24 Nisan 2014 00:07

Başçı'nın zor kararı

Başçı\'nın zor kararı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yazının yayınlandığı tarihte Para Politikası Kurulu toplanarak bir süredir üzerinde çokça tartışılan faiz kararını açıklayacak. Ya yerel seçimler sonrası faiz indirimi konusunda baskısını arttıran Erdoğan’ın telkinine boyun eğecek ya da olabildiğince kendi çizdiği hatta yürümeye çabalayacak.
Ülkede adalet mekanizması başta olmak üzere tüm kurumların bağımsızlığının sorgulandığı bir ortamda uluslararası sermaye çevrelerine pazarlanan merkez bankasının “bağımsızlık” imajının da makyajı dökülüyor kaçınılmaz olarak. Zamanında Eski Ekonomi Bakanı Çağlayan, Erdem Başçı’nın “hükümetin bir memuru” olduğunu ve “haddini bilmesi” gerektiğini ifade etmişti hatırlarsınız. O gün kimi bakanlar tarafından dahi yadırganan bu açıklama bugün hükümete yakın kamuoyunun ortak hissiyatını büyük ölçüde dile getiriyor. Çağlayan’ın çıkışlarının uluslararası sermaye çevreleri karşısında hükümeti zor durumda bıraktığından şikayetlenenler ise benzer bir ayar Başbakandan gelince susmayı tercih ediyor.
Başçı’ya gelince, kamuoyunda şahsına dönük algının son derece keskin dönüşüm geçirdiğini görüyoruz. Medyanın “havuz medyası” olarak nitelendirilen genişçe bir bölümü tek ağızdan yönetilince bu durum bizi şaşırtmamalı elbet. Ama daha birkaç yıl önce Nobel ekonomi ödülüne aday gösterecek kadar ileri gittikleri Başçı’ya bugün ekonomideki tüm olumsuzlukların faturasını yükleme çabaları da dikkatlerden kaçmamalı.
O zaman bir kez daha hatırlatalım. Merkez Bankası aralık ayına kadar hükümetin telkinleri paralelinde hareket etmeye gayret gösterdi. Döviz kurundaki yukarı yönlü sert hareketlere faizlere dokunmadan döviz ihaleleriyle müdahale etmeyi tercih etti. Bu süreçte Başçı tarafından telaffuz edilen piyasa gerçekleriyle tutarsız kur tahminleri de bu yöndeki bir çabanın ürünüydü. Aralık ayında ise artan siyasi istikrarsızlık ve tümüyle kontrolden çıkan kur hareketleri karşısında hükümetin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini gören Başçı seçim arifesinde faiz oranlarını yükseltmeye mecbur kaldı.
Bugün geldiğimiz noktada ise önümüzde Erdoğan’ın siyasi kariyeri açısından büyük önem taşıyan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ekonominin seçmen tercihi üzerindeki rolünü iyi bilen hükümet kanadı, son aylarda “gelişmekte” olan ülkelere dönük sıcak para girişlerini de fırsat bilerek en azından seçimlere kadar faizlerin aşağı çekilerek iç talepteki yavaşlamanın önüne geçilmesini amaçlıyor.
Özellikle son dönemde ekonominin motoru haline gelen emlak sektöründeki durgunluk sinyalleri ve inşaat güven endeksinin (endeksin kapsamını dahilindeki) mart ayı itibariyle son 4 yılın en düşün değerine ulaşmış olması hükümeti kaygılandırıyor.
Diğer yandan hanehalkı borçluluk oranındaki sert tırmanış ve enflasyon hedefinden yukarı yönlü sapmalar ise asli görevi fiyat istikrarını sağlamak ve finansal piyasaların istikrarı olarak tanımlanan Merkez Bankası açısından göz ardı edilemeyecek gelişmeler. Özellikle hükümet baskısıyla faiz indirimine gidilmesinin piyasalarda Merkez Bankasının kredibilitesine büyük ölçüde zarar vereceği ve dış piyasalardaki dalgalanmalar karşısında manevra alanını daraltacağı düşünülebilir.
Bu nedenle önümüzdeki süreç Başçı açısından kolay olmayacak. Fazlasıyla yıpranan kariyerini korumaya çabaladıkça hükümetle arasındaki mesafenin açılmakta. Hükümetin telkinlerine uyması halinde ise halihazırda azalmış piyasaları ikna yeteneğini büyük ölçüde yitireceği gibi işler ters gitmeye başladığı anda faturanın kendisine kesileceğini artık iyi biliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa