8 Şubat 2015

Savaşın yıkımlarını anlattı Nestor

On yıl süren Troya savaşından sonra on yıl daha geçmesine karşın kral Odisseus; deniz yoluyla karısı Penelopeya’nın ve büyüyüp delikanlı olmuş oğlu Telemahos’un yanına hâlâ dönemedi... Bu arada onun öldüğünü düşünen bazı asalak soylular da, sözde dul kalan Penelopeya’yla evlenebilmek için gelip onun sarayına yerleştiler. Kral Odisseus’un ve de kendilerinin köleleri olarak algıladıkları halkın birikimlerini arsızca yiyip içmeye başldılar. Bu arada yapmadık rezillik de bırakmıyorlardı!..

ATENA, BİR DOST İNSAN KILIĞINDAYDI...

Artık delikanli olan kral Odisseus’un oğlu Telemahos; anasına ve de sarayaki damat adaylarına duyurmadan, Troya savaşından sağ salim dönen Pilos kentinin kralı iyi yürekli Nestor’un yanına gitti bir gemiyle. Sırf babasının sağ olup olmadığını öğrenebilmek için. Yanında yoldaş olarak baba dostu Mentor vardı. Ne var ki Mentor’un gerçekte insan kılığına  bürünmüş tanrıça Atena olduğunu bilmiyordu Telemahos!..
Pilos adasındaki kral Nestor, konuklarını çok iyi karşıladı. Yenilip içildi. Bu arada, sözde Troyalı Paris’in Yunanlı Helena’yı zorla kaçırdığını öne sürerek Troya savaşını başlatanYunanistanlıların baş kralı Agamemnon’dan söz etti iyi yürekli kral Nestor:
“Bir keresinde baş kral Agamemnon; o tanrıça oğlu Ahilleus’un payına düşen güzel Briseis’i alıp kendi çadırına götürmeye kalktı!” diye bir anısını anlatmaya başladı. “Bunun üzerine Ahilleus, Agamemnon’u öldürmeye kalktı!.. Onu zor engelledik. Öfkesinden Agamemnon’a söylemediğini de bırakmadı: ‘Ben senin kasalarını altın-ziynetle şişirmek, en güzel kızları sana köle olarak vermek için mi geldim buralara? Sonra o masum Troyalılar bana ne kötülük ettiler de onları  kırıp geçireceğim? Üstelik daha yaşamın meyvelerini bile tatmamış her iki cephedeki o güzelim gençler, senin doymak bilmez tutkuların yüzünden kırılıp kırılıp gidiyorlar! Ve uzaklardaki anaları da, yalnızca gözyaşlarıyla dillendiriyorlar öfkelerini! Hani sen buraya Helena’nın namusunu temizlemek için getirmemiş miydin bizleri? Sanki Helena meselesi karşılıklı konuşarak çözülemez miydi? İkiyüzlü utanmaz adam!’
Bu yollu hakaretlerden sonra, birsürü küfür yağdırdı ve savaşlara veda deyip barakasına çekildi...”

YİĞİTLERİMİZ ARDI ARDINA YIKILIYORDU ARTIK...

Burada derin bir iç geçirdikten sonra; “O tanrıça oğlu Ahilleus savaştan çekilince de, nice yiğitlerimiz ardı ardına yıkılmaya başladı” diye sürdürdü konuşmasını yaşlı Nestor. “Bir süre sonra can dostu Patroklos’un öldürülmesi üzerine Ahilleus, yeniden katıldı savaşa... Önüne geleni vurup devirmeye başladı artık. Dümrek Çayı, Küçük Menderes Nehri; insan ve at ölüleriyle karışık, kızıl kızıl aktı günlerce... Tanrılar bile Olimpos’tan inip Kazdağları’na konuşlandılar; bizleri izlemeye başladılar...” Burada yeniden soluklandı Nestor. “Kısacası orada çektiklerimi analatamam sizlere, sevgili konuklarım” diye yeniden sürdürmeye başladı konuşmasını: “En yiğitlerimiz yıkılıp yıkılıp gittiler. Kral Ayas orada yatıyor şimdi... O yarı ölümsüz Ahilleus da, onun can dostu Patroklos da orada... Gözünü budaktan sakınmaz o güzel oğlum Antiholos’u orada yitirdim ben de!.. Şu da var ki yanızca biz çekmedik savaşın acılarını; tam dokuz yıl o masum Troyalılara da biz kan kusturduk!.. Tanrılar iki hasım cepheye bölündüler... Kimileri bizim, kimileri Troyalıların tarafını tutuyordu. Ama acıları çeken, biz insanlardık hep. Aslında bütün savaşlar gibi böyle ilençli bir savaşta, baş kral Agamemnon’un bir oyuncağı olduğumu bilseydim, hiç bu savaşa katılır mıydım? Ne de oğlumu savaşa sürer miydim?” Burada önündeki tasından bir yudum içecek aldı kral Nestor...

BABANLA BİZ TEK YÜREKTİK!

“Neyse tam dokuz yıl sonra baş tanrı Zeus bize istediklerimizi verdi” diye konuşmasını sürdürmeye başladı yeniden: “Troya yerle bir edildi... Evet, konuklarım, sonuç böyle işte... Demin bir tuhaf oldum seni dinlerken Telemahos. Konuşman bile tıpkı baban Odisseus’un konuşması!.. Bilsen, babanla hiç ayrı gayrımız yoktu. Bir tek yürek gibi çarpardı yüreklrimiz. En çetrefil sorunları bile, kafa kafaya verip hemen çözerdik. Doğrusu akıldan yana kimse boy ölçüşemezdi onunla!..”
Sözün burasında, Odisseus’u çok seven Mentor kılığındaki akıl tanrıçası Atena, bir süre gülümsedi. Onu gören Nestor da gülümsedi...
“Ne var ki” diye sürdürdü konuşmasını Nestor: “Savaş bittikten sonra evlerimize dönerken, bu kez baş tanrı Zeus bir sürü dert açtı başımıza!.. Çünkü savaş sonunda da çok kötülükler ettik Troyalılara. Haliyle savaş suçlusuyduk biz... Örneğin doğru mu değil mi tam bilemiyorum; kral Ayas; kral Priyamos’un kızı güzel Kasandra’yı, tanrıça Atena’nın tapınağında sıkıştırmış. Hatta tanrıça Atena’nın heykeline sarılıp yardım istemiş Kasandra uzun uzun. Ama Ayas, orada kirletmiş kızı!..

TANRIÇA’NIN HEYKELİ BİLE UTANIP BAŞINI ÇEVİRMİŞ!..

Atena’nın heykeli bile bu kötülüğü görmemek için başını çevirmiş!.. Sonra Troyalı baş komutan Hektor’un yetim bebeğini surlardan aşağı atıp anasını köle olarak gemiye bindirmişler!.. İşte böyle, hiç biter mi savaşların neden olduğu yıkımlar!”
Bu sözleri biraz kaşlarını çatarak dinledi Mentor kılığındaki tanrıça Atena.
Sonra da büyük bir sevecenlikle gülümsedi!..
Bu yarenliğin ardından, konuklara yiyecek içecek bir şeyler daha sunulması için, görevlileri çağırdı hemen iyi yürekli yaşlı Nestor...

Evrensel'i Takip Et