09 Ağustos 2017 01:00

AKP'nin yeni mayın eşeği

AKP'nin yeni mayın eşeği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İtiraf… İlan ve ilam…
Hangisi?
Tanım tartışılır… 
Fakat açıklama net mi net: 
15 Temmuz’u[*] milat alarak, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır”.
Sözün sahibini ben bu vesileyle tanıdım…
AKP eski MKYK üyesiymiş: Ayhan Oğan.
Ayhan Oğan’ın geçen gün ettiği bu laf esasen yenilir yutulur gibi değil…
“Yenilir yutulur gibi değil” cümlesinin ardından durakaldım. 
Sordum:
Sahiden öyle mi?
Böyle düşünenlerin toplumdaki oranı ve karşılığı nedir? 

TEST SÜRÜŞÜ

Ayhan Oğan’ın alt metnindeki “yerseniz” meydan okumasını, aynı zamanda nereden nereye geldiğimizin işareti olarak da görmek mümkün.  
Öyle ya… 
AKP MKYK üyeliği yapmış zat mesela 10 yıl önce bu lafları etse ne olurdu?
Klişe tabirle, ortalık ayağa kalkardı…  Savcılar derhal harekete geçer, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan…” çarkı işlerdi…
AKP’nin kapatılması için açılacak davanın mahiyet ve çapı üzerine egzersizler başlardı…
Şimdi?
CHP Milletvekili Ali Şeker, anayasal suçlar bürosuna yapacağı suç duyurusu dilekçesini verecek savcı arıyor, fellik fellik… 
Vaziyet bu merkezdeyken, şu denilebilir mi?
AKP sözcüsü de en nihayetinde (Bahçeli’nin ricası üzerine) AKP’nin başı da kabullenmedi açıklamayı, “kişisel görüşü” saydılar…
Abartmanın alemi ne?
Sahiden böyle mi?

TEPKİ ‘LAFÜGÜZAF’TAN İBARET 

Erdoğan’ın “lafügüzaf”tan tepkisi, sahiden de “lafügüzaf”tan ibaret…
AKP’nin öne sürdüğü gibi bu tavır sahiden kişisel, sorumsuz, hatta Mehmet Metiner’in (6 Ağustos 2017) ima ettiği gibi “Düpedüz provokasyon anlamına gelen” bir çıkış mı?
Peşinen söyleyeyim; hiç sanmıyorum. 
AKP’nin sürdüregeldiği ”mayın eşeği” taktiğinin yeni sürümü olduğunu düşünüyorum…
AKP’nin iktidar süreci böyle düşünmek için çok fazla veri ve gerekçe sunuyor.
Açayım…
Ancak evvela muhtemel yanılgı payını ortadan kaldıralım...
Zira bilmeyen ya da hatırlayamayanlar, eşeği görünce hakaret evhamına kapılabilir.
Değil… 
İtinayla belirtelim ki, burada ‘mayın eşeği’ tabirinin hakaret kastı yok…
Bilakis... ‘mayın eşeği’ koca bir sosyal tarihin yükünü taşır…
Kestirmeden izah edersek:
‘Ora’larda malum, kaçakçılıkla mücadele için sınıra mayın döşenir…
Kaçakçılar da mayın tarlasına girmeden önce eşekleri sürerler…
Eşekler mayınları patlatarak ilerler, kaçakçılara yol açar…
Kaçakçılar da hedeflerine ‘mayın eşekleri’nin mayınları patlatarak temizlediği güvenli yoldan ilerler… miş.
Bi’nevi saha testi; eşeklerin canı pahasına mayın tarama ve patlatma metodu…
Bu sosyal tecrübe ne kadar bilerek benimsendi bilmiyorum…

15 YILDIR AYNI TERANE

Ama bana kalırsa AKP, 15 yıllık iktidarında hep bu ‘mayın eşeği’ politikasını izledi…
AKP kritik virajları, en hassas, toplumun ve (artık “yıkılan”) devletin sinir uçlarına değecek, alarme edecek karar ve uygulamalarını, ‘mayın eşekleri’ni sahaya sürerek, onların temizlediği yolu izleyerek gerçekleştirdi.
Şöyle bir geriye dönüp, bakalım:
‘Yok artık’ dedirten, vaktiyle anormal bulunan onca gerici, şeriatçı uçluk/aykırılık bugün nasıl ‘normal’lerimiz haline geldi?
Nasıl hayatımızda adeta yıllardır varmışçasına genel kabul görür hale getirildi?
Kısaca hatırlatayım:
AKP’nin İslamcı tasarrufları, en masumane kılıfların ardına saklanarak, ‘Niyet okumayalım’ koduyla, liberal zırha büründürüldü.
Böylece dinci, gerici adımları sorgulamak, sorgulanması teklif dahi edilemez hale getirildi…
Laik hassasiyetler bildik yaftalar asılarak ayıplanıp kınandı; felç edildi…
Nuray Mert ya da farklı tonlar taşıyan liberallerin bu süreçteki vazifesi kabaca buydu…
İftihar edebilirler; bihakkın yerine getirdiler vazifelerini…
Ya İktidar ne yaptı?..
Çoğunu ilk başta üstlenmedikleri, sahipsiz “mayın eşekleri” sürdüler mayın tarlasına…

TÜRBANI İZLEYİN ‘YENİ DEVLET’İ BULURSUNUZ

Nasıl?
Galiba 4 yıl önce sendika.org’da yayımlanan, Türban AKP Anatomisinin Anahtarı[**], başlıklı yazımda göstermeye çalışmıştım.
“Türban asla sadece türban olmadı…
Siyasal İslam’ın onlarca yıllık emaneti iktidara, o bez parçasında taşındı…”
Yazının ana savunusu, özetle buydu.
“Türbanlı subayımız geliyor” müjdesinin paylaşıldığı bugünlere, türbanın nasıl adım adım geldiğini göstermeye çalışmıştım.
Evet, türban iktidarın anahtarı idi…
Zira…     
AKP netameli mevzularda hep türbanın güzergahını izledi. 
Önce büyük öfkeli tepkilerle karşılanan, giderek sineye çekip kabullenme ile sonuçlanan tüm karar ve uygulamalarda, türbanın meşrulaşma taktiğini uyguladı.
Hatırlayın…
Başlangıçta sadece “üniversiteli kızlarımız” içindi türban…
“Hizmet veren”lerde asla kabul edilemezdi… 
“Kamuda türbana özgürlük” yalan ve provokasyondan ibaretti… 
Dönemin Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu böyle diyordu: 
“Kamusal alan, ilkokul nereden çıktı? Bizim böyle bir hedefimiz yok.” (haberturk.com, 22 Ekim 2010)
Sonuç?
Bugün sarıklı, koca sakallı (Sahi o sakalı Hac’da mı büyütmüş muhterem) polisi, “provokasyon” olarak karşılayanlar, dün neyi “provokasyon” olarak görüyordu?
İlkokula başörtülü çocuk gönderilmesini…
Bakın Burhan Kuzu yukarıdaki haberin devamında ne diyordu: 
“Birdenbire birileri tam bu süreçte ilkokula başörtülü çocuk gönderiyor. Bu provokasyondur. Ahmakça davranışlardır.” (haberturk.com, 22 Ekim 2010)
Sadece Burhan Kuzu mu?
AKP Medyası?
“Yeni devlet kuruyoruz”u… “sakallı sarıklı polis” hadisesini provokasyondan gören AKP medyası, o vakitler başörtülü ilkokul öğrencilerine aynı muameleyi yapıyordu…
Misal. İlk Mersin’de yaşanmıştı. Bir veli kızını ilkokula türbanlı göndermek istedi.
Yeni Şafak anında “Tuzak kokusu” aldı.
Sabah, “Hizbullah”a bağladı. (22 Ekim 2010)
Peki sonuç?
Anaokulda türbanın ne işi var demek artık “provokasyon” ve “fesatçılık” başlıklarıyla karşılanır oldu…
Yeter mi?

AYHAN OĞAN DA SİZİN GİBİ ‘İHTİLAL’ DİYOR 

Bakmayın siz şu aralar “Yeni devlet kuruyoruz. Kurucumuz da Erdoğan” sözünün cami avlusuna bırakıldığına…
Emin olun, AKP yavrusunu kapıdan izliyor…
Bağrına basıp büyütmek için fırsat kolluyor…
Hem bu reddiye niye anlamak zor…
Saray medyası sürekli “ihtilal”den dem vururken…
“devrim” naraları atarken…
AKP “sessiz devrim” neşrederken…
“Yeni Türkiye” sloganıyla yatıp kalkılırken, Ayhan Beyciğimizi terslemenin alemi ne!
“İhtilal” ve “devrim” yıkmadan kuramaz ki!
Öyleyse?

HEYBEDEN ÇIKAN, SATILACAK YENİ 2019 HİKAYESİ OLABİLİR Mİ?

“AKP’nin satacak yeni hikayesi yok…”
“AKP’de metal yorgunluğu yaşayanlar var.”
İktidar çevreleri sızlanıp duruyor. 
Acaba diyorum…
Ayhan Oğan’ın heybeden çıkardığı turp:
“AKP/Erdoğan kuruculuğunda yeni devlet”…
Saray’ı 2019 seçimlerine taşıyacak, metal yorgunluğunu attıracak, tabanda heyecan yaratacak,  “yeni hikaye” bu mu?
Bi’düşünelim abiler… 

[*]Yeni devletin kuruluş tarihinin 15 Temmuz olması da ayrıca manidar değil mi? “Kontrollü darbe” nevi tespitlere pek bozulan Saray’ın değnekçileri bu hususta ne diyorlar acaba? 

[**] http://sendika59.org/2013/10/turban-akp-anatomisinin-anahtari-erol-aral/
Mecburen ikaz: sendika.org devamlı yasaklanıyor. Ve aldığı yeni rakamlı adresle yayınına devam ediyor. En son sendika59’idi… sayfaya ulaşamazsanız 60, 61… diye devam ediniz…


SATIR ALTINDAN NOTLAR…


KENDİ HEYKELİNİ YONTANLAR

HAKİKAT DERVİŞLERİ

Belki de mevzu Cumhuriyet gazetesi olduğundan, O geldi aklıma…
Cumhuriyet davasında rehin tutulanların mahkemedeki tavırlarını, savunmalarını izlerken, İlhan Selçuk’un kulaklara küpe olası o sözü tırmaladı hafızamı…
İlhan Selçuk, vaktiyle, “Her insan, yaşamı boyunca kendi heykelini yontar” diye yazmıştı…
Öyle oldu…
Cumhuriye’ten meslektaşlarımız, gazetenin yöneticileri, 24 Temmuz’dan itibaren “yargılandıkları” tıkış tıkış mahkeme salonunu kocaman bir heykel atölyesine dönüştürdü.
Yonttukları sadece kendi heykelleri değildi elbette.
İddianamenin ‘adeta’lığından başlayarak… 
‘Adeta’ mahkemede, ‘adeta’ yargının da heykelini yaptılar…
Yaptılar… dedim ama…
Rodin’e sormuşlar:
     -    Üstat bu harika heykelleri nasıl yapıyorsun?
     -    Fazlalıklarını atarak…

demiş. 
Bizimkiler de üstadın yolunu tuttular…
Avukatlarından tutsak Cumhuriyet yöneticisi ve gazetecilere…
Saray’ın adliye salonunda yer alan hakikatin dervişleri iddianame ve yargıyı yontmaya koyuldu…
Fazlalıkları attılar… 
Ve netice: 
Beş günün sonunda mahkeme salonunda, iddianameden heykel namına koca bir moloz yığını kaldı…
Bir de geride “yargı”yı yargılarken yonttukları zeka ve direniş abidesi kendi heykellerini armağan ettiler insanlığın galerisine…
Tabii bir de yargılayan avukatlar,  hukukçunun ve hukukun heykelini bıraktılar…
Medya mezbelesi haline getirilen memleketin habercilik namusunu kurtarmak da rehine gazeteci arkadaşlarımıza kaldı…
Zira… 24 Temmuz 2017’den başlayarak beş gün boyunca, gazetecilik ve gazeteciliğin heykelini diktiler Saray’ın adliye salonuna…

24 Temmuz Gazeteciler günü artık Çağlayan’da, onların diktiği o anıtın önünde kutlanabilir…


SARAY’IN ‘DOĞU’SU 2019’DA ERDOĞAN KARŞITI MUHALEFETİ PARÇALAMA PEŞİNDE

Yardımcısı duyurdu (3 Ağustos 2017):
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 2019’da cumhurbaşkanlığına aday.
Takip edebildiğim kadarıyla Perinçek dahil, Aydınlıkçılardan bunun üstüne yeni bir açıklama gelmedi…
E madem tepki ölçme açıklaması yapıldı…
Nabız yoklama turu atıyorlar…
Katkım olsun… 
Şimdilik başlık açmakla yetineyim:
Saray’ın ‘Doğu’sunda 2019 siperi kazılıyor…
Doğu Perinçek, 2019’da AKP/Saray karşıtı bloku parçalamaya dönük operasyona hazırlanıyor.
Hedefinde, devlet gibi, devletin aparatı olarak Perinçek’in de en çok korktuğu o büyük buluşma var:
Demokratik Kürt siyaseti ile batıda Kemalistleri de kapsayacak, biriken laik demokrat muhalefetin el ele vermesi…
Ulusalcı muhalefeti, AKP karşıtı büyük buluşmadan koparmak, o tarihi yönelimin parçası haline gelmesinin yollarını kapatmak…Tahrip etmek…
Perinçek’in ‘aday’lık hamlesi, bilhassa CHP üzerinde tazyik yaratarak, erken açıklamalara zorlamak, ana muhalefetin angajmanlarını sabitlemeye çalışmak…
Muhtemel HDP-CHP yakınlaşmasını sabote etmek; ana gaye bu…
Perinçek’in adaylık ilanı, 16 Nisan sonrası “hayır” blokunun muhalif enerjisini emerek, “Vatan savaşı” bayrağı altında Saray’a yamama gayretini sürdürme kararlığını ifade eder…
Perinçek’in adaylığı… Saray karşısında, Erdoğan’ı yenecek kuvvet birikimini bölmeye dönük manevradır…
Saray’ın muhalefete dönük planının ipuçlarını, Perinçek çevresinin hamlelerini izleyerek de görebiliriz…
İzlemeye devam…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...