04 Ekim 2017 01:00

Ucu açık?

Ucu açık?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Binali Yıldırım söyledi; öğrencilere ikinci dört yılda soru bankasından çekilecek açık uçlu sorularla sınav yapılacak ve bu sonuçları “dışarıdan” birileri değerlendirecek. Buna not ortalamaları filan eklenerek öğrenci “inşallah” bir üniversiteye yerleştirilecek. Güya öğrencileri sınav sisteminden kurtarmak gibi ulvi bir amaçla getiriliyor sistem. Ama aslında liyakatle sadakat arasında, keyfi ölçümlere bir kez daha, koskoca bir açık alan bırakmaktan başka bir işe yaramayacağı şimdiden belli. Bu yüzden de açıklamanın kendisi de, nereye çekersen çek, hep açığa düşecek cinsten. Bu “ucu açık” lafını parti toplantısından ya da iç kulislerden çıkar çıkmaz söylemiş gibi görünüyor Yıldırım; zira çok fazla iç jargon kokuyor: Bu meseleyi “Ucu açık bırakalım da…” 

Sadece eğitim alanında değil iç ve dış siyasette, eğitimde ve sağlıkta, hukuk ve adalette… neyi ele alırsanız alın, içinde yaşamaya mahkum edildiğimiz gri alanın, siyasi iktidarın dilindeki tercümesi de ‘ucu açık’a tekabül ediyor. Zayıf noktalarından aşındırmakla işe başladığı “müesses nizam”ın içine, kendi düzenini parça parça yayan iktidarın yarattığı fiili durum, devlet işleyişini de gündelik hayatı da üzerinde anlaşılmış, ortak bir kriterden yoksun bıraktı. Kriter yoksunluğu sadece halkın başlıca iki farklı değerler ailesine bölünmesinden kaynaklanan müştereklik kaybıyla sınırlı değil. Aynı zamanda hangi kesimden olursa olsun hayatını sürdürebilmek için insanların ihtiyaç duydukları açıklık ve kesinliklerden yoksun olmaları anlamına geliyor. Liyakatin askıya alındığı yerde sadakat kuyruğuna girenler için bile geçerli bu. Ölçüleri sürekli değişen ve sınanan, her ajitasyona koşmayı gerektiren bir sadakatin bugün var yarın yok hali hayatı yeterince ucu açık kılıyor zaten. 

Ağzına geleni söyleyen ya da aklına eseni yapan otoritenin kendini borçlu olduğu şey de tam da böyle bir ucu açıklık. Ölçüsüz cüretini ancak, kriterlerin berhava edildiği bir boşluktan bulabiliyor çünkü.

Ne var ki, eski mekanizmaların harap olduğu, bu açık alanı genişletmek için kurulmaya çalışılan yenilerinin ise durmadan hata raporu verdiği de bir gerçek. Hem devlet yönetiminin bir kuralı-kaidesi varmış gibi davranıp hem de her duruma keyfi müdahalelerin bilançosu, Hükümet partilerinin birinde metal yorgunluğu diğerindeyse erime olarak ortaya çıktı. Ama önemli olan, dava şemsiyesinin altında, işe yarar bir ilke var”mış gibi” yapmanın toplumun her kesiminde yarattığı yorgunluk. 

Köprüler, yollar yaparak ekonomide şaha kalktık derken bindirilen vergiler/zamlar; çöken sağlık sistemini ayağa kaldırdık derken içler acısı duruma düşen kamusal sağlık sistemi, her gün artan işsizlik, ödenemeyen borçlar, içeride ve dışarıda sürekli savaş hali, taraftar konsolidasyonunu bir badireden ötekine geçerken nüfusun bir kesimini şeytanlaştırarak sağlama çabası vb. karşısında sinirleri yay gibi gerilmiş; birbirine küfür ederek rahatlayan iki kesime bölünmüş nüfus, bu açık uçlu; her günü diğerinden kötü politikaların ceremesini çekmekten sıkıldı. Şimdiye dek nesnel kriterin yerine kullanılan dini telkinlerin, dinselleştirmenin aşılamakta zorlandığı bir yorgunluk hali bu. 

Son zamanlarda ekilen ile biçilen arasındaki farka “içeriden” yazarlar da dikkat çekmeye başladı. Yeni Şafak’tan Ayşe Böhürler gençlerin din yorgunu haline geldiğini yazmış mesela. Diyanet de gençler arasında ateizme, deizme, nihilizme yönelmenin arttığını tespit etmişti. Nihal Bengisu Karaca örtülü-örtüsüz kadınların hislerine tercüman olarak “Tesettürü yüceltirken kadına irtifa kaybettirmek” başlıklı bir yazı yazdı.

Çünkü “ucu açık” belirsizlik rasyonel olanın uçtuğu, kimseyi muaf tutmayacak kötülüğün ve akıl dışılığın beslendiği bir zemin de ortaya çıkarır. Evet bu yorar. Ama sadece yormaz; örneğin fındık üreticisinin, eğitim emekçisinin, öğrencinin dünyevi dertlerini, savaşa girdik gireceğiz kaygısını yok”muş gibi” kıymetlendirerek huzuru öte dünyaya havale etmeye yetmez. Dava dediğin de yorgun bedene gaz vermeye yetmez. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...