24 Mayıs 2018 00:15

Kavuran seçim rüzgarları

Kavuran seçim rüzgarları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Lübnan, Irak ve Türkiye’de seçim havası hakim. Suriye’de de yakında seçimle birlikte yeni anayasanın hazırlanması dönemi başlayacak.

Lübnan, Irak ve Suriye’deki seçim süreçlerine göz atmadan önce Türkiye’deki gelişmelerin bölgede yakından izlendiğini belirtelim. Bu yazı yazılırken dolar 4.90’ı aşmış ve tırmanmaya devam ediyordu. Arap basınında Türkiye’deki ekonomik gelişmeler ve özellikle doların yükselişi gibi hareketlenmeler günde birkaç güncelleme ile takipçilere aktarılıyor. Gidişata dair yorumların da pek iç açıcı olduğu söylenemez. Son dönemde Türkiye’ye dair haber ve yorumlarda en çok dikkat çeken tanımlama “belirsizlik”.

Evet, ne yazık ki dış politika başta olmak üzere bölgedeki ülkelerden bakıldığında görülen manzara bu; belirsizlik, nereye yöneleceği belli olmayan politikalar vs vs...

“24 Haziran seçimleri gerçekleşir mi, gerçekleşirse nasıl bir tablo çıkar ortaya?” gibi soruların yanı sıra “Mevcut iktidar kalsa da gitse de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal yapısı nasıl olacak?” gibi soruları da, öne çıkan değerlendirmeler arasında saymak gerek. Yine bölge medyasında rastladığım ve bence oldukça önemli olan sorulardan biri de şu; “AKP iktidarı döneminde değişen devlet yapısı mı kalacak, eski kurumsal yapıya geri mi dönülecek yoksa mevcut yapı yeni düzenlemelerle başka bir forma mı dönüşecek?” Cevabını ne yazık ki biz de bilmiyoruz.

Memleket için “sonumuz hayrolsun” temennisiyle Lübnan, Irak ve Suriye’deki süreçlere dönelim.

Lübnan’da 6 Mayıs’ta yapılan parlamento seçimlerinde Hizbullah ve Emel hareketleri ile müttefikleri dikkat çekici kazanımlar elde etti. Buna karşılık Sünni blokun lideri konumundaki Müstakbel Hareketi, sadece mecliste sandalye kaybetmekle kalmadı hareket içinde görevden alma/ayrılma, oy kaybının nedenlerine dair iç sorgulamalar ve suçlamalarla çıktı seçimlerden.

Lübnan’da yeni yeni seslerini duyurmaya başlayan ve mevcut mezhep esaslı sisteme karşı çıkan, ekonomik kriz gibi kronikleşmiş sorunları öncelik olarak gören hareketler seçimlerde istedikleri sonucu elde edemediler. Bu yeni hareketlerden aday olan bazı isimlerle seçim öncesi görüşmüştüm. Kendileri de mecliste çok sayıda sandalye kazanamayacaklarını, yapılanma sürecinde olduklarını, halkı iç savaş korkularından uzaklaştırıp güven ilişkisi kurulması için zamana ihtiyaçları olduğunu ve kısacası bu seçimi geniş kitlelere seslerini duyurmak için fırsat olarak gördüklerini söylemişlerdi.

Lübnan, herkesin rahatsız olduğu bir kısırdöngü içinde. Mezhepçi sistemden herkes rahatsız ki bu sistem sayesinde güçlerini koruyan hareketler bile ancak kendini ve topluluğunu koruma eğilimi sistemi besleyen en önemli faktör. Bu faktörün ortadan kalkması için de halk içindeki bölünmenin en aza indirilmesi, iç savaş döneminden kalma mezhepler ve dinler arası yargıların törpülenmesi gerekiyor. Herkes değişim istiyor ancak değişimin hiç de kolay olmayacağını herkes biliyor.

Velhasıl seçim sonuçları pek şaşırtıcı olmasa da ülke içindeki ekonomik kriz başta olmak üzere zorunluluklar bir değişimi dayatıyor ancak en önemli soru şu; değişimi hangi taraf başlatır?

Yine Hizbullah ve Emel hareketleri seçimde dikkat çekici başarı elde etseler de mevcut mezhepçi sistem önlerindeki en önemli engel. Çünkü cumhurbaşkanı Hıristiyan Maruni, başbakan Sünni Müslüman, meclis başkanı Şii Müslüman olmalı. Aynı şekilde bakanlıklar da din ve mezhep kotasına tabi.

