19 Aralık 2015 01:00

'Hani biz kardeştik?'

'Hani biz kardeştik?'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Yazmanı Gülsün Kaya İstanbul İlk Öğretmen Okulundan sınıf, TÖB-DER’den mücadele arkadaşım. Biz öğretmenlikten ayrıldıktan sonra da 100 Temel Eser dayatmasına karşı forumdan Somalı madenci çocuklarına yaz okulu etkinliklerine kadar birçok eylem ve etkinlikte yolumuz kesişti arkadaşımla. Dün sosyal medya sayfasında aşağıdaki yazıyı ve Diyarbakır’dan öğrencisinin mektubunu paylaştı. Ben bu hafta köşemi, onun sözlerine ve devletin kendi yurttaşına karşı yürüttüğü savaşı, ölümleri, çocukların eğitimsiz-öğretmensiz bırakılmasını, bir halkın göçe zorlanmasını görmezden gelen “batıdaki kardeşlerine” bir genç yüreğin isyanını ifade eden Adar’ın mektubuna bırakmak istiyorum.  
“Adar, Darüşşafaka’dan öğrencim. Sınava girdiği yıl, Diyarbakır sınav görevlilerinden biri de bendim. Sınıf arkadaşı Fatih sınavı kazanamadı diye çok üzülmüştü Adar.
Yazdığı yazı yüreğimi dağladı bugün. Ona yalnız olmadığını söylemek istiyorum, “Kardeşlik sürüyor.” demek istiyorum. Sesime sesinizi katar mısınız?
İşte Adar’ın yazısı:
‘Hani; Diyarbakır’a gelince ilk iş gittiğiniz o meşhur kahvaltıcılar,
Hani; oradan çıkıp hanlarda içtiğiniz kahveler, şaraplar,
Hani; belki de kendi şehrinizden bile güvenle gezerken, kapısının önünü süpürüp, sizinle sohbetler eden yaşlı teyzelerin bulunduğu o açık hava müzesi sokaklar,
Hani; ağzınızın suyu akarak yediğiniz ciğerler, görünce gözlerinize inanamadığınız yemeğin yanında ikram edilen çeşit çeşit taze mezeler, salatalar, içerken kendinizden geçtiğiniz açık tasta soğuk ayranlar,
Hani; önünde fotoğraf çekmek için yarıştığınız binlerce yıllık camiler, kiliseler, müzeler,
Hani; Dört Ayaklı Minare’nin altından üç defa geçip, tuttuğunuz o dilekler,
Hani; hiçbir yerde bulamadığınız doğal ilaçları aldığınız meşhur aktarlar,
Hani; tarihi çarşıların içinde gezerken dükkanlarının önünde oturup, kaçak demli çay içen, yoldan geçen herkese; ‘Bi’çay içmeden buradan geçemezsin’ diyen esnaflar,
Hani; gece gidip, sabahlara kadar halaylar çektiğiniz, delilolar oynadığınız, kendinizi ortalara atıp, türküler söyleyip, eğlendiğiniz, sonrasında ikram edilen acılı çiğ  köfteyi gözünüzden yaş geldiği halde yemekten vazgeçemediğiniz Eyvan Geceleri,
Hani; uyumadan gittiğiniz ‘Bu kadar lezzetli künefeyi hayatımda hiçbir yerde yemedim’ dediğiniz meşhur künefe salonları,
Hani; şehrin yeni yerleşim yerlerini gezerken gördüğünüz de hayretler içinde kalıp ‘Böyle lüks binalar, böyle güzel cafeler bizim oralarda yok’ dediğiniz o huzurlu şehir,
Hani; Sonra memleketlerinize dönerken aldığınız puşi, bakır, fincan, menengiç kahvesi, örgü peyniri, pestil, kaçak çay, kadayıf gibi onlarca Amed’imize özgü hediyeler var ya...
ARTIK YOK !!!
SADECE BİLİN İSTEDİM...
Unutmadan; en son da buradan gittiğinizde ‘Biz yıllardır buraları böyle bilmezdik, yanlış tanımışız diyordunuz ya !!!
Şimdi biz, size diyoruz;
‘BİZ SİZİ BÖYLE BİLMEZDİK. ASIL BİZ, SİZİ YANLIŞ TANIMIŞIZ !!!’
Bu suskunluğunuz, hiçbir şey olmamış gibi davranmanıza anlam veremiyoruz.
‘HANİ BİZ KARDEŞTİK ? ‘
Yazıklar Olsun !”
Adar’ın bu haklı isyanı karşısında ne söylenebilir?
Cizre’den Silvan’a Nusaybin’den Sur’a, Amed’e insanlarıyla, kültürüyle haritadan silinmeye çalışılan biziz aslında; bizim insanlığımız. Ödediğimiz vergilerle alınan silahlardan çıkan her kurşun, kardeşlerimizden birine değdikçe, evleri yakılıp yıkıldıkça bizim de bir yanımız ölüyor. Kardeşlerimize “Yalnız değilsiniz!” demek, onlara yöneltilen devlet şiddetine karşı yapılan eylemlere, yaşatılan vahşeti duyurmaya çalışan bir avuç onurlu insanın tuttuğu barış nöbetlerine katılmak; sesimizi “Benim adıma kardeşimi öldürme!” diyenlere katmak için ne bekliyoruz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...