26 Ağustos 2018 23:10

'Yası tutulamayan ölüler meydanı'

'Yası tutulamayan ölüler meydanı'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Galatasaray bir meydan bile sayılmaz, küçücük bir alandır başka başka şehirlerin meydanlarıyla kıyaslandığında. Heykeltraş Şadi Çalık’ın Cumhuriyetin 50. Yılı için tasarlayıp yaptığı 50 boru göğe doğru uzanır o küçük meydanın orta yerinde. Gelen geçen insan kalabalığının, İstiklal caddesinin karmaşasının orta yerinde hem benzer hem farklı parçaların sadelik içinde uyumunu, birlikte güçlü bir duruşu görürüm her geçişimde, katılabildiğim Cumartesi Anneleri oturmalarında yanı başında bir arada durduğumuzda. Bu Cumartesi 700. oturmalarını yapacaktı Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları. Çağrılar, hazırlıklar yapıldı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinin Kayıplar Komisyonu canla başla çalıştı, hazırlandı. İnsan Hakları Derneği yalnız Türkiye’de değil, dünyanın pek çok kentinde aynı anda oturma etkinliği için çağrıda bulundu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak elden geldiğince destek olmaya çalışıldı. Duyurular yapıldı.  Çağrılar yerini buldu ve pek çok kentte, dünyanın birçok yerinde aynı anda oturdu insanlar, tek bir yer hariç! Galatasaray Meydanı bu Cumartesi utanç verici bir saldırının merkezi oldu. Yıllardan sonra, yeniden… Onlarca yıldır kayıpları bulmayan, failleri yargılamayan devlet, hanidir mezar vermeyerek, insanların dini inançlarının gereğini yerine getirmemesi için elinden geleni esirgemeyerek yas hakkına açıktan saldırısını bu kez bir meydanın orta yerinde gözler önüne serdi. Yine, yeniden! Saldırı sırasında sevgili Sezgin Tanrıkulu’nun haykırdığı gibi, artık o meydan “yası tutulamayan ölüler meydanı” olarak bir kez daha tarihe geçti. Çeyrek yüzyılı bulan bir mücadelenin öncülerinden Emine Anneyi sürükleyen polis görüntüleri tekrarlandı bir kez daha.

Bilmeyenler için; Emine Annenin oğlu Hasan Ocak, bundan tam 23 yıl önce İstanbul’da gözaltına alınmış, çeşitli mercilere yapılan tüm başvurulara rağmen gözaltında olduğu inkâr edilmiş, işkence görmüş bedeni Beykoz’da ormanlık alanda bulunduktan sonra kimsesizler mezarlığına gömülmüştü. Emine Ocak inatla ve azimle aradığı oğlunun cenazesine 17 Mayıs 1995 tarihinde Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı. Bu gelişme üzerine dönemin İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı sevgili Akın Birdal İle Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı sevgili Yavuz Önen’in yaptıkları ortak çağrının ardından yakınlarını kaybedenler 27 Mayıs 1995 tarihinden itibaren Cumartesi günleri Galatasaray meydanında oturmaya başladılar. Oturma eylemleri ağır baskılar altında ancak 200 hafta yapılabildi. Ergenekon soruşturmaları sürecinde faillerin bir bölümünün bu süreçte yer alması üzerine; gözaltında kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması amacıyla İHD Genel Merkezinin aldığı kararla başta İstanbul Galatasaray olmak üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin, Şırnak/Cizre, Hakkâri/Yüksekova, Van, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin gibi İHD şubelerinin bulunduğu şehirlerde oturma eylemleri Şubat 2009 tarihinde tekrar başladı.

Bu yazıda adı geçmesi gereken biri daha var. Mehmet Ağar, 1980 Ocak ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele şube Müdür Muavini, 1981 mayıs ayında Asayiş şube müdürü olmuş, 1984-88 arasında Terör ve Asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalışmıştı. Ankara ve İstanbul’da 1988-1992 arasında Emniyet Müdürü, 1992’de Erzurum Valisi, 1993 Temmuzunda Emniyet Genel Müdürü olmuştu. Erzurum Valisi iken, o dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlularından Haluk Kırcı’nın nikâh şahitliğini yapmış, 1993 yılında Hizbullah ile ilgili olarak “Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz” demişti. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi’nin kurucularından, “polisin genel kurmay başkanı” olarak anılan Ağar, 1996’da 53. Hükümette Adalet Bakanı, 54. Hükümet (Refah-Yol Koalisyonu) döneminde ise İçişleri Bakanı olarak görev yapmıştı. Bu kısa özgeçmişin bir bölümünü İnsan Hakları Derneği Kayıplar komisyonunun başvurulardan derlediği tarih ve sayılarla karşılaştırmak gerekiyor o nedenle; 1991 yılında 4, 1992’de 8, olan kayıp başvurusu 1993’de36, 1994’de ise 229’a çıkıyor, Cumartesi Annelerinin oturmaları başladıktan sonra ise 1995’de 121, 1996’da  68, 1997’de 45 ve 1998’de 9’a kadar iniyor.  

Şimdilerde yeniden kayıplar dillendiriliyor. Kayıt dışı gözaltı iddiaları var aylara yayılan. Beyaz Toroslar ile Siyah Transporterlar yarıştırılıyor. Mehmet Ağar 18 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, “Her dönem Erdoğan’a desteğimizi ortaya koyduk. Ama bu dönemki kadar fiilen desteğim olmamıştı” demiş.

Galatasaray Meydanı bu Cumartesi hepimizin belleğine bir başka görüntüyle daha kazındı. Sevgili Arat Dink’i gözaltına almaya çalışan polise, onu vermemek için direnen onca dostun güzel yüzü, birbirine kenetlenmiş güçlü elleri ve kolları, Vedat Arık’ın objektifinden hakları için mücadele eden insanlığın, Şadi Çalık’ın heykelinin sadeliğinde yansıyan gücü... 701. haftada buluşmak üzere!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...