1992 yılından beri meclis başkanı olan Nebih Berri tekrar aynı göreve seçildi ve Saad Hariri’nin de başbakanlık görevini sürdürmesine şimdilik kesin gözüyle bakılıyor.

Ancak diğer taraftan bu seçimle birlikte özellikle Hizbullah üzerindeki baskı artmaya başladı. ABD ve bazı Arap ülkeleri hareket içindeki bazı isimleri ve harekete yakın şirketleri yaptırım listesine aldı.

Seçim sonuçları Hizbullah’ı Lübnan içinde silahlı kanadı da olan bir hareket olmaktan daha üst bir konuma ve sorumluluk alanına taşıdı. Suriye’deki kriz ile birlikte Lübnan ordusunun resmi partneri olan Hizbullah’ın son yıllarda biraz daha “Lübnanlılık” esası ile politikalarını şekillendirdiği söylenebilir ancak seçim sonuçları Hizbullah’ın politikalarını şekillendirmesinde etkili olacak bir sorumluluk da yüklemiş oldu. Diğer taraftan Hizbullah artık Lübnan içinde siyasi meşruiyeti bir kez daha kanıtlanmış bir güç ve Hizbullah’a yönelik yaptırımlara veya saldırılara ordu ve devlet müesseseleri dahil iç dinamiklerin tepkilerinin ne olacağı da henüz belirsiz. Şimdilik kesin olan tek şey seçimlerin ardından Hizbullah’a ve hareketin sıkıştırılması için Lübnan içindeki yapılara baskının arttırılacağı.

Yeni hükümetin de en kısa sürede kurulması bekleniyor ki bakalım yeni hükümet artık sürdürülebilir olmaktan çıkan krizleri hafifletmek için işlevsel bir yol haritası ortaya koyup uygulayabilecek mi?

Gelelim Irak’a... Seçimlere katılım oranı yüzde 44.55’te kaldı, önceki hükümetin başbakanı Haydar Abadi biraz hayal kırıklığı yaşadı ve Komünist Parti dahil küçük hareketlerle ittifak kuran Şii Lider Mukteda Sadr Irak iç şartlarına göre zafer kazandı.

Ancak seçim sonuçlarına göre hiçbir hareket-blok tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa sahip olmadığı için koalisyon şart. Son gelen bilgilere göre Sadr ve Abadi koalisyon için anlaştı ancak hükümet kurma süreci ne kadar sürede tamamlanır henüz belirsiz. Çünkü Irak, derin iç çatışmaların ve mezhepler arasındaki güvensizliğin yaşandığı travmaların etkilerini yaşıyor hâlâ. Diğer taraftan ABD ve İran arasındaki çekişmenin ana sahnelerinden biri ki Irak’taki yeni hükümetin de ABD ve İran’ı aynı anda dengeleyecek isimlerden oluşturulması gerektiği yorumları öne çıkıyor. Bir de aslında Kürt partiler olarak mecliste çoğunluğu elde etmiş olan ancak kendi içlerindeki bölünme nedeniyle koalisyonun küçük ortakları olmaları beklenen KDP, KYB ve diğer partiler var. Kürtler arasındaki bu bölünme seçim dönemine de yansıdı ve taraflar birbirlerini seçime şaibe karıştırmakla suçluyorlar ki bazı sandıklarda sayımların tekrar yapılması kararlaştırıldı.

Velhasıl Irak’ta seçim yapıldı ancak esas zorlu ve çalkantılı süreç başlamış oldu.

Suriye’de ise, sıcak çatışma dönemi büyük ölçüde bitti. Esad’ın geçtiğimiz günlerde Soçi’de Putin ile yaptığı görüşmenin ardından yapılan açıklamalar Suriye’de yeni anayasanın hazırlanması, başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılması için sürecin başladığını gösteriyor. Vekalet savaşının yeni bir döneme girdiği Suriye’de siyasi yapının yeniden inşası süreci kesinlikle barış içinde ve sükunetle olmayacak.

Seçim rüzgarı esmeye başladı ancak bölgedeki şartlara bakınca “kavurucu rüzgarlar” olduğunu anlamak zor değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...