25 Aralık 2017 01:14

Söz barışın

Söz barışın

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barış bildirisine imza attığı için yargılanan yüzlerce üniversite hocasının Çağlayan’daki duruşmaları sürüyor. Aralarında birkaç ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkacak olanlar da var, geçtiğimiz hafta itibarıyla ikinci duruşmasını tamamlamış olanlar da.

Aynı bildiriye imza atan akademisyenlerin yargılamaları farklı ağır ceza mahkemelerinde, farklı zamanlarda ve hatta farklı kanunlara göre yapılıyor. Bu durumda sürecin ne zaman tamamlanacağını ve hükmün nasıl ortaklaştırılacağını öngörebilmek ise mümkün değil. Ancak şurası kesin ki; Çağlayan Adliyesi tarihinin en akademik günlerini yaşıyor.

Yargılamalar, barış hakkı ve talebinin bütün boyutlarıyla anlatıldığı bilimsel bir kongreye dönüşmüş durumda. Mahkeme tutanakları kitaplaştırılsa, barış konusunda hazırlanmış en kapsamlı çalışma olabilir.

Zira uzmanlık alanları birbirinden farklı olan akademisyenlerin her biri, barışı, kendi alanından akademik referanslarla anlatıyor. Farklı disiplinler, birbirlerinin yaklaşımlarını destekleyen bulgular ortaya koyuyor.

Örneğin bir sosyal psikolog yaşanan acıları yok saymanın yol açacağı öfke hissini anlatırken, tıp fakültesinden bir hoca, politik baskıların Filistinli gençlerde görülen öfke ve düşmanlık duygularını nasıl geliştirdiğine ilişkin bir çalışmanın sonuçlarını paylaşıyor.

Akademisyenlerin neredeyse tamamı metni aydın sorumluluğuyla imzalamış olduklarını beyan ediyorlar. Barışı savunmanın sadece kişisel bir tercih değil aynı zamanda bilimsel bir sorumluluk ve zorunluluk olduğunun altını çiziyorlar. Gerekçelerini ise hukuksal sorumluluk ve güvencelerin yanı sıra halk sağlığından bilim felsefesine, sosyolojiden uluslararası hastalık sınıflamalarına kadar bir dizi akademik veriye dayandırıyorlar.

Hocalar açıklamalarında, tıpkı savcının iddianamede yaptığı gibi, yakın dönemli Türkiye analizlerine de yer veriyor. Bu sayede, yasası hâlâ yürürlükte olan çözüm sürecini de bütün eylem ve söylemleriyle hatırlama imkanı buluyoruz. Aydın sorumluluğu gibi hukuksal yargılamaların da değişen siyasi yaklaşım ve iktidar politikalarından etkilenmemesi gerektiğinin altını çiziyorlar.

Duruşma salonlarına sığmayan kalabalıkları da, adliye koridorlarını her geçen gün daha fazla dolduran üniversite bileşenlerini de gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Tüm dayanışma duygularının yanı sıra hocalarını dinlemek ve adeta disiplinler arası bir akademik kongreye dönüşmüş olan bu sürece tanıklık etmek de istiyorlar.

Bu kadar çok bilim insanını bir arada bulmak ve dinleyebilmek ise bugünlerde ancak ağır ceza mahkemesi duruşma salonlarında mümkün oluyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...