05 Haziran 2017 00:52

OHAL’de işçi hakları ve cam grevi

OHAL’de işçi hakları ve cam grevi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

OHAL’in bir ekonomi politiği olduğunu ve bunun sınıfsal niteliklerinin de kapitalizmin olağan zamanlarından farklı olmadığını bu köşede defalarca dile getirmiştik. Çünkü OHAL uygulamaları emekçi kitleler açısından örgütsüz -güvensiz- güvencesiz istihdamın başlıca mekanizması haline gelirken, patron teşvikleri ise artarak devam etti.

“Milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanan grevlere, esneklik politikalarının “terörle mücadele” aracı haline getirilmesi eşlik etti. İş güvencesinin “milli güvenliği zaafa uğratan başlıca sebeplerden biri” olduğu ileri sürüldü. Güvenceli çalışma hakkının bir “terör sorunu” olarak nitelendirilmesiyle beraber de kamuda sadece kadrolar değil istihdam rejimi de değişti.

Üniversite araştırma görevlerinin kategorik olarak yaşadığı bu hak kaybı, pek çok durumda ihraç edilen kadrolu kamu çalışanlarının yerine sözleşmeli ya da geçici statüde çalışanların ikame edilmesiyle sürdürüldü. Taşeron işçilere verilen kadro sözü gündemden çıkartıldığı gibi, taşeron çalışmayı mumla aratacak olan kiralık işçilik yasalaştı.

Türkiye, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC) 2016 raporunda, çalışanlar için en kötü koşullara sahip 10 ülke arasında yer aldı. Raporda, kağıt üzerindeki yasal düzenlemelere karşılık işçi haklarının fiilen kullanılamadığına dikkat çekilmişti. 

OHAL sürecinde ise kağıt üzerindeki düzenlemeler de aşındırıldı. Dahası özellikle sendikal haklar konusundaki fiili ihlaller gerek yargı kararları gerekse çıkartılan KHK’ler doğrultusunda resmiyet kazandı. 

Örneğin sendikaların üye sayılarını çoğaltma ve bu şekilde aidat gelirlerini arttırma çabalarının “hapis cezası gerektiren bir suç” olduğu Yargıtay tarafından onandı. Ya da Ankara Bölge İdare Mahkemesinin “Bildiri imzalamak ihraç gerekçesi olamaz” hükmü çıkartılan KHK’lerle etkisiz kılındı. 

Ancak bu ve benzeri düzenlemelerin en çarpıcısı ise hiç kuşkusuz grev yasaklarıyla ilgili olandı. O kadar ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellenen grevlere atıfla, patronların OHAL itirazlarını anlamakta zorlandığını açıkça ifade etti.

Türkiye çalışma mevzuatında düzenlendiği biçimiyle siyasal iktidarın grevi yasaklama gücünü ifade eden “grev ertelemesi” (çünkü erteleme süresi sonunda işçilerin greve devam etme hakkı bulunmuyor) hükmünün kapsamı 678 sayılı KHK ile genişletildi. Böylece Hükümet, iktidara geldiği günden beri rutin bir politika aracı haline getirdiği grev engellemelerini artık çok daha geniş kapsamlı biçimde uygulayabilecek. 

Zaten uyguluyor da. Son olarak engellenen cam grevi de bunun onlarca örneğinden bir tanesi. 

Şişecam’a bağlı 9 fabrikada 24 Mayıs’ta başlayacak olan grev “milli güvenliği bozucu niteliği” dolayısıyla daha başlamadan 22 Mayıs’ta yasaklandı. Yani cam işçileri bir kez daha “milli güvenlik tehdidi” ilan edildi.

‘Bir kez daha’ diyoruz çünkü bu cam işçilerinin engellenen ilk grevi değil. Buna karşılık sürecin işleyişi ise gerek adalet sistemi gerekse hukukun üstünlüğü bakımından ibret verici. 

2003- 2004 yıllarındaki iki “ertelemede” cam sektörü ile milli güvenlik arasında bir bağlantı kuramayarak kararı iptal eden Danıştay, 2014 yılında ise fikir değiştirerek “erteleme” kararına karşı sendikanın yürütmeyi durdurma talebini reddetmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi ise, 2015 yılında verdiği kararla, cam grevinin milli güvenlik gerekçesiyle ertelenmiş olmasının hak ihlali olduğunu oybirliği ile kabul etti.

Yani Bakanlar Kurulu’nun geçtiğimiz günlerde verdiği “erteleme” kararı Anayasa Mahkemesi’nin bu hükmüne rağmen gerçekleşti.

Cam işçileri ise Anayasa’ya açıkça aykırı olan bu karar karşısında fabrikalardaki direnişlerini sürdürüyorlar. Elde edilecek bir kazanımın tüm sınıfın kazanımı olacağı bilinciyle sendika ve sektör ayrımı yapmaksızın tüm sınıf kardeşlerini dayanışmaya çağırıyorlar. Üstelik bu çağrıları karşılık da buluyor. Ancak en büyük beklentileri ise tabi ki kendi sendikalarından. 

İşçiler Kristal- İş’ten kararlı bir tutum beklediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Patronla yapılabilecek muhtemel görüşmeler sonunda sözleşme taleplerinden geri adım atılmaması gerektiğini vurgularken, metal işçilerinin sürdürdüğü meşru fiili mücadeleyle elde ettikleri kazanımları hatırlatıyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...