15 Ağustos 2014 00:33

Seçimin kazananı kim?

Seçimin kazananı kim?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olmasıyla birlikte meselenin cumhurbaşkanı seçmekten öte Türkiye’nin demokrasi, barış, özgürlük mücadelesinin bir aşaması olduğu vurgulamaya çalışmıştık. Tüm eşitsiz, adaletsiz koşullara ve bir Kürt adaya oy vermek konusundaki ön yargılara rağmen -bu ön yargılar sadece milliyetçi kesimler içinde değil, sol kesimler içinde dahi mevcuttur- Demirtaş’ın adaylığıyla vücut bulan “yeni yaşam çağrısı” başarılı olmuştur. Böylece Türkiye’de 90 yıldır yan yana gelmeleri engellenen ezilen, sömürülen, inkar edilen toplum kesimleri, demokrasi mücadelesinde kolektif bir iradeyi ortaya koyabildiklerini göstermişlerdir. Demokrasi son derece uzun ve zorlu bir mücadeleyi gerektirir; 10 Ağustos seçimlerinde sağlanan başarı bu mücadelenin sonucu değil, sadece HDP-HDK fikriyatıyla ortaya konulan perspektifin doğru bir zemine oturduğunun göstergesidir. Nihai başarı için bugüne kadar bu ortak mücadele içinde yer almayan demokrasi güçlerini de katarak, doğruluğu kanıtlanmış olan bu zeminde çok daha kararlı ve sağlam adımlarla yürümek gerekmektedir.
10 Ağustos seçimlerinin en önemli sonuçlarından birisi hiç kuşkusuz, rakipleri tarafından bir Kürt partisi olarak lanse edilmeye çalışılan HDP’nin, bir Kürt adayla girdiği seçimlerde, batı illerinin tümünde oylarını -HDP-BDP’nin önceki seçimlerde aldığına oylara göre- arttırmış olmasıdır. Şüphesiz bunda 2011 seçimlerinden buyana BDP-HDP milletvekillerinin emekçilerin sorunlarını Meclise taşımış olmasının ve 30 Mart yerel seçim sürecinde HDP’nin emekçileri kapsayan söylemlerinin önemli bir rolü olmuştur. Öte yandan Demirtaş da adaylığı süresince emekçilerin, yoksul kesimlerin sorunlarını kapsayan bir anlayışı son derece açık biçimde ortaya koymuştur. Dolayısıyla özellikle emekçi kesimlerin yaşadığı bölgelerde oylar yükselmiştir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki Demirtaş’a yönelen emekçi oyları büyük ölçüde daha önce AKP’ye oy veren Kürt emekçilere aittir. Kürt olmayan emekçilerden alınan oylar son derece sınırlıdır. Zira milliyetçilik duvarı, emekçi kesimlerin ortak mücadeleye katılımını engellemeye devam etmektedir; bu duvar henüz yıkılamamıştır.
HDK çatısı altındaki tüm bileşenlerin ve elbette HDP’nin bu seçimlerde kendisine yönelen Kürt emekçilerin oylarını koruyabilmesi ve diğer emekçi kesimlere -milliyetçilik duvarını da yıkarak- ulaşabilmesi için emekçilerin sorunlarına yönelik söylemlerini somut politikalar haline getirmesi; emekçilerin güven duyacağı bir alternatifi sunması gerekir. Emekçi kesimleri -emeğiyle geçinenler Türkiye nüfusunun yüzde 70’inden fazladır- kapsayacak politikaların birbiriyle ilişkili dört temel ayağı vardır. Birincisi, iktisat politikalarının da bir yansıması olan istihdam politikalarıdır. İkincisi, işsizlikle mücadele gerekçesiyle esnekleştirilen emek piyasasının güvencesizlik, düşük ücret, iş cinayetleri olarak yansıyan sorunlarıdır. Üçüncüsü, sosyal işlevini kaybeden devletin piyasalaşma sürecinde emekçi, yoksul kesimlerin sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, barınma gibi en temel haklarını ortadan kaldıran; büyük ölçüde biat kültürünü de beraberinde taşıyan yardım/hayır mekanizmaları üzerinden yürüyen sosyal politikalarıdır. Dördüncüsü ise tüm bu sorunların hem nedeni hem de sonucu olan işçi sınıfının, emekçilerin örgütlenme ve mücadele özgürlüğünü engellenmesidir.
Birbiriyle içi içe geçmiş olan bu dört ayak üzerinden ortaya konulacak somut politikalar, emekçilere 35 yıldır dayatılmış olan neoliberal politikaların ötesinde bir alternatifin olduğunu gösterecektir. Böylece seçim barajını aşmak bir tarafa tüm ezilen, inkar edilenlerle birlikte emekçiler, bu ortak mücadele zemini üzerinden daha demokratik daha özgür, barış içinde yeni bir yaşamın inşasında önemli bir mesafe kaydetmiş olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...