05 Aralık 2017 23:31

Ya İran da 'Türkiye'de dağıtılan 8.5 milyar dolar rüşvet' dosyasını açarsa…

Ya İran da 'Türkiye'de dağıtılan 8.5 milyar dolar rüşvet' dosyasını açarsa…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bakmayın öyle aldırmaz havalarına…

“Bizi ilgilendirmez… Bizi bağlamaz o mahkeme” tafralarına…

Özel takip merkezi kurduklarına dair habere rastlamadım. 

Ama şüphem yok. 

New York’taki mahkemenin en sıkı takipçisi, Saray… dır.

Ateş düştüğü yeri yakar… Elbette.

AKP hassasiyetiyle olmasa da…

Zarrab Davası’ (*) ben de izlemeye çalışıyorum…

Dikkatimi çekti…

O’nun adı anılmadı…

‘O’ kim?

Babek Zencani…

Ha tabii ben de atlamış olabilirim… 

Zarrab, Zencani’den bahsetmiş deolabilir… 

Fakat demek ki, benim gibi dikkatsiz takipçilerin bile gözüne sokacak denli vurgu yapmamış… 

Üstünde durmamış Zarrab, Zencani’nin…

Oysa Zencani, teşkilatlarının şemasında Zarrab’ın üstünde…

Zarrab’ın patronu… 

Hayır malumatfuruşluk yapmıyorum…

Peki nereden biliyorum?

İran’daki Zencani yargılamasından…

Tabii hakim medya -yine- abrakadabra yapmış… Zarrab Davası gibi Zencani yargılamasını da boğuntuya getirip, görünmez kılmıştı…

Bu sebeple zihinlerde hak ettiği yeri almamış… 

Hatta hiç bilinmiyor olabilir…

ZARRAB DOSYASININ DİĞER KAPAĞI DA İRAN’IN ELİNDE

Yazmadım… Lakin hep düşünüyordum…

Saray’ın goygoycu medya personeli…

AKP ve fişeklediği kalabalıklar Ne York’ta Zarrab’ın “iftira”larına sallayıp duruyorlar…

Zarrab’ı bir kaşık suda boğacak haldeler…

Ama Zencani’nin anlattıklarını pas geçiyorlar…

ABD’ye köpürürken, İran’ı hesaba katmıyorlar…

Sözüm tabii AKP’nin dolmuşuna binip gaza gelenlerde…

Yoksa AKP kurmayları, oyun kurucuları mevzunun İran boyutunu (belki de kimi mühim kararlarını etkileyecek kadar) dikkate almışlardır…

Zira pekâlâ biliyorlar ki, “Zarrab Davası” şu anda bir çuvaldaysa…

Çuval’ın ağzını bağlayacak ipin bir ucu (şayet) ABD’nin elinde ise…

Diğer ucu da İran’ın elinde…

Bir adım daha atayım: 

İran, Zarrab ve tabii ki Türkiye’deki marifetleri, kiminle nasıl, ne karşılığı ne iş tuttu meselesinde, ABD’den daha fazla “sır”lı bilgilere sahip olabilir…

TÜRKİYE’DE DAĞITILAN 8.5 MİYAR DOLAR NEREDE?

Kerem Çalışkan bu hissiyatıma katılır mı bilmiyorum…

Fakat önceki gün Odatv’de gündeme getirdi…

Sordu:

Türkiye'deki 8 buçukmilyardolarnerede(**) (4 Aralık 2017)

Meslektaşımın müsaadesiyle yazdıklarından alıntılar yapacağım. 

Kerem Çalışkan çok net ifade ediyor:

Zencani’nin İran Mahkemesi’nde açıkladığı ve kayıtlara geçen ifadelere göre Türkiye’de 3 bakana dağıtılan toplam rüşvet miktarı 137 milyondolar…

Yine Zencani’nin ifadesine göre Türkiye’de dağıtılan toplam rüşvet 8.5 milyar dolar…” (vurgular benim-ea)

Yani?

Zencani, Türkiye’de 8.5 milyar dolar rüşvet dağıttıklarını açıklıyor İran Mahkemesi’nde…

(Çalışkan’ın yazdığı gibi) 137 milyon dolarının gittiği adresi biliyoruz: Malûm 3 Bakana…

Geri kalanı nerede?

