05 Mart 2016 00:22

8 Mart yaklaşırken

8 Mart yaklaşırken

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kişisel bakım ürünlerinin satıldığı mağazada orta yaşlı bir kadın kasadaki genç kıza çıkışıyor. “Kadınlar günü yaklaşıyor, daha çok ürün bulundurmanız, daha çok seçenek sunmanız gerekiyor.” Sabahın erken saatlerinden beri ayakta çalışan kasadaki genç kız, kendisine öğretilmiş bir sabır ve gülümsemeyle dinliyor kadını ve bunu yöneticilerin bilebileceğini söylüyor. Kendisinin de bir kadın, 8 Mart’ın emekçi kadınlar günü olduğunun bilincinde değil, olsa da bunu dile getiremiyor. Başka bir kadın, kocasının kendisine alacağı armağandan söz ediyor yanındaki kadına... Mağazada çalışan kızlar, yorgunluklarını dışa vurmadan reyondan reyona koşuyorlar sürekli.
Bu ve buna benzer görüntüler sıkça çıkıyor karşımıza. Çünkü sistem, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, çıkarları doğrultusunda bir alış veriş, hediye alıp verme gününe çevirmek istiyor. Reklamlar kadına alınacak armağanlar üzerine; televizyon programlarında kadın hakları, İslam’da kadına ne kadar çok değer verildiği konuşuluyor. Din adamlarının babaların öz kızlarına şehvet duymasının caiz olduğu, kadına iz bırakmadan vurulabileceği söylemleri sürerken. Çocuk kitaplarındaki metinlerle kız ve erkek çocuklarının beyni yıkanırken; kız çocukları 2. 3. 4. eş olma fikrine alıştırılırken; okullarda iki karılı Nasrettin Hoca kitapları MEB’in gözetiminde çocuklara dağıtılırken; 3-4 yaşındaki kız çocuklarının sıbyan mekteplerinde başları bağlanırken. Sorgusuz sualsiz erkeğe “itaat eden” kadınlar yetiştirmek için elden gelen esirgenmezken. Kadının şiddet, tecavüz ya da öldürümle karşılaşmadığı gün geçmezken. Ücretlerinin yükselmesi için sınıf kardeşleri erkeklerle yan yana mücadele eden işçi kadınlara fabrika önlerinde saldırılırken. Suyunu, ağacını, doğasını, yaşam alanlarını savunan Cerattepeli kadınların üzerine gaz sıkılırken. Cizre’de, Silopi’de, Sur’da “Kadın çocuk demeden” insanlara öldüresiye saldırılırken. Öldürmekle yetinmeyip işkence edilirken, soyup çıplak bedeniyle anı fotoğrafı çektirilirken ve kadına akla gelen gelmeyen şiddet sürerken televizyon ekranlarında 8 Mart’tan yola çıkarak büyük bir aldatmaca sürüyor kitleleri kendi düşünceleri doğrultusunda koşullandırmak için.
Buna karşın yaşamın her alanında, 8 Mart’ın birlik, mücadele ve dayanışma günü olduğunun bilincine varıyor kadınlar ve yaşamı savunma mücadelesine katılan kadınların sayısı artıyor gün geçtikçe... Kadın hakları, insan hakları için mücadelenin yılda bir günle sınırlı olmadığını da öğreniyor kadınlar. Kadın haklarının sağlanmasının yolunun ülkenin demokratikleşmesinden geçtiğini de...
8 Mart’ı, çocukları, eşleri öldürülen Kürt kadınları büyük acılarla karşılıyorlar, ancak acılarına yenilmeyip yaşam için mücadeleden geri durmadan. Bodrumlarda ölüme terk edilen çocuklarını kurtarmak için beyaz bayraklarla yürüyor analar; onların yaşamını savunmak için kendilerini siper ediyorlar. Uzak kentlerdeki, uzak ülkelerdeki farklı uluslardan kadınlar, kız kardeşleri seslerini ve mücadele kararlılıklarını katıyorlar onların seslerine. Bu yıl 8 Mart, yaşamı savunma günü olarak, barış isteklerinin yükseltildiği bir gün olarak yaşanacak. Yürüyüşlerle, mitinglerle, dayanışma etkinlikleriyle, şiirlerle, tükenmeyen bir umutla. Çünkü kadın güçlüdür, doğurgandır, çünkü bugünler için mücadele ederken yarınları taşır içinde. Muazzez Menemencioğlu’nun Umuda Durmak şiirinin son dizelerinde söylediği gibi:
“ Kadınlar büsbütün bilir
bu yöntemidir doğumun
devrimler gibi,
önce sancı çekilir
sonra kana bulanır eller
sonra beklenen gelir.

Ölüme bir oyundur çocukların doğumu”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...