01 Nisan 2017 00:54

Cezaevlerindeki açlık grevleri

Cezaevlerindeki açlık grevleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eş başkanlar da açlık grevinde... 

Milletvekilleri de açlık grevinde...

45 gündür açlık grevinde olan PKK ve PAJK’lı tutsakların açlık grevi haber değeri görmedi...

Ne Şakran’ı duyan var ne de diğer cezaevlerindeki insanlık dışı koşulları...

Ne yazık ki, cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara karşı yaşamlarını ortaya koymak zorunda kalanları duyan yoktu... PKK lideri Öcalan’ın tecrit koşulları, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemesi açlık grevlerinin nedenlerinden birisi...

Yine bölgede köylere düzenlenen operasyonlara son verilmesi isteniyor; yasak ve baskı uygulamalarının son bulması da açlık grevinin talepleri arasında yer alıyor...

Ne talepleri, ne de tutsakların durumları konuşulup tartışıldı. Ancak süresiz dönüşümlü açlık grevi yeni bir boyut kazanarak bir nebze de olsa gündeme girebildi.

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutukluluğu süren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan ve yine Silivri Cezaevinde tutulan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in açlık grevine başlayacaklarını açıklamalarıyla konu medyada bir nebze yer bulabildi.

HDP’li tutuklu milletvekillerinden Ayhan Bilgen, Meral Danış Beştaş ve Nihat Akdoğan da yarından itibaren açlık grevine başlayacaklarını duyurdular...

Kuyudan çıkarılan köpek günlerce evirilip çevrilerek ne kadar hayvansever bir toplum olduğumuz üzerine onca mugalata edilirken, diğer yandan şehirlerin yerle yeksan hali, bodrumlarda öldürülen, yakılmış insan bedenleri görüntülerine eşlik eden yıkılmış evlere asılan ay-yıdızlı bayraklarla gücün ve kudretin düzeyi gösteriliyordu.

Ne yazık ki, Kürtlere, Kürt siyasetçilere ilişkin gelişmeler ancak “terör örgütü” kapsamında yer bulabiliyor.

Kürtlerin talepleri, mücadele demokratikleşme ve çözüm arayışları ne gazetelerde ne de televizyonlarda gündem oluyor.

Devletin gücünü, Kürtlere uygulanan şiddet ve zulüm üzerinden kanıtlamaya çalışan zihniyet medyada daha berbat halde sürdürülüyor.

Televizyon ve gazete köşelerini kaplayan sefillerin önemli bir bölümü de “Kürtlerin değiştiği” üzerine derin analizler döktürüyor...

“Kürt halkının teslim olduğu”, “Kürtlerin HDP’den uzaklaştıkları...” üzerine bolca tartışmalar yapıldı. Bu yönlü beş para etmez analizler hala yapılmaya devam ediyor.

Kürtlerin temsilcilerinin yer alamadığı tartışma programlarından geçilmiyor.

Aylardır süren referandum çalışmaları süresince tek bir Kürt siyasetçinin bile televizyon ekranlarına çıkarılmaması, bölgede yaşananların sadece ve sadece “terör” ve terörist” tanımları eşliğinde sunulması ise Kürtleri on yıllardır sürdüre geldikleri demokratikleşme, eşitlik ve özgürlük mücadelesini tersyüz etme çabasından başka bir şey değil.

Ancak, ne tür tahliller yapılırsa yapılsın, gerçek başka türlü ilerliyor....

Kürt halkı haklı mücadelesinden ve direnişinden vazgeçmiş değil...

İnanmayanlar dönüp Newroz kutlamalarına baksınlar...

Newroz bunu gösterdi...

Baskı, şiddet kıyım politikalarının haklı hak direnişini yok edemeyeceği bir kez daha görüldü...

Yalan bir kez daha iflas etmiş oldu...

Onların hesap ve beklentilerini altüst ederek bir kez daha kitlesel olarak sokağa çıkıp Newroz kutlandı... Havuz medyası bir merkezden yönlendirilmiş halde “Newroz’a ilgi yoktu” diyerek gerçeği karartmaya yönelik haber ve fotoğraflarla bir kez daha rezil oldu.

Gerçekleri gizlemek, yalan yanlış hesaplarla çarpıtmak o kadar da kolay olmuyor.

Bir kez daha görüldü ki tüm baskı, şiddet ve kıyım politikalarına karşın Kürt halkı eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçmiyor... 

Kürt halkının görece suskunluğu, günümüzde yaşanan özgün geçiş süreci yanlış değerlendirmelere konu olsa da gerçeğin başka türlü tezahür ettiğini söylemek için fazlasıyla veri bulunuyor.

Ne Kürtlerin ne de Türkiye’nin demokratikleşmesi, eşit ve özgür bir yaşam mücadelesi veren halklarının mücadelesi durmuyor, mücadele yeni yol ve yöntemler, farklı mecra ve kanallar bularak sürüyor.

Newroz kutlamaları bunu bir kez daha göstermiş oldu...

Bu tablonun referanduma da yansıyacağını gösteren bir gelişim süreci içindeyiz. Umarız ki, Erdoğan/AKP yönetimi bu gerçeği görür ve cezaevlerinden başlayarak, yanlışlarından vazgeçip, demokratik bir yaşam için Kürt halkının ve Türkiye halklarının sesine kulak verir... Değilse kendi sonunu kendi elleriyle hazırlamaya devam edecektir... 

Zira referandum süreci gelişmenin bu yönlü olduğunu yeterince gösteriyor...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa