11 Kasım 2015 01:00

Unutmamak unutturmamak için...

Unutmamak unutturmamak için...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ankara Katliamı’nın üzerinden bir ay geçti.
Belki o ilk anın büyük sarsıntısıyla kıyaslandığında daha sakin sayılabiliriz. Ama acılarımız, hüzünlerimiz hâlâ taptaze.
O bombaların bu ülkenin doğusu ile batısının barış için birleşme iradesinin tam ortasına atıldığını biliyoruz.
Ankara’da katledilenlerden Korkmaz Tedik’in yakın dostu, yoldaşı Erdal Saran, ona dair olarak Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformunun #101015Ankara “Barış Portreleri” için hazırladığım yazıya dair olarak kendisini dinlerken “Korkmaz’ın okuduğu son kitap neydi?” sorduğumda “İnsan Nasıl İnsan Oldu?” demişti.
M. İlin ve E. Segal’in imzasını taşıyan bu kitabı ben de üniversite yıllarımın başında okumuştum. İnsanın ilkçağlarından bu yana oluşumuyla, evrimini diyalektik bir yöntemle ve romansı bir tatla mükemmel biçimde anlatan bu kitabı sosyalizme giriş kitaplarından biri olarak birçok kişiye de önermişimdir.
Bir adım geriye çekilerek içinde yaşadığımız çağa, ülkeye, bölgeye baktığımızda, aslında insanın insanlaşma serüveninin ancak biyolojik olarak insansı bir biçime kavuştuğunu, ancak barbarlığı aşan bir insan tipi bakımından evrim sürecinin hâlâ devam ettiğini söylemek sanırım abartı olmaz.
Ankara’da kaybettiklerimiz de, Türkiye’nin dört bir yanından barış için Ankara’ya gelerek insanın insanlaşma serüvenine bir sayfa daha eklemek istediler.
Ankara Katliamı’yla ilgili davanın, katledilenlerin avukatlarından, ailelerinden gizlenmeye çalışılan bir yöntemle yürütülmek istenmesi, orada canlı bomba olarak kendini patlatanlarla iktidarın, devletin kurumlarının suç ortaklığının pratik bir itirafıdır aslında. Ankara katliamı davasının takibi tam da bu nedenle, sadece bir davanın takibi değildir. Aynı zamanda iktidar ile devletle, onların politikalarıyla hesaplaşmayı öne alan bir demokrasi mücadelesidir. Böyle ele alınmadığında kendisini patlatanların arkasındaki güçlerden hesap sormak da mümkün değildir.
Ankara’da kendisini patlatarak o katliamı gerçekleştirenlerin devletin istihbarat örgütlerinin, polisin takibinde olduklarına dair birçok bilgi, belge de yayımlanmışken, bu katliamı IŞİD ile sınırlamak çok açık bir biçimde örtmek demektir. Nasıl ki, bu saldırılar doğrudan ülkenin doğusu ile batısının barış için ortaya koyduğu irade birliğini hedef almışsa, IŞİD ile iktidar, devlet kurumları arasındaki barış mücadelesi karşısındaki amaç ortaklığı da aynıdır.
Ankara’da kaybettiklerimize karşı sorumluluğumuz, kuşkusuz dava sürecinin bir demokrasi ve hesaplaşma süreci olarak ele alınmasıyla sınırlı olamaz.
Onları unutmamak, unutturmamak için birçok şey yapılabilir. Yapılmaya çalışılan şeyler de var. Kanımca aslolanı onların insanın insan olma eylemini ilerletmek için hayatlarıyla verdikleri mücadeleyi sürdürmektir. Onların bir bilançoya dönüşmesini da ancak böyle engelleyebiliriz.
Onların hikayesini tamamına erdirmek, kulübelerin saraylara karşı zaferi demek olacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...