19 Eylül 2018 00:29

Tarafsız ve bağımsız yargı mı?

Tarafsız ve bağımsız yargı mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta sonu siyasi bir toplantı nedeniyle Makedonya’nın Doyran Kentinde idim. Toplantıda Yunanistan’dan da katılımcılar vardı. Sohbet sırasında Türkiye’deki siyasi gelişmeler üzerine konuşurken geçen hafta boyunca duruşmaları görülen avukatların durumunu da sordular. Tam o sırada sosyal medyadan avukatların tahliye edildiğine dair haberler gelmeye başladı. Ben de, Yunanistan’lı arkadaşlara müjdeyi verdim. Avukatların hepsi tahliye edilmiş dedim. Çok sevindiler.

Ertesi gün, arkadaşlara avukatlar hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılmış dedim şaşırdılar. Benim avukat olduğumu da bildiklerinden “Bu iş nasıl oluyor,  hukuken böyle bir şey mümkün mü?” diye sordular.

Ben de dilimin döndüğünce olayı anlatmaya çalıştım. Ve, “ Ben otuz yıllık avukatlık hayatımda böyle bir şey görmedim, yasalarla, hukukla açıklamak mümkün değil” dedim.

Duruşma beş gün sürmüştü. Beş gün boyunca tutuklu avukatların ve avukatlarının savunmaları dinlenmişti. Duruşma savcısı da yargılamanın tutuklu olarak devam etmesine dair görüşlerini mahkemeye sunmuştu. İki tarafı da dinleyen mahkeme heyeti uzun bir karar yazarak, kararında AİHM ve AYM’den alıntılar da yaparak tutukluların tümünün tahliyesine karar vermişti. Aradan tam bir gün dahi geçmeden aynı mahkeme nasıl bu kez tam tersi bir karar verebiliyordu. On üç, on dört saatlik arada ne olmuştu?

Aslında o gece gariplikler başlamıştı. Tahliye edilenlerin bir iki saat içinde bırakılması gerekirken, yedi saat hapishanede bekletildiler. Belki de, hapishaneden çıkarılmadan yakalama kararının gelmesini beklediler.  Sabah altıya doğru Edirne-İstanbul Otoyolunun Kınalı kavşağına bırakıldılar ve  üç, beş saat sonra mahkemenin yakalama kararı duyuldu. Kararın duyulması ile yakalama haberleri de gelmeye başladı. Polisin bu kadar süratle harekete geçmesi ilginçti. Demek ki, polis de yakalama kararını bekliyordu ve hazırdı.

Tutukluluğa ve tahliyeye itiraz; sıraya göre, 37. Ağır Ceza Mahkemesi değil, 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ele alınıp karar verilmesi gerekiyordu. Tahliyeye karar veren mahkeme itirazı da görüşmüş ve dosyaya yeni bir delil girmemesine rağmen, bir gece evvel yazdığı sayfalarca tahliye gerekçesine rağmen yakalama kararı vermişti.

Üstelik cumartesi günü, tatil günü olağanüstü toplanarak karar vermişti. Tatil günleri yalnız nöbetçi mahkemeler görev yapardı.

Yunanistan’lı arkadaşlar “Mahkemeye bir yerden talimat mı gelmiş” dediler. “Bilmiyorum” dedim.

Bilen biri varsa bize de anlatsın.

Uzun uzun tahliye gerekçesi yazan Mahkeme, yakalamanın da gerekçesini yazmıştır belki. Gerekçesinde o on, on iki saat içinde neler olduğunu anlatamamıştır belki ama en azından dosyada ne değişiklik olduğunu yazmış mıdır?

“Siz bu mahkemelerde avukatlık mesleğini icra edebiliyor musunuz? “ sorusuna muhatap olmamak için oradan yavaşça uzaklaştım. Bir daha kimseye Türkiye’de avukatlık yaptığımı söylemeyeyim, emekli hukukçuyum diyeyim dedim kendi kendime.

“Vah bu mahkemelerin eline düşeceklerin haline” diye söylenerek yerime doğru yürüdüm. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...