Kaşıkçı cinayeti

Bir cinayeti ne kadar iyi planlarsanız planlayın mutlaka bir açık verirsiniz. Kaşıkçı cinayetinde ise onlarca açık var.

Cinayet teamülen (yani önceden tasarlayarak) işlenmiş. Kaşıkçı’yı Türkiye’ye yönlendirmişler. Katilleri ve cinayetin delillerini ortadan kaldıracak ekibi önceden hazırlamışlar ve Türkiye’ye getirmişler. Kendisine bir zarar vermeyeceklerine de Kaşıkçı’yı inandırmışlar.

Kaşıkçı, Konsolosluğa girdi ve bir daha çıkmadı iddiasını dahi baştan hesaplayıp, bir dublör getirmişler ve Kaşıkçı’nın elbiselerini ona giydirip, Konsolosluğun arka kapısından çıkarmışlar. Ama Kaşıkçı’nın ayakları dublörden küçükmüş, onun için ayakkabılarını giydirememişler. Dublör spor ayakkabı ile gezinmiş İstanbul sokaklarında. Gömlek de biraz dar gelmiş ve pantolonun paçaları kısaymış.

Görüntüler, ses kayıtları vd. ortaya çıkınca Suudi Arabistan cinayeti inkar etmekten vazgeçti. Bu kez, cinayetten Veliaht Prensin ve iktidarın haberi olmadığı savunması ileri sürüldü. Muhtemelen cinayeti işleyen ekip de cezalandırılacak.

Suud iktidarının savunucuları hemen bir komplo teorisini piyasaya sürdüler. Suudi Arabistan’da şiddetli bir iktidar kavgası varmış ve Salman’ın rakipleri bu tezgahı düzenleyip Salman’ı güç durumda bırakarak tahtı terk etmesini planlamış. Bu iddiada, Salman’ın en yakın adamları, Türkiye’ye gelip cinayeti işleyenler rakip grubun adamları olarak tarif ediliyor. Salman’ın en yakın adamlarının komplo kurması iddiası teoriyi çürütüyor. Ayrıca, Salman’ın iktidarını tehdit eden bir iç rakip iktidar gücü yok. Tersine, Salman olası rakiplerini kısa süre önce adeta bir darbe yapar gibi tasfiye etti.  Belli ki, Kaşıkçı’nın öldürülmesi de bu tasfiye operasyonunun bir parçası idi.

Kaşıkçıyı elbette Konsolosluk dışında da öldürebilirlerdi. Bu daha kolay olurdu ve Suudi iktidarının cinayeti inkar edebilmesi daha güçlü olurdu. Ama, öldürmeden önce onu konuşturmak istediler anlaşılan. Çünkü, Kaşıkçı sıradan bir muhalif değildi. Gençliğinde Usama Bin Ladin ve El Kaide ile ilişkileri olmuş, Afganistan’da Rus İşgaline karşı silahlı mukavemeti örgütleyenlerin safında yer almış, Suudi Arabistan Gizli Servisi ve CIA ile ilişkiler kurmuş biriydi. Son yıllarda ise, ABD’nin BOP-GOP politikalarının destekçisi ve Arap Alemi içinde savunucusu olmuş,  Müslüman Kardeşler ile organik ilişkiler kurmuş, AKP ve Türkiye’deki Müslüman Kardeşler yanlıları ile irtibatı olan biriydi. Suud iktidarı Kaşıkçı’nın güncel ilişkilerini ve kendileri ile ilgili planları öğrenmek istiyordu öldürmeden önce. Belki de, Kaşıkçı  Konsolosluğa evlilikle ilgili bir belge almaya gelmedi. Bir imamın önünde (hatta taraflar bizzat bulunmadan) kıyılabilen nikahların geçerli olduğu ya da ABD’de bulunan binlerce camiden birinde kıyılabilecek bir nikah için binlerce kilometre yol giderek Türkiye’ye bir evlilik belgesi almak için gelmek çok mantıklı gelmiyor insana. Belki de, Kaşıkçı Suud Rejimi’nden bir yetkili ile görüşme yapmaya geldi Konsolosluğa. Belki de, Müslüman Kardeşlerin temsilcisi olarak bir pazarlık yapmak istiyordu Suud Rejimi ile. ABD’nin BOP-GOP politikaları revaçta iken Müslüman Kardeşler de revaçtaydı. Türkiye’de de AKP. Sonra durum değişti. ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır Müslüman Kardeşleri Mısır, Tunus vd. ülkelerde iktidardan düşürdü. Ilımlı İslam ve Müslüman Kardeşler politikası  ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ve İsrail ittifakı ile İran’a karşı topyekün mücadeleye dönüştü. Kaşıkçı’nın öldürülmesi bu manada Müslüman Kardeşlere ve AKP’ye karşı bir hareket de olabilir.    

ABD Salman’dan bu süreçte vazgeçemeyeceğine göre; Salman karşıtlarının Salman’ı güç duruma düşürmek için yaptığı bir komplo tezi ABD’ye de inandırıcı gelebilir. Tabii, ABD’deki seçimdeki muhalifleri Trump’ı ve Suud Prensi’ni rahat bırakırsa. AKP’nin Suud senaryosuna inanması için ne isteyeceği ise malum!