03 Şubat 2017 01:00

Kapitalizmi trollemek

Kapitalizmi trollemek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Henüz kolayca izlenebilir olmayan filmlerle ilgili önceden yorumlar duymanın, okumanın sakıncalı bir tarafı var. İster istemez filmlere dair ön yargı oluşturabiliyor. Filmi biraz daha önceden izleyebilmiş olanlar için heyecanlanmak ve o filmi konuşmadan duramamak ne kadar olağansa, izlememiş olanların bundan bir basınç hissetmesi ve canının sıkılması da öyle. Ölçüyü kaçırmak fenadır da, her film fazla abartılmış değildir sonuçta. Toni Erdmann değil. Kolay değil, herkese göre değil, geleneksel hikaye anlatma kurallarına uygun değil, içine giremeyen seyirci için çok da uzun olmalı. Ama değişik bir sinema olayı Toni Erdmann. 

Genç Alman Yönetmen Maren Ade, bundan önce en çok Herkes Gibi (Alle Anderen) filmiyle tanınıyordu. Uzun ikili sahneleriyle dikkatini ilişkilerin hem esasına, hem de detaylarına yönelttiği oradan belliydi. Toni Erdmann ile, bir baba kız ilişkisine odaklanıyor. Orta sınıf mutsuzluğuna karşı oyunlu bir mücadelenin filmi. Bunu uzun sahnelerle, duyguları sindirmeye ve yabancılaştırmaya açık bir anlatımla ve serpiştirdiği sayısız insani detayla yapıyor. Her sahnesindeki her detay özenle tasarlanmış, ama yapaylığını belli etmeyen filmler her zaman çıkmaz.

Olaylar, Müzik Öğretmeni Winfried’in köpeğinin ölmesinin ardından yalnız kalmasıyla başlıyor. Artık emekli olmuştur. Romanya’da bir danışmanlık şirketinde yoğun mesai ile çalışan kızıyla ilgilenmeye karar verir. Ines kariyerine odaklanmış bir kadındır, işi hiç kolay değil, pek tatmin edici de değildir. Winfried Bükreş’e Ines’in yanına gider, orada Toni Erdmann adında bir karakter uydurur ve olmadık zamanlarda Ines’in hayatına girmeye, oyunlar oynamaya başlar. Çoğunlukla utanç verici durumlar oluşur, ciddi beyaz yakalı Ines bu çocukça oyunlardan dolayı çok gerilir. Orta sınıf Avrupalı normlarıyla her seferinde çatışmaya girer, bazen bir peynir rendesi, peruk, takma dişler, bir Whitney Houston şarkısı, Kukeri denen geleneksel kötü ruhları kovma kostümü... 

Filmin uzunluğu hissedilmeyen 162 dakikası, çok uzun bir zaman dilimini anlatmıyor. Sahneler bu kadar uzun olmasa hakkını veremeyecek. Öyle olması gerekiyor, çünkü mesela Ines için sinir bozucu ve utanç verici olan, başta seyirci için de böyle deneyimlenebilir. Bu geçip de oyunla eğlenmeye, yabancılaştırmanın farkına varmaya başlayan seyirci için Toni Erdmann işliyor. Sosyal medya jargonuna aşina olanlar için, bir çeşit trol kendisi. Romanya’da da başka her yerdeki gibi işleyen kapitalizmin, para ve ikbale karşılık verilmiş ruhun karşısına çıkıyor, şirket hayatını da, sosyal hayatı da trollüyor. 

Toni Erdmann oyunculuğun başarısıyla anılıyor, daha da anılacak. Başarılı oldukları muhakkak, Sandra Hüller de, Peter Simonischek de her mimikte, her jestte harikalar yaratıyor. Dahası, yönetmen gözünü tam olarak insan bedenine ve onun iletişimine dikmiş. Filmin esbabımucibesi orada yatıyor. 

Ucuz aileyi birleştirme numaralarına başvurmuyor film, başka bir şey yapmaya çalışıyor. Düşüncesizce gülmeyi değil, tersine sorgulamayı, düşünmeyi, denemeyi öneriyor. Çağın depresyonuna anlayışsızlık etmiyor, ama teslim olmamaya çağırıyor. Dünya yaratıcı sinemasının ölüm ve kayıpla baş etmeye odaklandığı düşünülünce, bu muziplik daha da anlamlı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...