03 Eylül 2016 00:52

İktidarın gündeminde yine kadınlar var

İktidarın gündeminde yine kadınlar var

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Memleket onca yakıcı sorunla boğuşadursun, iktidar bir kez daha kadınların nasıl doğum yapacaklarını belirlemekle meşgul.

Hatırlayacağınız gibi; doğum kontrolünün “vatan hainliği” olarak tescillenmesi sürecinden, sezaryenle doğum yapmak da nasibini almış ve toplam doğum sayısını azalttığı gerekçesiyle “insanlık suçu” olduğu ilan edilmişti.

Geçtiğimiz günlerde ise Sağlık Bakanı Recep Akdağ, iktidarın bu konudaki yaklaşımını yeniden gündeme getirdi. Doğum kontrolünü “Tarihin çöplüğüne atılmış bir politika” olarak değerlendiren Bakan, sezaryenle doğumların azalması konusunda önlemler alacaklarını da yineledi. Oysa iktidarın bu konudaki kararlı tutumu birçok hastanenin, gerekli hallerde bile, sezaryen uygulamasından kaçınmasına yol açmış ve doğum esnasında annelerin yaşamını yitirdiği vakalar yaşanmıştı.

İktidarın nüfus planlaması ve sezaryen konusundaki bu yaklaşımı, ulusal ve uluslararası hukukun güvence altına aldığı bir dizi hakkın ihlal edilmesi yanında, tıbbi açıdan da ciddi sakıncalar taşıyor. Tabipler Birliği, üreme ve cinsel haklara ilişkin her ihlalin önlenebilir anne ve bebek ölümleri, kadın ve çocuk hastalıkları halini aldığı konusunda uyarıyor. 

Tüm tıbbi sakıncalarına ve toplumsal muhalefetin itirazına rağmen ısrarla gündemde tutulan bu politikaların-kadınların toplumsal statüsünü yok sayma ya da muhafazakar toplum düzenini esasen kadınlar üzerinden yapılandırma gibi hedeflerini bir tarafa bırakacak olursak,  dayandırıldığı en “akli” argüman ise genç nüfusun ekonomik kalkınma bakımından sağlayacağı fırsat ve avantajlar.

Ancak çok açık ki; nüfusun yaş dağılımı kendiliğinden bir avantaj olmayıp, bunu fırsata dönüştürmek alınacak olan ekonomik ve sosyal tedbirlerle mümkün. Bir başka ifadeyle, gençlerin insana yakışır işlerde istihdamını güvence altına alacak eğitim ve yatırım politikaları gerekiyor.

Nitekim sermaye çevreleri de istihdamı arttıracak ve kayıt dışılıkla mücadele edecek tedbirlerin önemine dikkat çekiyor. TÜSİAD tarafından hazırlanan “Vizyon 2050 Türkiye” raporunda bu tedbirlerin alınmaması halinde demografik avantajın tehdide dönüşeceği vurgulanıyor. 

Ancak sermaye çevrelerinin istihdamı teşvikten muradının ne olduğu da çok açık: Ucuz ve güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmak. Bu politikalardan gençlerin payına düşen ise daha çok işsizlik, daha fazla yoksulluk ve daha eğreti istihdam koşulları.

ILO verileri küresel düzeyde artmakta olan genç işsizliğinin yüzde 13.1’le 2013 yılındaki tarihi zirveye (yüzde 13.2) çok yaklaşmış olduğuna dikkat çekiyor. Bununla beraber gelişmekte olan ülkelerde çalışan gençlerin yoksulluk oranı ise yüzde 71.

Türkiye, OECD ve G20 ülkeleri içinde genç işsizliği en yüksek olanlardan biri. Mayıs 2016 itibarıyla genç işsizliği yüzde 17.4 olarak gerçekleşti. Buna karşılık, Adana Kent Konseyi Çocuk İşçiliğiyle Mücadele ve Çalışan Çocukları İzleme Komitesinin raporuna göre, çocukların yüzde 55’i ise çalıştırılıyor. 

ILO verileri, 15-19 yaş grubundakilerin yüzde 21, 20-24 yaş grubundakilerin ise yüzde 36’sının eğitimde ya da istihdamda yer almadığını gösteriyor. Yine bu gençler içinde her 5 kişiden biri ortaokul mezunu bile değil. 

Tüm bu veriler, sermaye politikaları ve sermayenin sınıfsal çıkarları doğrultusunda alınan tedbirlerin avantaj yerine nasıl bir toplumsal tahribat riski taşıdığını tüm çıplaklığıyla ile gösteriyor. 

Genç kadınlar açısından ise tablo daha da vahim. Mayıs 2016 itibarıyla Türkiye’de en yüksek işsizlik oranı yüzde 24.8 ile tarım dışı genç kadın işsizliğinde görülüyor. OECD kaynakları, Türkiye emek gücü piyasalarının cinsiyet eşitsizliği bakımından sadece OECD ülkelerinin değil yükselen piyasalarında gerisinde olduğunu belirtiyor. 

Dolayısıyla toplumsal kalkınma bakımından da, kadınların buna katkı sağlaması bakımından da sermaye çıkarlarıyla muhafazakar tedbirlerin kesiştiği politikalardan gayri birtakım önlemler almak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...