20 Ekim 2017 00:15

Şırnak'ın ölüm kuyuları!

Şırnak'ın ölüm kuyuları!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

90’lı yıllarda ölüm kuyuları deyince akıllara JİTEM gelirdi. O dönem JİTEM öldürdüğü sivilleri Botaş’ın Şırnak bölgesindeki asit kuyularına atıyordu. Bugün artık JİTEM olmasa da Şırnaklıların kaderinde değişen bir şey yok. Çünkü JİTEM’in asit kuyularının yerini madenlerin ölüm kuyuları almış durumda.  Salı günü 7 işçinin yaşamını yitirdiği işçi cinayeti,  Şırnak’ın maden işletmelerindeki çalışma koşullarını yeniden gündeme getirdi. Enerji Bakanlığı ve Valilik, Şırnak’ta ne zaman bir işçi cinayeti yaşansa madenin kaçak-izinsiz olduğunu söyleyerek sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. Sonra madenleri ya birkaç günlüğüne kapatıyor ya da kapatmakla tehdit ediyorlar. Ardından her şey eskisi gibi devam ediyor. Anlayacağınız Şırnaklı maden işçileri tıpkı mevsimlik tarım işçileri gibi ancak öldüklerinde hatırlanıyorlar. Fakat sorunlarının çözümü yönünde hiçbir adım atılmadığı için tekrar güvencesiz ve ilkel koşullarda çalışmaya devam ediyorlar. 

Madenleri kapatmak ya da çalışmamak işçiler için bir çözüm değil. Dün arkadaşımız Beyar Özalp’ın gazetemize manşet olan haberinde yer almıştı.  Madenlerin kapatılmasını istemeyen işçiler, çalışma koşulları ile ilgili haberlerin yapılmasından bile tedirgin oluyorlar. Çünkü başka bir geçim kaynağı olmayan Şırnak’ta işçilerin madenlerde çalışmama “özgürlüğü”, Marx’ın deyimiyle “açlıktan ölme özgürlüğü” olarak anlam kazanıyor. Ya güvencesiz-ilkel koşullarda sıranın kendisine ne zaman geleceğini bilmeden çalışmak ya da ailesi ile birlikte aç kalmak! O yüzden işçiler herşeyi göze alarak çalışmaya devam ediyorlar.

2014’te Soma’nın ardından Şırnak’taki madenlerde de işçi cinayetleri yaşanmış ve Soma’nın yarattığı duyarlılığın da etkisiyle Şırnak Valiliği madenleri kapatma kararı almıştı. Bu karara tepki duyan işçiler, Şırnak’ın girişinde çadır eylemi yapmıştı. O dönem işçileri DİSK Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan’ın da içinde yer aldığı bir Emek Partisi heyeti ziyaret etmişti. O ziyaretle ilgili yazdığımız izlenim Şırnak’ta o günden bugüne hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor:

“Şırnak’ta, Soma’daki işçi katliamından sonra kapatılan ocaklarının açılması için iki haftadır çadır eylemi yapan maden işçilerini ziyaret ettik. İşçilerden, Şırnak Valisi’nin Soma katliamını bir fırsata çevirme peşinde koştuğunu öğrendik. Şırnak’ta 64’ü kuyu olmak üzere yaklaşık yüz kömür işletmesi var. Her kuyuda yaklaşık 20 işçi çalışıyor ve işçiler bu kuyuların sahibi gibi görünüyor. Ama gerçekte iş başka türlü yürüyor. İşletme ruhsatları olmayan işçiler, çıkardıkları her bir ton kömür için Geliş-Acar Madencilik şirketine 31 lira ‘fiş parası’ ödüyor. İşte Soma’dan sonra “güvenlik” gerekçesiyle madenleri kapatan devlet, şimdi bu madenleri maden tekellerine devredip bir de termik santral açmak istiyor. İşçiler iki haftadır buna karşı direniyor.(*)

Şırnak’taki maden işletmeleri açık maden ocakları ve kuyular biçiminde ikiye ayrılıyor. Geçtiğimiz günlerde 7 işçinin yaşamını yitirdiği işçi cinayeti açık ocaklardan birinde yaşandı. Açık işletmeler kuyulara göre daha büyük ve verimli işletmeler oldukları için genellikle madenleri işleteme ruhsatını elinde tutan şirket, bu işletmeleri yine hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı çalışma koşullarında taşeronlar üzerinden işletiyor. Kuyular ise daha çok aile işletmesi denebilecek 15-20 işçinin çalıştığı küçük ve oldukça ilkel koşullarda üretim yapılan işletmelerinden oluşuyor. Temmuz 2014’teki çadır eylemi döneminde işçiler valilikle kooperatifleşme konusunda görüşmeler yapmıştı. Küçük işletmeler kooperatif etrafında bir araya getirilerek sigortalı ve iş güvenliğinin sağlandığı işletmeler haline getirilecekti. Ancak bu girişimlerden bir türlü sonuç alınamadan bugüne gelindi. Çünkü bu işletmeler kooperatifleşirse, Şırnak kömür madenlerinin enerji tekellerine devredilmesi ve buraya termik santral kurulması hesapları bozulacaktı. Üstelik işletme ruhsatını elinde tutarak Şırnak kömürlerinin rantını yiyen Geliş-Acar Madencilik gibi şirketler varken devlet işçileri dinleyecek değildi!

Evet, Şırnak’ta kapitalizmin vahşi kuralları hüküm sürüyor. Maden işletmeleri işçiler için ölüm kuyularına dönüşüyor. Ve devletin ilgili kurumları işçinin hayatı ile ekmeğinin böylesine karşı karşıya getirildiği koşulları seyretmekten öte bir şey yapmıyor.  Geriye işçilerin önünde tek bir yol kalıyor: Güvenli çalışmak ve insanca yaşamak birleşip mücadele etmek!

(*)www.evrensel.net/haber/87645/kurdistanin-yeni-eskiyalari)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa