28 Temmuz 2017 00:15

Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri başlarken...

Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri başlarken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamu emekçilerinin Hükümetle yaklaşık 3 milyon kamu emekçisi için yapacağı toplusözleşme görüşmeleri 1 Ağustos’ta başlayacak.

Ama kamu emekçileri, bundan önceki yıllara göre, çok ağır koşullarda; 120 bin dolayında kamu emekçisinin sorgusuz sualsiz mesleklerinden ihraç edildiği, en temel talepleri olan iş güvencesinin kaldırılması için Hükümetin son hazırlıklarını yaptığı koşullarda sözleşme masasına oturacak. 

Kamu emekçilerine 657 sayılı Devlet Personel Yasası’yla sağlanan “iş güvencesi”nin kaldırılması, bir “söylenti”, “belirsiz bir zamanda gerçekleştirilmek istenen bir şey” değil. Tersine bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından son günlerde sıkça yinelendi. Hükümet bu yıl içinde kamu emekçilerinin bu hakkını kaldırmak için hazırlıklarını yapıyor. Yandaş basın ise, kamu emekçilerinin iş güvencesinin Türkiye’nin ekonomik olarak büyümesinin, örneğin kişi başına ulusal gelirin 25 bin doları aşmasının önündeki en büyük engel olduğunu, bunun kaldırılmasının ekonomik alanda yapılmış “en büyük devrim” olacağını iddia eden bir kampanyayı başlatmış bulunuyor.

MEMUR-SEN BİLDİĞİMİZ GİBİ

Kamu emekçileri alanında en çok üyeye sahip Memur-Sen, TİS masasına oturulmasının öncesinde, masaya getireceği talepleri açıkladı. Ancak Memur-Sen, iş güvencesinin kaldırılması girişimlerine karşı bir tutum ifade etmeye bile ihtiyaç duymamış! Daha doğrusu böyle bir sorun yokmuş gibi davranmayı tercih etmiş.

Dahası Memur-Sen, sadece iş güvencesi değil kamu emekçilerinin maaşlarına birinci altı ay için yüzde 10, ikinci altı ay için de yüzde 6 (yıllık ortalama yüzde 13) zam talep ederek, daha baştan masaya yenik oturmuş görünüyor. Çünkü Memur-Sen, kamu emekçilerinin, AKP’nin iktidara geldiği son 15 yılda yüzde 60 dolayında eriyen maaşlarına, yüzde 13’lük zam talebinde bulunuyor.

Dahası Memur-Sen’in, sendikalı olmanın temel felsefesiyle taban tabana zıt bir isteği de var: Memur-Sen kendi üyelerine, diğer sendikaların üyelerine verilenden “daha fazla toplu sözleşme ikramiyesi” verilmesini de istiyor.

Memur-Sen’in,  kuruluşundan beri izlediği sendikacılık anlayışı (Buna “sendikacılık anlayışı” demek bile çok tartışılır) hükümet sendikacılığıdır! Aslında Memur-Sen, bir “kooperatif sendikacılık” (İşçi ile patronun aynı sendikada örgütlendiği ve bu ortak çıkar üstünde biçimlendirilen faşist sendikacılık tipi) çizgisi izliyor; patron olan devletin, hükümetin ağzından çıkanı emir telakki eden, sendikayı devletin üst bürokrasisiyle birlikte örgütleyen kişilerin başında olduğu bir sendikacılık! 

“Tek parti tek adam rejimi”yle birlikte, Memur-Sen’in  fiilen bir devlet kurumuna dönüşeceğinden şüphe etmek için bir neden yok.

KESK VE BAĞLI SENDİKALAR NE YAPIYOR?

Memur-Sen’in toplusözleşme görüşmeleri öncesinde ne Hükümetin gözüne bakarak maaş zammı talep etmesi, ne de sendikal mücadele fikriyle taban tabana zıt isteklerle masaya oturmak istemesi kimse için beklenmeyen bir durum değil. 

Ancak, KESK’in de hiçbir dönemde bu dönem olduğu kadar toplusözleşmeyi hafife aldığı da görülmedi. 

Çünkü, işçilerin bir zamandan beri verdiği mücadele sonucu Türk Metal’in bile TİS’te hangi talepleri masaya getireceğini işçilere sorduğu (Türk Metal bu konuda bir anket yaptı) bir dönemde, KESK ve bağlı sendikalar da, üyesi olmayan emekçilere bile (Aslında böyle dönemlerde sendikalı sendikasız ayırımı yapmadan her kamu emekçisine bu sorulmalı) “Maaş ve özlük hakları ile ilgili hangi talepleri masaya götürmeliyiz?” diye soran ve bunun için tartışma açan bir mücadeleyi çok önemli görmeliydi. Çünkü bu talepler doğrultusunda kamu emekçilerini mücadeleye çeken bir çalışma, Memur-Sen’in “satışını” önleyen bir zemin sunacak ve sözleşme masasını bu güçle kuşatacaktı.  
Ne var ki, maaş zammı ve özlük hakları gibi her kamu emekçisini en dolaysız ilgilendiren konularda bile sendikalar, bu dönemde, talepleri emekçilere sormayı akıl etmemişler,  daha kötüsü önemsememişlerdir.

ŞUBELER VE PLATFORMLAR TALEPLERİNE SAHİP ÇIKMALIDIR!

Örneğin Eğitim Sen Balıkesir Şubesi, KESK İzmir Şubeler Platformu gibi bazı şube ve platformlar, kamu emekçilerinin talepleri konusunda çalışma yapmışlar; merkezlerden yapılmayanı şubeler düzeyinde yapmaya çalışmışlardır.

Dolayısıyla bugün bu şubelerin ve platformların;

- Üyelerinden gelen taleplere sahip çıkması, bu talepleri kamuoyuna duyuracak ve kamu emekçilerini uyaracak girişimler yapmaları,

- Memur-Sen’i, Kamu-Sen’i ve elbette bu girişimi kendisi yapması gereken KESK’i ve bağlı sendikaları uyaran bir mücadele geliştirmeleri önemlidir.

Bunun şu kadar ya da bu kadar şube tarafından yapılmış olması, taleplerin arkasında durduklarını gösteren girişimler yapması bu şubelerin bir zaafı değildir. Tersine diğer şubelerin de böyle bir mücadele hattına gelmesi, KESK’in ve her sendikadan duyarlı sendikacıların da bu tavırla birleşmesi gerekir. 

Kamu emekçileri sendikalarının mücadeleci bir sendikacılık çizgisinde yeniden örgütlenme ihtiyacı konusunda bir yol ayrımına geldikleri bir dönemde; şubelerin girişimlerinin etkili olma ihtimali daha da güçlüdür.


 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...