14 Mayıs 2017 00:57

Telemahos babasını arıyordu

Telemahos babasını arıyordu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yunanistanlı kent krallarından Odisseus, savaş için gittiği Troya’dan yirmi yıl sonra bile hâlâ dönemedi!.. Onun artık öldüğünü düşünen birtakım asalak egemenler de, dul kalan karısı Penelopeya’yla evlenebilmek için onun sarayına çöreklendiler. Artık kral Odisseus’un ve halkın birikimi olarak neyi var neyi yoksa onları arsızca yiyip içiyorlar, bu arada yapmadık yüzsüzlük de bırakmıyorlardı!.. Sonunda Odisseus’un yeniyetme oğlu Telemahos; halkı ve asalak egemenleri kentin meydanında topladı... Kürsüye çıkıp durumunu anlattı. Anasıyla evlenmek isteyen asalak damat adaylarının hemen saraylarından ayrılmalarını istedi...

MENTOR’UN KONUŞMASINI KESTİLER

Telemahos’un ardından babası Odisseus’un can dostu Mentor ayağa kalkıp Telemahos’a hak verecek şekilde konuşmaya başladı... Ama Mentor’un daha konuşması bitmeden, saraya yerleşmiş damat adaylarından Leyekritos hemen kürsüyefırlayıp; “Amma da sapıttın be, moruk!” diye bağıra bağıra konuşmaya başladı...”Kulağın duydu mu o ağzından çıkanları? Odisseus şimdi çıkıp gelse bile, onun da elinden bir şey gelmez! Çünkü bizim de ona hazırladığımız tuzaklar var! Haydi, söyle de herkes işine gücüne gitsin artık! Telemahos’un gemiyle yolculuk işine gelince... Bu yolculuk hiç olmayacak... Kimse bu adadan dışarı çıkamayacak!..”

ATENA’NIN DOSTLUĞUNU ANIMSADI BİRDEN

Damat adaylarından Leyekritos bunları söyledikten sonra halk, homurdana homurdana, ağır ağır dağıldı... Damat adayları da, gene saraya dönüp o şarkılı yemekli kadim eğlencelerine yeniden başladılar... Evine dönmeyen, dönmek istemeyen yalnızca Odisseus’un oğlu, yeniyetme mahzun Telemahos’tu!.. O da tek başına denize doğru yürüdü düşünceli düşünceli... Sahile varınca da hışır hışır salınan dalgacıklarla elini yüzünü yıkadı. Sonra da bir gün önce babasının dostu kral Mentes kılığına bürünüp yanına gelen tanrıça Atena’yı anımsadı... Hemen ayağa kalkıp sanki yanındaymış gibi; “Bak baba dostum, sen değil miydin bana denizlere açıl, baban Odisseus’u sor soruştur, diyen? Görüyorsun işte; anamla evlenmek isteyen o asalak egemenler, benim yolculuğumu engelliyorlar!” diye dert yanmaya başladı.

Ve bulutların üstünde kurulu Olimpos Tanrılar Ülkesi’nden Telemahos’u izleyen tanrıça Atena, Mentor kılığına girip yıldızların arasından süzüle süzüle, yenidenTelemahos’un yanına indi usuca... 

Telemahos’a yaklaşıp biraz yarenlikten sonra; “Senin denizlerdeki yolculuğun başarılı olacak, hiç üzülme Telemahos,” diye sürdürdü konuşmasını. “Odisseus’la Penelopeya’nın oğlu olmasaydın böyle konuşmazdım!..Sonra sen asalak dediğin şu damat adaylarını kafana takma! Onlar başlarına geleceklerin ayırdında bile değiller!.. Ben senin baba dostunum; bundan böyle de artık can yoldaşın olacağım... O yüzden az sonra senin için bir gemi hazırlatacağım. Denize birlikte açılacağız... Şimdi sen doğruca eve git. Ananın taliplerine bir gözdağı ver... Bir yandan da yollukları hazırlat: Buğday ununu sağlam tulumlara doldurup ağızlarını diksinler... Ben de halktan gönüllü kürekçiler toplamaya gidiyorum...Ülkeniz İtake adasında istediğin her çeşit gemi var... Birini hemen donatır, denizlere açılırız!.. Babanın sağ olup olmadığını sorup soruşturuz...”

SARAYINDA GENE AYNI HAMAM AYNI TASTI!

Mentor kılığındaki gök gözlü tanrıça Atena böyle konuştu. Telemahos da hiç karşılık vermedi ona... İçi çok tedirgin de olsa, doğruca saraya gitti... Gene eskisi gibi damat adayları, arsız arsız,  habire gülüşüp eğleniyorlardı... Birkaçı da avluda kestikleri keçilerin derilerini yüzüyordu... Telemahos’un geldiğini gören Antinoos, hemen yanına gidip elini tuttu: “Bak Telemahos,”diye söze başladı. “Bırak şu öfkeyi de yanımızda otur, biraz eğlen. Denizlere açılma sevdasını da şimdilik bırak!.. Gerekirse ilerde gidersin. O zaman halk da sana istediğin gemiyi verir zaten... “Telemahos, elini Antinoos’un elinden kurtarıp; “Bırak Antinoos bu türden boş sözleri!..”dedi öfkeyle.“Siz bunca yıldır evimdekileri yiyip içmekten bıkmadınız mı daha? Bu hakkı nereden alıyorsunuz? Evet önceleri çocuktum; olup bitenleri anlıyamıyordum... Ama şimdi herşeyi açık seçik görüyorum! Babamı sorup soruşturmak için deniz ötelerindeki Pilos kentine gitsem de gitmesem de, kafama koyduğum şeyi yapacağım! Ölüm tanrıçalarını salacağım üstünüze!.. Bir gemim olsun istemediniz, ama ben gene de denizlere açılacağım!..”

BELKİ DE ZEHİR GETİRİR!

Bu sözleri dinleyen damat adaylarından bazıları; “Şuna da bakın hele! Pilos’a gidip fedailer getirecekmiş buralara!” diye alay etmeye başladılar. Birisi de; “Bakarsınız fedai getirmez de zehir getirir; yemeklerimizin içine atar! Biz de toptan zıbarır gideriz!”deyince hepsi de kahkahalarını koyuverdiler... Bir başkası da, babası Odisseus gibi Telemahos’un da, deniz ötelerinde zıbarıp gideceğinden söz etti!..

Asalak soylular böyle böyle eğlenirlerken; Telemahos da babasının bodrum katındaki hazine odasına çoktan inmişti. Bu geniş oda; sandık sandık kumaşlar, külçe külçe bakır ve altınla doluydu. Kocaman karınlı küplerin içlerinde çeşit çeşit yiyecekler, içeceker vardı... Bunları, yirmi yıldır hep Telemahos’un süt anası Eurikleya Nine koruyordu bütün titizliğiyle.  

İşte Telemahos’un bu hazine odasına indiğini görünce, Eurikleya Nine de hızla süzülüp onun yanına geldi... 

Telemahos; usul usuk konuşaraktan yapmak istediklerinden söz etti süt annesine... (*)

(*) Mitolojiye ilgi duyan okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:
-.AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– 2.Baskı)
- AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN)
- İNSAN VE TRAGEDYA (André BONNARD (Çev.: Yaşar ATAN – 2. Baskı

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...