01 Mart 2017 01:21

‘Karargah’ haberi ve medyanın hali

‘Karargah’ haberi ve medyanın hali

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hürriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın, ‘Karargah rahatsız’ başlığı ile yayımlanan haberi, etrafında yarattığı tartışmalarla birlikte önümüzdeki günlerde de gündem olmaya devam edeceğe benziyor.

Evrensel’in dünkü sabah toplantısında da bu konu üzerinde konuştuk. Hürriyet’ten güvendiğim iki isimle de sürece dair yorumlarını almak için konuştum. Ve konunun etrafında dönen tartışmaları, gelişmeleri de izlemeye çalışarak bazı noktaları değinmeler halinde yazmaya çalışacağım.

Hande Fırat’ın haberinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın merkezinde olduğu yedi konuya ilişkin eleştirilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinde rahatsızlık yarattığı belirtiliyor ve bunlar 7 madde halinde sıralanıyor. 

Öncelikle haberde, doğrudan iktidarı ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan bir cümle bulunmuyor. Sadece, ilk maddede, Milli Savunma Bakanlığının, yaptığı düzenlemeyle kadın subay ve astsubayların başörtüsü takmalarına ilişkin yasağı kaldırması konusunda, Karargah’ın görüşünün alınmadığı biçimindeki TSK yanıtı, bu başlığın, farklı yorumlarla okunmasına dair bir açı oluşturmaya müsait. Ayrıca, Türkiye’nin yakın siyasal tarihinde Mustafa Balbay’ın imzası ile yayımlanan “Genç subaylar tedirgin” başlıklı manşet haber de, Hürriyet’in başlığını çağrışımlı okumaya açık hale getiriyor. Bu da, şu soruyu koşulluyor: “Bu çağrışım editoryal bir dikkatsizlik mi, yoksa kasti bir faul mü?”

Şimdi bir adım daha geri çekilerek devam edelim. Hürriyet gazetesi ve Hande Fırat, AKP’ye yakın ‘trol’ isimlerden gelen hedef gösterici, tehdit içerikli açıklamalara ve farklı cepheden yapılan, bu haberin ‘evet’i güçlendirme amaçlı olduğu yorumlarına verdikleri yanıtta, amaçlarının sadece habercilik olduğunu ifade ettiler.

Hürriyet içinden konuştuğum ve görüşlerine güvendiğim bir arkadaşım, Hande Fırat’ın, Genelkurmaya yazılı olarak gönderdiği sorulara aldığı yanıtlara yer vererek, gazetecilik açısından yanlış olmayan bir yöntem izlediğini dile getirdi. 

Dün bizim yazı işlerindeki toplantıda ise, bir editör arkadaşımın konuya dair yorumu özetle şöyleydi: “Genelkurmayın, siyasal alana dair mesajlar içereceği açık olan konularda sorular sorularak yanıt vermeye davet edilmesi, TSK’nin siyaset dışında kalması gereken yönü ile çelişiyor. Bu da, TSK’yi yine siyasal tartışmalar alanının bir öznesi haline getiriyor.”

Editör arkadaşımın görüşüne katılıyorum. Ancak, Hürriyet’te yorumuna başvurmuş olduğum arkadaşımın, Hande Fırat’ın sorularının, belirli bir siyasal hedefe bağlı olarak değil, bir gazetecilik güdüsüne dayandığı biçimindeki ifadesini de yabana atamıyorum.

Konunun, gerilimin zirveye çıktığı noktalarına değinerek devam edelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı açıklamada, “Tabii, içeride atılan başlık, çok çok daha çirkin. Bizim rahatsız olduğumuz bir konuda TSK’nın rahatsız olmaması mümkün değildir” dedi ve haberle ilgili açılan soruşturmanın takipçisi olacağını belirterek şöyle devam etti: “Burada yapılan şey, atılan şey terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya gazetenin ne yönetimi ne de patronaj kadrosu muktedir değildir.” 

Erdoğan’ın ardından açıklama yapan TSK de, Erdoğan’ın sözlerini destekler bir içerikte konuştu ve başlıkla kendi aralarına mesafe koydu: “Karargâh Rahatsız, Karargâh’ta Rahatsızlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Rahatsızlık vb.’ gibi ibareler söz konusu dahi olmamıştır.” 

Şimdi tartışılacak olan şudur: ‘Başlık Hande Fırat’a mı ait, yoksa editöre mi?’ Bu sorunun yanıtını, her ikisinin de yargılanmasını doğru bulmadığım için burada yazamayacağım. 

Ve gelinen noktada, bu konudaki siyaseten en önemli gelişme, Erdoğan’ın ve iktidarın, bu haberden, referandum öncesinde de ihtiyaç duyduğu ‘mağduriyet’ söylemine dair önemli bir gerekçe çıkarmış olmasıdır. Bu haberi bir ‘yağlı ekmek’ olarak gören iktidarın çıkardığı ikinci bir sonuç ise, Doğan Grubuna yönelik epey bir zamandır gündemde olan, iktidarın politikalarına tamamen yatkın hale getirme operasyonu için düğmeye basmak oldu.

Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni koltuğunda oturan Sedat Ergin’in görevden alındığına dair kulis haberleri de yine bu süreçte gündeme geldi. Dün bu haberi teyit için grup içinde şu ana kadar verdiği bilgilerle beni mahcup etmeyen arkadaşlarımı aradım. Sedat Ergin’in görevden alındığını teyit ettiler ve görev devrinin de yarın yapılacağının konuşulduğunu söylediler. Ve, son anda bir değişiklik olmazsa, Ergin’in yerine, Eski Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila’nın adının geçtiğini doğruladılar.

Merkez medya açısından belirli nüanslar bile bazı haberlerin gazetede yer alıp almayacağına dair, yabana atılamayacak bir önem taşır. Yayınlarında eleştireceğimiz bir sürü nokta ile birlikte, Sedat Ergin yönetimindeki Hürriyet’te, ihraç edilen barış akademisyenlerine dair haberler tam sayfa olarak yer bulabiliyordu örneğin. Bila yönetimindeki Hürriyet’te böyle bir nefes alma aralığının bile tolere edilemeyeceği kesindir. Ve eğer Bila gelirse, gazetede, yazdıklarıyla diğerlerine göre fark üreten isimler için de daha zor günlerin başlayacağını maalesef not etmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa