03 Eylül 2016 00:51

Bir gün tek başına ölürsen...

Bir gün tek başına ölürsen...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Onca eser bıraktı... 
Dünyayı, olayları, her gelişmeyi, olup biteni yorumlamakla kalmayan, değiştirme çabası ve mücadelesi içinde olan, demokrasi ve barış mücadelesini sosyalizm mücadelesiyle birleştirerek son nefesine kadar dik duran bir yazar...
Parti, devlet, devrim... Sosyalizm sorunları onun temel konuları oldu.
Güven’deki arayışı, partiyi bulma çabasındaki gençlerin dünyası bir tarihi dönemin sunumu olmaktan öte bir şeydir.
Bir çok yönüyle yeniden ele alınması ve irdelenmesi gereken bir tarihtir.
Onca büyük idealin altında kalkıp, kalkamayacağı çok daha derinlerde aranması gereken bir TKP tarihini onun romanlarında görürüz.
Kitapları, makaleleri, röportajları, sohbetleri devrim ve sosyalizm merkezlidir.
“Bilim ve sanat yapıtları yaratmakla, dolayısıyla gerçeğin ilerlemesine ya da güzelin açılıp gelişmesine katkıda bulunmakla yetinemeyen, halkın iyiliğinin, içinde yaşadığı toplumun değerlerinin kendisini ilgilendirdiğini de duyumsayan ve bu değerlere ilişkin tartışmaya katılan bir bilgin, yazar ya da sanatçı...”
A. Ömer Türkeş dünkü Radikal Kitap’a yazdı;
Tzvetan Todorov, ‘Yurdundan Uzak İnsan’ adlı makalesinde sorduğu ‘Nedir Bir Aydın?’ sorusuna yukarıdaki yanıtı vermiş...
Vedat Türkali böyle biriydi...
Tabuları kıran, kasmayan, ne derler demeyen, “Konjonktür uygun değil” lafıyla hiç uyuşmayan, nerede ne söylenir, ne söylenmez ‘kibarlığı’ içinde olmayan, mesele politika olunca söylenmesi gerekeni hem de “en olmaz yerde” söylemesini bilen bir yazar.
Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Aleviler... katliamlar, soykırımlar... sorgulamalar, yüzleşmeler...
Farklı inançlar, farklı diller kültürler ve tümünün eşitliği, özgürlüğü için çekilen onca acı...
Ve hiç bitmeyen sosyalizm iddiası, mücadelesi ve ideali...
Dolu dolu yaşadı ve dolu dolu bir birikim bırakarak aramızdan ayrıldı.
Önceki gün, yani 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde onu sonsuzluğa uğurladık.
1919’da Samsun’da Abdülkadir Pirhasan olarak başlayan ömür ne çok şey gördü, ne çok şey yaşadı, işkenceler, hapis yılları, sürgünler... Ne çok badirelerden geçti, ne çok acı yaşadı, ne çok direnişlere, ihanetlere, yalana, dolana ve gerçeğe tanık oldu, yaşadı.
Vedat Türkali’ye evrilmesi tüm bu birikimlerin, bu yoğrulmanın ve şekillenmenin sonucudur.
97 yaşında aramızdan ayrıldığında Vedat Türkali’ydi.
Senarist, Şair, Romancı...
Aydın, Sanatçı, Yazar...
Ama önce devrimci...
Vedat Türkali bir çok, hatta çok yazardan ayrı bir özelliğe sahipti; o sadece yazan, kitaptan kitaba konu ve gündem olan bir yazar olmadı. Gözünün önünde cereyan edene göz kapamadı, görmezden gelmedi.
Tüm ürettikleri bir devrimci çabanın ürünüdür.
Ve enternasyonalistti...
Darbelerden 27 Mayıs için söyledikleri tartışılabilir olsa da, pratik tutumuyla ulusalcılığın her türünü aşmış biri olarak özellikle son yıllardaki tutumuyla başta Kürtler olmak üzere Osmanlı ve Türkiye tarihi boyunca acı çekmiş halkların sevgilisi oldu.
Devrimci olanla ilişkisini kesmeyen, dahası ilgi, destek ve dayanışmasını kesmeyen, ileri yaşına ve fiziki engellere aldırmadan sesini ve gövdesini ileri atan biri olarak iz bıraktı.
Vedat Türkali bir gün tek başına öldü, ancak yaşarken tek başına kalınca ne yapılacağını bilenler onu milyonlar olarak andılar, binler olarak kızıl güller ve kızıl bayraklarla taşıdılar...
Vedat Türkali’yi sevgiyle, birikimi ve eserleriyle anacak; devrimci ruhu ve cesaretinden ilham alacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...