14 Nisan 2017 00:50

Biz bize benzeriz

Biz bize benzeriz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul Film Festivali’nin belgesel yarışmasında yer alan filmlerden biri, Aşk Bitti. Mert Kaya’nın filminin anlatıcısı, Brezilya’da yaşamış bir genç adam, memlekete dönünce Gezi patlıyor. Aynı günlerde Brezilya da kendi Haziran’ını yaşarken attığı slogan böyle başlıyor: “Aşk bitti, burası artık Türkiye”. Film, baştan itibaren Sao Paulo’nun eylemlerinin, isyancılarının, ruh halinin Türkiye’ye ne kadar benzediğini düşündürüyor. Gezi animasyonları sadece sevimli bir seyirlik sunmuyor, hafıza üzerine düşünmeye çağırıyor. Anlatıcı ve eylemcilerle röportajlar, adı gibi, esasen Aşk Bitti’nin anlamı hakkında. Kendi yaşadıklarını başkalarında görmenin etkisi başka bir konu, ama dünya sinemasının örneklerini bir araya getiren festival bu benzerlik duygusunu yaşamak için en uygun yer. Yarın, İstanbul Film Festivali için son gün. 

Sinemada İnsan Hakları yarışmasından bir Yunanistan filmi Amerika Meydanı. Kahramanı, şehrinde Suriyelilerin ve başka göçmenlerin çok sayıda olmasından şikayetçi bir Yunan. Yüksek tempolu ve gerilimi yüksek maceralar iç içe giriyor, Suriyeli bir baba kız gitmeye, aptal milliyetçi göçmenleri zehirlemeye çalışıyor. “Her şey eskisi gibi olsun”culuk aynı da, başka dil konuşuyor sadece. Cevabı veriyorlar: “Sanıyorlar ki, biz buraya ayak basınca insan olduk. Meydanları da kıymete bindi.” Göçmenle özdeşlik kurmaya çalışan çok film çekilse de, bunun gibi milliyetçi beyazın yakınına giren pek olmuyor. Tsirbas Yannis’in romanından uyarlanmış, onu bilemiyorum ama film tür sinemasının gerginlik ve rahatlama evrelerine harfiyen uymuş. Kalıbın hakkını vermiş, aldığı çeşitli ödüllerin de gösterdiği gibi ve aynı sebeple çok daha sarsıcı olmak ihtimalinden de olmuş. Yannis Sakaridis’in filmi, yine de göçmenlik meselesi üzerine çekilmiş filmlerin en dikkate değerlerinden.

Duvarlar Arasında, Altın Lale Uluslararası Yarışma bölümünden bir İsrail-Fransa ortak yapımı. Maysaloun Hamoud’un ilk yönetmenliği, Tel Aviv’de yaşayan üç Filistinli genç kadını konu alıyor. Lübnan’dan bir başka kadın filmi Karamel gibi ağda sahnesiyle açılıyor, “Kadın ses çıkarmaz” nasihatleri eşliğinde. Büyük sorunların orta yerinde yaşıyor, yasaklı bir dili konuşuyor, muhafazakârlığın ağır baskısı altında yaşıyorlar. Ama film küçük ve insani olanla ilgilenirken, üç kadının öykülerinden büyük ve kolaycı sonuçlara varmayı zorlamıyor. Oysa Ortadoğu sinemasında din ve etnik farklar üzerinden birbirine benzeyen filmler ve genellemeler yapmak yaygın bir eğilim. Duvarlar Arasında’yı özel kılan farklı kadın kahramanlarını kendi seçimleri doğrultusunda yaşamanın doğallığına odaklanması. Leyla’nın sevgilisi, Nur’un nişanlısı, Selma’nın babası da birbirine benzemeyen ama aslında aynı şeyi yapan adamlar zaten. İsrailli Arap gençlerin yaşamlarının nasıl olduğunu düşünür ve önyargıları sorgularken, giderek “Biz bize benzeriz” hakim oluveriyor izleyende. Seyirciyi içine alarak, etkileyici ve düşündürücü olmayı beceren bir film. 

Amerika Meydanı’nın son gösterimi bugün 11.00’de City’s’de.

Duvarlar Arasında’nın son gösterimi bu akşam 19.00’da Kanyon’da.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...