16 Mart 2017 01:00

BM raporu: Cizre, Sur ve Nusaybin yıkımları

BM raporu: Cizre, Sur ve Nusaybin yıkımları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barış İçin Akademisyenler (BAK) olarak bilinen bir grup akademisyen, 11 Ocak 2016 günü “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlamışlardı. Akademisyenlerden 300’den fazlası ihraç edildi;  pek çoğu gözaltına alındı, bazılarının sözleşmeleri yenilenmedi ve tümü hakkında, önce TMK 7/2 maddesine muhalefetten soruşturma, bazıları hakkında dava,  sonra da TCK. 301. maddeye muhalefetten soruşturma için Adalet Bakanlığından izin talepli hukuksal girişimlerde bulunuldu. Üniversiteler ve YÖK disiplin soruşturmalarını başlattılar. Öte yandan Türkiye’nin insan hakları kuruluşları (af örgütü dahil) ve bölge baroları, Cizre, Sur, Nusaybin ve diğer sokağa çıkma yasakları ilan edilen ve kuşatılan kentlerle ilgili raporlar hazırladılar ve kamuoyuna açıkladılar. Raporlarda imzası bulunan bazı kuruluşlar KHK’ler ile kapatıldı (Gündem Çocuk, Özgürlükçü Hukukçular Dernekleri gibi). Bazıları hakkında  askeriyenin emri ile Dernekler Dairesi tarafından incelemeler yapıldı; aylarca, sorular sorulup, savunmalar alındı. Sonra da savcılar harekete geçti. İHD, Mazlum Der, TİHV, Gündem Çocuk Derneği başkanları ifadeye çağrıldı. Hepsi raporlarla ilgiliydi.

Sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili olarak, Venedik Komisyonu da, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri de ve en son BM İnsan Hakları Komiserliği de Türkiyeli insan hakları savunucularının ve örgütlerinin söylediklerini söylüyordu: Yıkım var, ağır insan hakları ihlalleri var!  Hükümet hakikati haykıranlara ağır yaptırımlar uyguladı. Barış isteyen akademisyenler KHK’ler ile ihraç edildiler, hak örgütleri  kapatıldı. 

Bunlar, keyfi, ayırımcı ve hukuka aykırı yaptırımlardı…

Yüzden fazla hukuk fakültesinin  ceza hukuku kürsülerinden tek bir ses çıkmadı. “Akademisyenlerin bildirileri, hoşa gitmese de  ifade özgürlüğü sınırları içindedir” diyemediler. Sustular. Onların diyemediğini Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri dedi: “Açıklama ifade özgürlüğü sınırları içindedir.”

Evrensel’de raporla ilgili haberi okumuş olmalısınız. Bianet, (AS) 10 Mart günü raporun Türkçe özetine yer vermişti, “Nusaybin, Sur ve Cizre’deki yıkım BM raporunda” başlıklı haberinde…Bianet’ten aktarıyorum: Rapora göre, Nusaybin’de 1786 bina yıkılmış ya da  tahrip edilmişti. İlçenin doğusundaki binaların yüzde 70’i sistematik olarak bombalanarak yıkılmıştı. Nusaybin ve Sur’un uydu fotoğrafları çevrenin ağır silahlarla yerle bir edildiğini göstermekteydi Cizre’de, aralarında çocukların da bulunduğu 189 kişi haftalarca bodrumlarda sıkışıp kalmış, suya, tıbbi bakıma ve elektriğe ulaşamamış, ardından öldürülmüştü.Yetkililer, ağır silahlardan kaynaklanan ölümlerle ve aşırı güç kullanımıyla ilgili soruşturma açmamış, tersine öldürülenleri suçlamışlardı. Raporda öldürmelerin yanı sıra işkence, zorla kaybetmeler, nefret suçu, yiyecek, su ve tıbbi bakıma erişimi engellemek, erkek şiddetiyle ilgili bilgiler yer alıyordu. Raporda,OHAL sonrası, seçilmiş yerel siyasetçilerin görevden alınmaları ve tutuklanmaları, milletvekillerinin tutuklanmaları, Kürtçe basın kuruluşlarının kapatılması ve pek çok STK’nin kapatılması eleştiriliyordu.Raporda ihlallerle ilgili etkili soruşturmanın yapılmıyor olmasının yarattığı endişe dile getiriliyor.

BM’nin önerileri var ve şöyle: 

-Güvenlik operasyonlarında yaşamını kaybeden her kişi için soruşturma yapılmalı ve yasa dışı ölümlerden sorumlu olanlar yargı önüne çıkarılmalı. Açık uçlu, bitişi belirsiz olan ve günün 24 saati süren sokağa çıkma yasakları sonlandırılmalı. Güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımına başvurmaması için gerekli tüm önlemler alınmalı. Hakları ihlal edilenler ve aile üyelerine yönelik tüm tazminatlar sağlanmalı. Zorla kaybedilenlerle ilgili yakınlarının gerçeğe ulaşılması hakkı sağlanmalı. Gözaltına alınanlarla ilgili kamuoyuna açık bilgi verilecek bir kaynak oluşturulmalı. Zorla yerinden edilenlerin bağımsız, kurban-odaklı, cinsiyetçi olmayan ve insani koşullarda, korunma ihtiyaçları yerine getirilmeli. Etkilenen nüfusa yönelik rehabilitasyon programları sağlanmalı. Terörle Mücadele Yasası kapsamında belirsiz gerekçelerle mahkeme önüne çıkarılmadan tutulanlarla Parlamento üyelerinin tutukluluğuyla ilgili detaylı bilgi sağlanmalı, toplu gözaltı ve tutuklamalar yeniden değerlendirilmeli, seçilmiş vekillerin ve belediye başkanlarının tutukluluğu kaldırılmalı.Yetkililerin tahammülsüz, şiddete çağıran, düşmanca ve ayrımcı mesajları kamuoyu önünde kınanmalı, bunların engellenmesi için gerekli önlemler alınmalı.

Sevgili okuyucular, sizce, Türkiye nereye gidiyor?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...