Sonradan terör örgütüne dönüşme
Fotoğraf: Envato
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 17 Aralık 2013 tarihine kadar FETÖ ile iltisaklı olanların “hata” işlemiş sayılabileceğine, FETÖ ‘nün o tarihten sonra terör örgütüne dönüştüğüne, o tarihten sonra da bu örgütle ilişki içinde olanların örgüt üyesi sayılması gerektiğin karar vermiş.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kararında Gülen Hareketi’nin başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıktığı ve genellikle böyle algılandığı belirtmiş.
Yargıtay Ceza Genel Kurul kararını Tayyip Erdoğan ve AKP’nin Gülen ile ittifaklarını izah edişlerine uygun yazmış. Bir AKP sözcüsü konu ile ilgili bir içtihatı birleştirme kararı yazsa böyle yazardı. Ama, bu durumda Erdoğan’dan fazla Erdoğancı olurdu. Neden mi? Bakın, Cumhuriyet Gazetesi, haberinde CGK kararı ile Erdoğan’ın görüşlerinin paralelliğini şöyle anlatmış: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP’nin cemaatle kurduğu ortaklığı ‘aldatılma’ olarak nitelendirmişti. Darbe girişiminin ardından 3 Ağustos 2016’da konuşan Erdoğan, cemaatle ilişkilerini ‘Yurtdışında yürüttükleri eğitim faaliyetlerinin hatırına bunlara müsamaha gösterdik. Hatta ve hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Ortak bir yanımız var dedik. Ama aynı menzile giden farklı yollardan bir yapı gördüğümüz yapının sinsi emellerin örtüsü olduğunu uzun süre göremedik. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin’ sözleriyle tanımlamıştı. Ayrıca Erdoğan, FETÖ’nün ‘Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’ yorumunda da bulunmuştu.” Ama, Erdoğan’ın konuşması CGK kararı kadar Erdoğancı değil. Erdoğan konuşmasında Gülen Hareketi’nin 17 Aralık 2013’den önce de “sinsi emelleri”nin olduğunu, bu örgütün “hain” olduğunu söylüyor. Ve, “Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum.” diyerek, hesap vermekten söz ediyor. CGK ise hesap sorulmasına gerek görmüyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni terör örgütü, Başkanı Türkan Saylan’ı terörist olarak niteleyen yargı, Fetullah Gülen Örgütü’nü 17 Aralık 2013 tarihine kadar “ bir ahlak ve eğitim hareketi olarak” niteliyor. Tabii, şu sorulara yanıt vermiyor böyle bir açıklama: Gülen Hareketi’nin kadrolarını gizlice devletin önemli organlarına yerleştirerek, devleti ele geçirmesi stratejisi 17 Aralık’tan sonra mı başladı? Gülen Hareketi’nin nihai hedef olarak bir din devleti kurma amacı 17 Aralık’tan sonra mı hasıl oldu? Türk Ceza Yasası herhangi bir silahlı eylem gerçekleştirmese dahi nihai hedef olarak Anayasal düzeni değiştirmeyi hedefleyen örgüt, terör örgütüdür demiyor mu? Şimdiye kadar TCK’nın bu hükmü gereği pek çok insan cezalandırılmadı mı? Din devleti kurma amacı artık Anayasal düzeni değiştirme anlamına gelmiyor mu?
Tarafsız ve bağımsız yargının işlerini anlamak kolay değil.
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46
- Seçim sonrası için hazırlık 30 Ocak 2024 04:45