04 Eylül 2018 23:05

Adli yıl açılışı

Adli yıl açılışı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dikkatinizi çekiyor mu bilmem, son yıllarda Adli Yıl açılışlarında yapılan konuşmalar kimsenin ilgisini çekmiyor.

Niye böyle?

Çünkü, son yıllardaki törenlerde yapılan konuşmalar kimsenin okumaya değer bulmadığı protokol konuşmaları. Bu konuşmalarda adetten olduğu için; yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi konulara şöyle bir değiniliyor (hatta son törende Erdoğan daha hukukun üstünlüğünden söz etti) onun dışında Yürütme’nin güncel politikalarına destek verilen sözlerle yetiniliyor. Bir de özlük haklarına ilişkin birkaç söz…

Eski Adli Yıl açılış törenleri çok farklı mıydı? Hayır, özde değildi ama, Yargı’nın yönetici kademeleri tamamen Yürütme’ye teslim olmadığı dönemlerde, Yargı temsilcilerinden Yürütme’ye en azından üç beş muhalif laf edilirdi. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den, Yargı’yı tamamen teslim aldığı 2010’a kadar bu tür eleştiriler  Adli Yıl açiliş törenlerinde duyulurdu. Hatta, o dönemde Danıştay’da yapılan bir törende, Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu konuşması ile Başbakan Erdoğan’ı çok sinirlendirmiş, yanında Cumhurbaşkanı olduğu halde, Erdoğan onu da takmayarak toplantı salonunu söylene söylene terk etmişti.

Gerçekten güçler ayrılığının olduğu bir sistem olsa, Yargı Yürütme’den bağımsız olsa, Yargı’nın Yürütme’yi denetimi babında, bu törenler ciddi siyasi tartışmaların yapıldığı toplantılar olabilir. Yargının sorunları ile birlikte Yürütme’nin hukuksuzlukları dile getirilebilir. Bir burjuva demokrasisinde; yürütme, yargı ve yasamanın birbirinden bağımsız olması ve basının görece özgür olması , hükümetlerin normal yollarla değişmesinin de zeminini oluşturur.

Bizimki gibi ülkelerde ise, böylesine yolsuzluğun içine batmış, mevcut hukuku sürekli çiğnemiş, yandaşlarına para dağıtmış bir hükümet kolay kolay normal yollardan iktidarı devretmez. Siyasi figürler değişse dahi, iktidardaki burjuva çevreler yerlerini korur. Bir süre sonra iktidarın icraatları öyle boyutlara ulaşır ki, artık insanlar skandallar, saçmalıklar, nobranlıklar ve yalanlar karşısında şaşırmaz.

Artık biz de şaşırmama aşamasına geldik. Bir kısmımız, gazete bile okumamaya başladı. Bu kadar sömürü ve zulüm karşısında halk bir gün dur diyecektir diye bekliyor. Bir kısmımız, kendi köşesine çekildi. İktidarla temasım ne kadar az olursa o kadar kafam rahat olur diye düşünüyor. Bir kısmımız göç ediyor. Daha yaşanılabilir yerlere gidiyor. Bir kısmımız, hâlâ dört elle demokrasi mücadelesini yükseltmeye çalışıyor.

Adli yıl açılışından nerelere geldik.

Zaten son zamanlarda hangi konudan başlasak sonuçta aynı yere çıkıyoruz.

Hannibal’in giderek güçlendiği günlerde, Roma Senatosu’nda bir senatör her konuşmasının sonunu “Kartaca yıkılmalı” diye bitirirmiş. Konuşmasının konusu ne olursa olsun, konuşmanın bir yerinde ya da sonunda “kartaca yıkılmalı” dermiş. Biz de o duruma geldik.  Her yazının sonunda Kartaca yıkılmalı demek zorunda kalıyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...