlarına kadınların daha fazla katlanması yanında toplumsal cinsiyetçiliğin resmi politikalarla sürdürülmesi anlamına geliyor.
İş gücüne katılım oranları bu kadar düşük olmakla beraber kadın işsizliği ise genel işsizlik düzeyinin üzerinde gerçekleşiyor. Genç kadınlar için bu oran daha da yüksek. DİSK-AR’ın hazırladığı İşsizlik ve İstihdam Raporu (Şubat 2019) tarım dışı genç kadın işsizliğinin yüzde 32’ye ulaştığını gösteriyor.
Dolayısıyla kadınların iş gücüne katılım oranının sınırlı düzeyde kalması, işsizlik krizinin gerçek boyutlarını ve ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin ne ölçüde sınırlı olduğunu gizleyebilme olanağı da yaratıyor.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50
- Eğitim işsizlik ilişkisi 28 Ocak 2019 00:17