Karem çalışkan, haklı olarak, “8.5 milyar dolar yanında 3 bakana verilen 157 milyon dolar adeta çere zparası… Saat parası gibi bir şey…” diye yazıyor. (vurgular benim-ea)

Evet, altını çizelim:

Türkiye’de rüşvet olarak dağıtılan 8.5 milyar dolar nereye gitti?

Bu bilinmiyor?

İRAN RÜŞVETİN ADRESİNİ BİLMEZMİ!

Zarrab bu meseleye girebilecek mi? bilmiyorum… 

ABD yargısı gündemine alır mı? meçhul…

Peki İran yargısı Türkiye’de dağıtılan bu 8.5 milyar dolar rüşvetin gittiği adresi merak etmemiş midir?

İran’da herhalde ‘birileri’…

8.5 milyar dolar rüşvetin çetelesini tutan Babek Zencani’ye “Hafız Allasen kime verdiniz bu paraları?” diye sormuştur…

İdam kararını gözyaşlarıyla karşılayan Babek Zencani’nin susması için sebebi kalmış mıdır?

Sanmıyorum…

Pekiyii… Zencani’yi iç ettiği paralar sebebiyle idama mahkûm eden İran, Zencani-Zarrab çetesinin kullandığı paraları kendi parası saydığına göre..

Türkiye’de dağıtılan 8.5 milyar dolar rüşvetin de haliyle kendi cebinden çıktığını düşünüyor…(dur.)

Hani diyorum… İran, Türkiye’deki (bizim için şimdilik adressiz)8.5 milyar dolarının peşine düşerse…

Rafa kaldırdığı dosyanın tozunu alma ihtiyacı hissederse…

Efendim!?

Olmaz mı?

New York’taki Zarrab Davası’nı “siyasi dava” olarak niteleyenler ne demeye çalışıyor?

AKP, ABD’nin canını sıkmasaydı bu dosya açılmazdı… (Ki, kesinlikle doğru!)

Ama ne oldu?

Çömlek patladı… Olan oldu; pür dikkat gözü(müz) kulağı(mız) New York’taki mahkemede…

İRAN İLE İŞLER YOLUNDA GİTMEZSE

Madem böyle bir tecrübemiz var…

Sorabiliriz:

“Pers”li zılgıtlar bırakılmasaydı…

İran ile müttefiklik arayışına uzanması temenni edilen “iyi komşuluk”a dönülmeseydi…

New York’tan önce İran’dan gelecek haberlere kitlenir miydik?

Şimdi… Yarın…Yine yeniden İran’ın kötü emelleri keşfedilecek olursa…

İran 8.5 seansının gongunu çalar-sa… 

Ne olur? 

Kesin olan şu:

“Pers yayılmacılığının gözü Türkiye’de” başlıklı köşeler su kaynatmaya başlar…

(*) New York’taki mahkemede Zarrab tanık kürsüsüne postu serince, dava, resmen ‘Hakan Atilla Davası’ olarak adlandırıldı. Fakat yaygın, gündelik kullanımda “Zarrab Davası” olarak anılmaya devam ediyor… Ki tarihe de böyle geçecek şüphesiz… Ben de tarihin akışına uydum, Zarrab Davası dedim.

(**) http://odatv.com/turkiyedeki-8-bucuk-milyar-dolar-nerede-0412171200.html

Ayrıca Zencani’nin anlattıklarına dair geniş bilgi için Cumhuriyet’in,Zencani'den idam öncesi itiraf: Türkiye'de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttım (6 Nisan 2016) başlıklı haberine de bakılabilir (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/511094/Zencani_den_idam_oncesi_itiraf__Turkiye_de_8_5_milyar_dolar_rusvet_dagittim.html) 

SATIR ALTINDAN NOTLAR…

NEYSE Kİ ALLAH SAKLAMIŞ…

Zarrab Davası-Babek Zencani bağlantısı sebebiyle arşive girdim…

Çıkmakta zorlandım…

Geçmiş kütüğüne kayıtlı dosya ve haberler, ilgi bekleyen çocuklar gibi…

Bana da bak… Bana da bak… diye çırpınıyorlardı… adeta. 

