30 Kasım 2016 00:41

İşçilikten köleliğe dönüş

İşçilikten köleliğe dönüş

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hukuken işçiyle kölenin farkı, işçinin hak sahibi olmasıyla açıklanır.

Köle ile köle sahibi arasında karşılıklı hak ve borçlara dayalı bir hukuki ilişki bulunmaz. İşçi ile işveren arasında ise karşılıklı haklar ve borçlar vardır. iş sözleşmesi hem işçiye hem işverene borç yükleyen iki taraflı sözleşmedir.

İş sözleşmesinde işçinin temel borcu iş görmektir. İşçinin bu borcuna iş görme edimi denilir. İşçi iş görme edimini yerine getirirken “yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatlerinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır” (Türk Borçlar Yasası  madde 396).

İşveren ise sözleşmesi ile işçiye ücret ödeme borcu altına girer. İşverenin işçiye iş karşılığı ödemek zorunda olduğu ücret bir lütuf değil, borçtur. İşçi açısından ise haktır.

İşverenin iş sözleşmesinden doğan borçları sadece ücret ödeme yükümlülüğü ile sınırlı değildir. İşveren işçinin yasayla belirlenmiş çalışma sürelerine saygı göstermek zorundadır. Bu nedenle işveren işçinin rızası olmadan haftada 45 saatten fazla çalışmaya işçiyi zorlayamaz. İşveren sadece günlük çalışma sürelerine değil aynı zamanda iş gününün ortasında, iş gününün uzunluğuna göre belirlenen ara dinlenmelerine, hafta tatillerine, yıllık izin haklarına da saygılı olmak işçilere bu hakları kullandırmak zorundadır. 
İşçinin ara dinlenmeleri, hafta tatilleri, yıllık izinleri işçi açısından hak, işveren açısından da borçtur.

İşverenin borçları sadece ücret, çalışma sürelerine uyma, işçinin dinlenme hakkına saygı göstermeyle de sınırlı değildir. İşveren aynı zamanda işçiyi çalıştırırken işçinin kişiliğini korumak, kişiliğine saygı göstermek, işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramalarını engellemek, işyerinde dürüstlük kurallarına uygun bir iş düzeni sağlamak, işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği her türlü önlemi zorundadır (Türk Borçlar Yasası  madde 417).

İşçinin özen ve sadakat borcunun karşılığı işverenin işçiyi gözetme borcu ile dengelenmiştir.

Çok özet olarak çizdiğimiz bu çerçeve içerisinde yürüyen bir çalışma yaşamı çok uzun süredir adım adım ortadan kaldırılmıştır.
Çalışma yaşamında işçi. borçlarını yerine getirmesine karşın haklarına ulaşamamaktadır. İşçinin haklarına ulaşması işverenin insafına kalmıştır. İşveren ücret borcu dahil işçiye olan tüm borçlarını işçinin işsiz kalma korkusunu sömürerek keyfine göre belirleyebilmektedir. İşçinin hakları hak olmaktan çıkmış işverenin lütfuna bağlı hale gelmiştir. Bu durumda görünen ilişki işçi işveren ilişkisi olsa da gerçek de köle efendi ilişkisi kurulmuş demektir. 

Dolayısıyla da hakları elinden alınarak işçi çalıştırılması, hukuken işçinin köleleştirilmesi demektir.

Somut örnek vermek gerekirse: Ücretin asgari ücret tutarı bankaya gerisi elden işçiye belgesiz ödenmektedir.  İşveren işçinin ücreti üzerinden SGK primi ve vergi kaçırmaktadır. 

Haftalık çalışma süresinin 45 saat olması kağıt üzerinde kalmış durumdadır.

İşçiler, “Müşteri velinimetimizdir yasasının 2. maddesine göre bu işyerinde ara dinlenmesi yasaktır” diye ara dinlenmeleri ile alay edecek hale gelmişlerdir. Bazı işyerlerinde ara dinlenmelerinde işyerini terk etmek yasaklanmıştır. 

Hafta tatili siparişlerin olmadığı dönemlere indirgenmiştir.

Uzun çalışma saatleri, en basitinden işçi sağlığı iş güvenliğine aykırı yük taşıma, itme, çekme hareketleri nedeniyle on yıl kıdemini dolduran işçilerin bir çoğunda boyun, bel fıtığı gibi omurga hastalıkları sıradanlaşmıştır.

Omurga hastalıklarından birisine yakalanan işçilerin, tedavi gördükleri için, rahat eğilip doğrulamadıkları için, hastalandıktan en fazla bir yıl sonra üstelik verimsiz olduğu gerekçesiyle işten çıkartılmalarının rutin haline geldiği bir çalışma yaşamı doğmuştur.Omurga hastalıklarını meslek hastalığı olarak kabul etmeyen bir sosyal güvenlik sistemi işlemektedir.

Bu birkaç örnek dahi, işçilikten köleleşmeye doğru gidişi net olarak ortaya koymaya yetmektedir. 

Çalışma yaşamına kuş bakışı göz gezdirmek dahi bize artık sorunun tek tek işçilerin yasal hakları olmaktan çıktığını, sorunun hak sahibi işçi mi, köle mi aşamasına geldiğimizi göstermektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...