Ekonomik kriz ve sendikalar
Fotoğraf: Envato
Ekonomik kriz dönemlerinin sendikalar üzerindeki zorlayıcı etkilerine karşı burjuva aydınlarının savunduğu başlıca yaklaşım ‘işbirliği’dir. Buna göre sendikaların, devletle ve işverenle işbirliği içinde olması halinde üyeleri için kimi ödünler elde edebilmeleri mümkün hale gelebilecektir.
Bu yaklaşım, siyasal iktidarın ‘fedakârlık’ talebinin de, sermayenin doğrudan ve tek başına sorumlu olduğu borçları tüm topluma yükleyebilme çabasının da başlıca dayanağıdır.
Üyelerinin istihdamda kalması karşılığında sendikayı bir dizi hak kaybına razı olmaya zorlamak biçiminde işler.
Oysa sınıf kazanımlarını belirleyen başlıca unsur sınıf mücadelesinin dinamiğidir. İşsizlik baskısının düzenleyici etkisini aşabilmenin yolu da buradan geçer.
Örneğin ekonomik koşulların çok daha uygun olduğu bir konjonktürde sendikal hareketin atalet içinde olması halinde beklenen somut kazanımların elde edilememesi gibi tüm nesnel zorluklarına karşın ekonomik kriz koşullarında kazanılmış hakları korumak mümkün olabilir. Burada belirleyici olan sendikaların mücadele iradesi ve buna uygun olarak ne kadar geniş bir sınıf dayanışmasının örgütlenebileceğidir.
Ekonomik krizler işverenlerin sendikasızlaştırma eğilim ve güçlerinin arttığı dönemlerdir. Ancak Avrupa ve ABD’de yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, yapısal ve makroekonomik değişimlerin sendikaların üye ve güç kaybını ancak kısmen açıklayabildiğini ortaya koyuyor.
Öte yandan neo- liberal politika öncelikleri, sermayenin finansal yükünü hafifletmek ve kârını teşvik etmekten yana belirlenir. Bu çerçevede esneklik ve özelleştirme politikaları istikrar programlarının vazgeçilmez maddeleridir.
Açıklanan Yeni Ekonomi Programında da yer alan bu tedbirler, sendikacılığı zorlaştıran bir dizi etkiyi beraberinde getirir. Ancak sendikaların etkinliği uygulanan ekonomi politikaları yanında sürdürülen sendikal politikaların niteliği tarafından da belirlenir.
Bu çerçevede geçtiğimiz hafta çok sayıda sendika, meslek örgütü ve siyasi parti tarafından ilan edilen ortak deklarasyon, birlikte mücadele vurgusu kadar krizin ideolojik niteliğini ortaya koymak bakımından da önemli. “Omuz omuza mücadele” iradesinin bir temenniden ibaret kalmaması ise bu birlikteliğin genişletilmesine ve il, ilçe ve işyeri düzeyinde hazırlanacağı söylenen programların bir an önce hayata geçirilmesine bağlı.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50