Elini bıraksalar gözünden kaçmıyorlar…

Huzurevindeki yaşlıları ziyarete gitmiş  hüsnüniyet sahibi yeni yetme gibihissettim… 

Vefalı davranmaya çalıştım…

Fakat ne yalan söyleyeyim, arşivde de olsan aklın yaşanılan ‘an’da, gündemde… olunca…

Ben de gündemle ilgili eski haberlerle hasbihale ağırlık verdim…

Şu kadarını söyleyeyim:

ABD’deki Zarrab Davası geriliminden zonaya yakalanan AKP’ye, arşivden hiç iyi haber yok…

Ezcümle:

İran ve Rusya’nın elinde de AKP iktidarının asabını bozacak denli haylidosya… Pardon “iftira”lar olabileceği kanaati hasıl oldu bende…

Yerim dar… Belki ileride detaya gireriz…

Şimdilik bir ki misal…

İran’ın Zencani-Zarrab dosyası içinde Türkiye’de dağıtılan 8.5 milyar dolarlık rüşveti mesele etme ihtimalini yazdım;

okumadıysanız göz atın…

İran ile alakalı gözüme çarpan haberde Irak da var…

Başlığı şu: 

İran ve Iraklı yetkililer: Türkiye yarı fiyatına IŞİD’den petrol alıyor (1 Aralık 2015).

IŞİD… Hele “IŞİD Petrolü-Türkiye”iddialarına dalınca, en çok “Sevgili dostum Putin” ve Bakanları filan çıkıyor karşıma…

Torba değil ki, büzesin ağzını; konuşmuş:

“Rusya DevletBaşkanıVilademir Putin, IŞİD petrolünün Türkiye’ye gittiğine dair bir şüpheleri olmadığını (söyleyere), “Teröristler yüklü miktarda petrolü gece-gündüz demeden sürekli Türkiye’ye taşıyor” ifadelerini kullandı. (26 Kasım 2015)

TIR’ların insani yardım taşımadığı iftirasında bile bulunmuş, Putin.

Putin niye böyle yalan yanlış konuşmuş anlaşılıyor… 

Zira Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Anatoli Antonov, yazanı ipe götürecek “yalan” iddialarda bulunmuş…

“Brifing düzenledi… Suriye’denTürkiye’ye IŞİD petrolünü taşıyan TIR’lara ait olduğunu öne sürdüğü uydu görüntüleri yayınladı.”

Yayımladığı görüntülere baktım… Ama bahsedemeyeceğim…

Zaten baktım haberde “Erdoğan’ın oğlunun… damadının” adı geçiyor, hızla uzaklaştım olay mahallinden…

Tam çıkıyordum, gözüme ilişti:

“Sadece son bir haftada Türkiye topraklarından IŞİD ve El Nusra saflarına 2 bin militan, 120 tonun üzerinde askeri mühimmat ve yaklaşık 250 adet motorlu akışı olduğu iddiasında da bulunan Antonov, “Güvenilir istihbarat raporlarımıza göre, Türkiye uzun zamandır ve düzenli biçimde bu tür faaliyetler yürütüyor” dedi.”

Bu mesnetsiz iddiaları 02 Aralık 2015 tarihli haberden okurken…

İyi ki dedim, sayın seyirciler… de nereden çıktı!.. sevgili okurlar… 

İyi ki, Rusya ve İran’la  AKP İktidarı ahbap oldu…

Yoksa maazallah…

ABD ile papaz olmuşken bir de bunlar çıksaydı…

Hayır baktım da Rusya bir de iddialarını BM’ye götürmekten bahsetmiş…

Yok yok… Allah saklamış…

Saklamış deyince… Saklamışlar mıdır acep ellerindekileri?

