30 Ekim 2017 00:09

İşçi sınıfına ‘iyi’ gelecek mi?

İşçi sınıfına ‘iyi’ gelecek mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sistem içi partiler arasında “alternatif” aramanın işçiler açısından nasıl bir sıkışıklığa yol açtığına geçen hafta değinmiştik. Meral Akşener’in kurucu genel başkan olduğu yeni parti bu sıkışıklığı biraz daha zorlarken, alternatif illüzyonunu da genişletiyor. Çünkü artık aynı sınıfsal nitelikte olup da, sanki birbirine alternatifmiş gibi görünen daha fazla siyasi parti var.

Kaldı ki; yeni kurulan bu parti sadece sınıfsal niteliği itibarıyla değil, ortaya koyduğu siyasal programın bütünü itibarıyla da ciddi anlamda ayırt edici bir özellik taşımıyor.

Nitekim kurucular listesinde eski MHP’lilerin yanı sıra merkez soldan isimler de var. Kimi politik kuramcı ise parti programındaki parlamenter demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadele vurgularından hareketle bu partinin ortaya koyduğu perspektifi “AKP’nin dönmesi istenen fabrika ayarları” biçiminde değerlendiriyor.

Bu ise sınıfsal konumu aynı olan partilere program düzeyinde bakıldığında sağ-sol ayrımının yanı sıra iktidar-muhalefet ayrımının bile silikleştiğini gösteriyor. Geriye de sadece piyasa sisteminin ihtiyaçları ve sınırları bu ihtiyaçlar çerçevesinde çizilmiş bir demokrasi anlayışına daha iyi hizmet etme iddiası kalıyor.

Sistem içi partilerin tümünün sıklıkla vurguladığı “fırsat eşitliği” ve “bölüşümde adalet” söylemi bu programda da yerini almış durumda. Çünkü eşitlik arayışını piyasanın hoşgörü sınırları içine çekip, eşitsizliği de üretim alanı ve sınıf ilişkilerinin dışındaymış gibi yansıtan bu yaklaşım, sermaye iktidarının devamı açısından elzem nitelikte.

Ayrıca bu yaklaşımın sadece söylem düzeyinde kalmayabileceğinin de altını çizmek lazım. Çünkü sistemin devamlılığı, yapısal çelişkinin gizlenmesi kadar egemen sınıfın zaman zaman tavizler vermesini de gerekli kılıyor. Böylece sınıfsal çelişki muhafaza edilip hatta derinleşirken, bunun “aslında herkesin çıkarına uygun”muş gibi algılanması kolaylaşıyor.

Bu çerçevede köreltilen sınıf bilinci ise işçileri siyasetten uzak tutarak, siyaseti her koşulda burjuvazinin egemenlik alanı haline getiriyor. Dahası bunun “normal” ve “kaçınılmaz” olduğu algısına yol açıyor.

Böylece de burjuvazinin sınıfsal çıkarları “milli çıkar”, buna karşılık işçinin sınıf mücadelesi ise “milli güvenlik tehdidi” halini alıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...