Yoksunluklar derbisi
Süper Lig’in 11. haftası bugün oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisi ile açılacak. Bu zorlu karşılaşma öncesinde her iki takım da teknik sıkıntılarla boğuşuyor. Sezon başından bu yana iyi oyun anlamında bir türlü vasatın üzerine çıkamamaları bir yana Galatasaray sakatlık ve ceza nedeniyle bazı önemli oyuncularından, Fenerbahçe ise sorumluluğu tüm ağırlığıyla yüklenebilecek bir teknik direktörden yoksun olarak sahaya çıkacak.
Mevcut faktörler derbiyi favorisiz kılıp her türlü sonuca açık hale getiriyor. Zaten derbilerin bize öğrettiği bir gerçek değil midir, takımların durumu ne olursa olsun ortaya çıkan hiçbir sonuca şaşırmamak gerektiği…
10. hafta sonunda Galatasaray’ın 19 puanla üçüncü sırada bulunması, buna karşılık Fenerbahçe’nin 9 puanla düşme hattının hemen üzerinde 15. sırada yer alması bile bu gerçeği değiştirmez ve bugünkü karşılaşmayı genel derbi atmosferinden sıyırıp özel hale getirmez…
Galatasaray’da cezalı olan Mariano’nun yanı sıra sakatlıkları süren Nagatomo ile Fernando derbide forma giyemeyecek. Ayrıca Onyekuru, Eren, Serdar Aziz ve Feghouli’nin durumu da belirsizliğini koruyor. Bu oyuncuların hem sakatlıklarının nüksetme ihtimali hem de antrenman eksiklikleri nedeniyle ilk on birde sahaya sürülmeleri elbette riskli.
Galatasaray’ın kadrosu birkaç oyuncu dışında kalite açısından parlak bir seviyede sayılmaz. Alternatifler ile aslar arasındaki fark Fatih Terim’in elini kolunu bağlayan bir handikap. Kadronun darlığı bir yana, kulübede de oyunun gidişatını değiştirebilecek nitelikte oyuncular bulunduğunu söylemek zor. Bu da, Terim’in oyuncu değişikliği ile oyuna arzuladığı şekilde müdahale edebilme şansını sınırlayan bir durum. Öyle görünüyor ki, Galatasaray ne yapacaksa, bunu ilk on birde sahaya süreceği oyuncularla yapmak zorunda…
Sarı-kırmızılı ekip kuvvetle muhtemeldir ki, kendi sahasında oynamanın da avantajıyla oyuna, rakibine yoğun biçimde baskı yaparak başlayacak. Buradaki hedef elbette erken gol bulup rahatlamak ve sonraki dakikalarda daha açık oynamak zorunda kalacak rakibinin savunmada vereceği boşlukları değerlendirmek olacaktır…
Fenerbahçe sezon başında önemli ölçüde yenilediği kadrosundan bir türlü uyumlu ve verimli saha içi organizasyonları üretemiyor. Hollandalı teknik direktör Cocu, geçtiğimiz hafta görevine son verilene kadar arayışlarını sürdürdü.
Fenerbahçe’nin rakibine göre psikolojik açıdan maça daha rahat çıkacağı yolundaki yorumlar ise tartışılmaya muhtaç.
Fenerbahçe açısından maça “Zaten dipte, bu nedenle kaybedeceği bir şey yok” anlayışıyla bakılamaz. Kaybedeceği şeyler olmaz olur mu? Sarı-lacivertli ekip bu karşılaşmadan eli boş dönerse, hem ligin zirvesiyle arasındaki puan farkı biraz daha açılmış ve önümüzdeki sezon Avrupa kupalarına katılma şansını iyice zora sokmuş hem de ligin dibinden uzaklaşma yolunda bir darbe daha alarak ciddi bir öz güven kaybına savrulmuş olacak.
Buna karşılık bu derbinin aynı zamanda Fenerbahçe’ye, kötü gidişatı değiştirme ve bir hayli aşınan öz güvenlerini yeniden sağlamlaştırma anlamında önemli bir fırsat sunduğu da inkar edilemez. Aslantepe’den 1 puanla dönmesi bile Fenerbahçe’nin bu fırsatı değerlendirdiği anlamına gelir ve dönüm noktası olabilir…
Bitirirken, genel bakış açısının önümüze koyduğu verilere dayanarak şu noktalara dikkat çekebiliriz… Fenerbahçe’nin 7 gol ile ligin en az gol atan üç takımından biri olması Galatasaraylı taraftarların beklentisini yükseltirken, sarı-kırmızılı ekibin asla dikiş tutmayacak kadar dağınık görünen ve özellikle bir türlü yan top zaafının üstesinden gelemeyen savunması da Fenerbahçeli taraftarların en büyük umut kaynağı…
Ayrıca derbi, kaybeden tarafın birtakım radikal kararlar almasını zorunlu kılacağa benziyor…
Evrensel'i Takip Et