30 Temmuz 2016 01:00

İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma

İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi, yaşanan felaket, kaybedilen canlar ve bunların kafalarda oluşturduğu sorular, uyandırdığı duygular, bu felaketin bireysel ya da toplumsal etkileri… Bunlar üzerine henüz çok fazla yazılmadı ve laf söylenmedi. Yani olması gerektiği kadar yazılıp söylenmedi. Henüz televizyon kanalları olayı tarif etmeye, tam olarak neler olduğunu ve nasıl olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalışıyorlar çeşitli konukları çağırarak. Fakat bir yandan yapılması gereken de, toplumsal travma halini alabilecek bu durumun sosyolojik, psikolojik, sosyal-psikolojik etkilerini dinamiklerini incelemek ve tartışmak.
Genelde televizyon kanallarını bu yönden hep eleştirmişimdir. Önemli olaylarda daha çok olayın dedikodusunu yapıp sosyolojik ve psikolojik dinamiklerini bir kenara koyup izleyicilerde bir bilinç artışını sağlamayan türden tartışma programları yaparlar. Daha çok strateji uzmanlarını, istihbaratçıları, politikacıları ekrana çıkartırlar. Bir de tabii son dönemlerde araştırma şirketi temsilcilerini çıkartıyorlar. Bu kişileri tabii ki tartışma programına çağıracaklar. Ama olayı çok boyutlu olarak mercek altına alıp izleyenlerde de bu çok boyutlu düşünme yatkınlığını arttırmak için sosyologları, psikologları, özellikle de sosyal-psikologları da bu tür programlara çıkartmaları gerekir. Özellikle de böyle bir zamanda bu çok gerekli.
Bir olayı çok boyutlu olarak inceleme altına almak demokrasi bilincinin gelişmesi için de çok önemlidir. Hatta çok daha önemli başka bir işlevi var bu çok boyutlu ele alma eyleminin; insanın yabancılaşmasını da engeller. İnsanın toplumun, toplumun da insanın ürünü olduğunu insanın anlaması bu yabancılaşmanın azalmasını da sağlar. İnsan ürettiği, eylediği, oluşturduğu, biçimlendirdiği dünyayı anlayamaz hale gelirse, belirsizlik içinde salınıp dururken tutunacak dal bulamazsa ve dolayısıyla insan olarak bu toplumsal yapının oluşumundaki rolünü unutur ve varlığına bir anlam kazandıramazsa bu yabancılaşma duygusu daha da büyür. Bundan dolayı insan, kendi içinde ve dışında olan bitenleri çok boyutlu olarak kavramak üzere incelemeye almak zorundadır. İnsan bunu yapmak yolunda medya, eğitim sistemi, politikacılar veya hukukçular tarafından engellenirse hayatına bir anlam kazandırma yolunda başarısız kalır. Bu tarif ettiğim durum yaygın olarak yaşanırsa demokrasi adını verdiğimiz sistem, demokrasi olmaktan çıkar.
Televizyondaki tartışma programlarından yabancılaşmaya ve yabancılaşmanın demokrasinin özümsenmesindeki olumsuz etkisine girdim. Bu yabancılaşmanın sebep olabileceği başka bir tehlike de insanların bu anlam arayışının yarattığı içsel fırtınada sığınacak liman olarak gördükleri birtakım topluluklara bireysel kimliklerini ipotek ettirmeleri… Dolayısıyla diyebilirim ki, atlatmış olduğumuz bu darbe girişimine ve de bundan önceki bütün darbelere imkan veren hayat öyle bir hayat ki, insanın toplumun oluşumundaki rolünü ve toplumun insanın oluşumundaki rolünü bireylere unutturacak kadar yabancılaştırıcı, demokrasinin esas anlamının farkına varmamızı engelleyecek kadar körleştirici ve üst akılların, büyük güçlerin, emperyalizmin, kapitalizmin, savaş baronlarının, silah tüccarlarının ya da adını ne koyarsanız koyun bu tür darbeleri organize etme gücüne sahip herhangi birilerinin, buna cesaret etmesine imkan verecek kadar da zayıf bağlarla dolu… Fakat yine de umut var… Her bir bireyin, her dinden, her mezhepten, her siyasi görüşten, her etnik gruptan, her cinsiyetten ve her cinsel yönelimden ve aklınıza gelebilecek ve bugüne kadar çatışmaya dayanak oluşturmuş olan her türlü farklılığa sahip bireylerin kendilerini ait hissedebilecekleri ve sahiplenebilecekleri bir yeni yaşam oluşturmak amacıyla çalışmak için umut var…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...