YPG-RUS BAYRAKLI AÇIKLAMA BAŞLANGIÇ…

Tamam Zarrab Davası falan fevkalade mühim de…

Atlamayalım…

Bence haftanın kaydedilmesi şart, altı çizilesi gelişmelerinden biri de o…

Görmüşsünüzdür:

YPG ve Rusya Bayrakları önünde, YPG Sözcüsü ile Rus Komutan “ortak operasyon” açıklaması yapıyor…

YPG, ABD ile benzer pozlar verince ortalığı ayağa kaldıranların tepkisini merak ettim…

aydınlık.com.tr’ye baktım…

Elleri varmamış…

Haberi siteye koy(a)mamışlar…

Bu satırları yazmadan önce yine baktım; yoktu…

Erdoğan ile Esad’ın eski dostluk fotoğrafının üstünde “Az kaldı” yazıyordu…

Bir de (dostaları)AleksandrDugin ile yapılan mülakat vardı. 

Bay Dugin’in NATO’nun Türkiye’ye zararlarına dair beyanı başlığa çekilmiş…

Belli ki, Aydınlık’ın hisleri galip gelmiş, haberi görmemiş…

Oysa bunun böyle olacağını Aydınlıkçılar tahmin ediyor olmalıydı… Ki galiba zaten bekliyorlardı…

Şuradan çıkardım:

Doğu Perinçek, Çin’e uçmadan hemen evvel, AKP’ye ödevini vermişti.

Aydınlık’ta, “Çözüm Türkiye-Suriye işbirliğinde”  diye yazmıştı (25 Kasım 2017)

“Derhal ama derhal” şartını ihmal etmeden…

Perinçek, Ankara’nın Şam’la “doğrudan” bağlantıya geçmesiniistiyordu…

Dikkati çeken manidar şu notu ilave ederek:

“Rusya ve İran’ın aracılığına gerek yok.”

Az evvel andığım, “az kaldı”lı Esad-Erdoğan fotolu haberin sırrı bu cümle(ve yazıda)… sanırım.

Perinçek ve ekibi için sır değildir ama..

YPG-Rusya buluşmasına şaşanlar için yazıyorum:

YPG-Rusya ilişkisinin verili şartlar içinde artarak devam etmesine şaşmayın…

Neden?

Tek cümle ile: 

Rusya’nın Kürt stratejisi bunu emrediyor…

Nedir o strateji?

Avrasyacılığı ideolog ve lideri, Putin’in bi’ nevi akıl hocası AleksandrDugin’ingeçen ay başında (6 Kasım 2017)Gazete HaberTürk’e verdiği mülakatını bakmanız yeter…

Bay Dugin, “Kürt kimliğini bastırmamalıyız”ın altını çizerek çok net konuşuyor:

“Kürtler konusunda çok dikkatliyiz. Onlar üzerindeki etkimizi artırmaya çalışıyoruz.”

Hayırdır?

Çünkü biz böyle [uzak durdukça] yaptıkça ABD’nin ve İsrail’in eline düşüyorlar. [Kürtler]İyi savaşıyorlar; Amerikan emperyalizminin kuklası olmalarını engellemeliyiz.”

Dugin, bu bapta Türkiye’ye de sesleniyor:

“İran, Türkiye, Rusya, Suriye ve Irak... Hepimiz bir araya gelir ve Kürtlere onları tatmin edecek bir şey önerirsek kendi güvenliğimizi sağlarız.”

Netice:

Rusya ve YPG’nin bayraklı şovu, Dugin’in açıklamaları çerçevesinde okunmalı..

Şunu da ilave edeyim:

Bu görüntü, Ankara’nın tepkisini çekeceği bile bile, hatta gözüne sokmak için bilhassa verildi…

Cevabı, Dugin’den yaptığım son alıntıda…

Ve başı ABD ile fena halde dertte görünen Türkiye, Rusya kartı ile vaziyeti dengelemeye çalışıyor…

Rusya, AKP’nin kendisine yaslandığını ve (Daha çok ABD’ye nazire yapma maksadıyla da olsa) Avrasya stratejisinde buluşmaya sıcak bakıldığını…

Hülasası, Ankara üzerinde etkisinin farkında…

Bence bunun rahatlığı ile davranıyor…

Rus etkisi, YPG fobisini takıntı haline getirmiş AKP/Ankara üzerinde etkisi olur mu?

Şimdilik şu kadar:

Görüntülerin düşmesinin hemen ardından mesela kınama zılgıtlarının yükselmemesini siz de manidar bulmadınız mı?

Bakalım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...