25 Mart 2014 00:27

Türkiye siyasi tarihinde bir ilk

Türkiye siyasi tarihinde bir ilk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu hafta sonu yerel yönetim seçimleri var. Temmuz 2013’den beri ifade ettiğim biçimiyle ifade edecek olursam, seçimlere beş gün kaldı. Haziran 2013 İsyanı’ndan bugünlere kadar yaşananların söz konusu seçimleri neredeyse genel seçimlere benzer bir atmosfere soktuğunu söylemek de sanırım yanlış olmayacaktır.
Ülkemizde hemen her zaman benzer anlamlarda kullansak da yazımın bundan sonrası için kavram olarak politika ve siyaseti birbirinden ayırmakta yarar var. Poitika(policy), “belli bir alanda yapılacak bir hizmetin ya da varılması istenen hedef(ler)in nasıl olması gerektiğini tanımlayan ana kuralların tamamı” olarak, siyaset(politics) ise, “toplumsal sınıf, grup ve partilerin sınıfsal çıkar ve amaçları yönündeki faaliyetleri” olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, siyaset aynı zamanda bir bilim alanıdır. Siyaset biliminin(poitical science) alanını da; farklı türden siyasal sistemlerde iktidarı ve iktidarın dağılımını, iktidarın kaynaklarını, nasıl ve kimler tarafından kullanıldığını, kısıtlama ve denetim süreçlerinin nasıl işlediğini, iktidar mücadelesini kimlerin kazanıp kimlerin kaybettiğini araştırmak, incelemek olarak tanımlayabiliriz. Özetle, yaşamın hemen her alanında, her kişi, grup, kurum vb. tarafından belirlenen hedeflere nasıl ulaşılacağının planlanması ve planın hayata geçirilmesini politika, doğrudan doğruya iktidar mücadelesini siyaset olarak ifade etmemiz gerekiyor.
Ülkemizde sosyalist hareketlerin çok büyük çoğunluğu 12 Eylül asker darbesine kadar ki süreçte siyaseti, parlamenter sistem dışında yürüttüler. Darbe sonrasında siyasi yasakların kaldırılmasının ardından burjuva demokrasisinin biçimsel işleyişi yeniden sağlandıktan sonra ise sosyalist hareketlerden önemli bir bölümü partileşme süreci yaşadılar. Bu kararın niyetleri arasında, parlamenter demokrasinin “olanaklarından” yararlanmanın ön sıralarda yer aldığını söyleyebiliriz. Daha derin analizlerin hem beni hem de bu köşenin fizik yapısını aşacağını bilerek bu belirlemeyle yetinelim.
Söz konusu sosyalist hareketler, partileşmeden önceki yıllarda, sosyalizmin nasıl bir toplumsal yaşantı olduğunu ve bir kısmı da buna ek olarak, Sosyalist Türkiye’nin nasıl olacağını kısıtlı olanaklarla toplumun değişik kesimleriyle ve çoğu da illegal olarak yaftalanan araçlarla paylaşmak zorundaydılar. Partileşme sonrasında, hem söz konusu propaganda ve araçları illegaliteyle itham edilip engellenme girişimlerinden biraz olsun kurtuldu hem de propaganda araçları çeşitlendi. Genel ve yerel yönetim seçimlerinde adaylar aracılığıyla açık propaganda olanaklarına kavuşuldu. Seçim süreçlerinde düzen partilerine sağlanan kamusal olanaklardan(radyo ve televizyon konuşmaları vb.) daha kısıtlı da olsa yararlanma olanağı bulundu. Kendi adıma söz konusu gelişmelerin Türkiye halklarına sosyalizmi, eşitliği vb. anlatma, ülkemizde de bunun mümkün olabildiğini paylaşabilme, başka bir pencereden seslenip, yaşanan olumsuzlukların çözümünde sosyalizm alternatifinin var olduğunu geniş halk kitleleriyle paylaşabilme gibi olanak yarattığı için olumlu bulduğumu paylaşmak istiyorum. Bununla birlikte, genel seçimlerde hemen her ilde bir ya da birkaç adayla bu olanaklara ulaşılabilirken, yerel seçimlerde aday gösterilebilecek yerlerin büyük çoğunluğunda boşluklar kaldığını, bu durumun zaman zaman “daha aday sayılarını bile tamamlayamıyorlar” biçiminde karşıdan eleştiri malzemesi yapıldığına tanıklıklarımızı da unutmayalım.
Farkında olalım olmayalım, içinde olalım olmayalım her koşulda bilinmelidir ki, Mart 2014 yerel seçimlerinde bir ilk yaşıyoruz. Haziran 2011 genel seçim sürecinde Kürt Siyasi Hareketi’nin sosyalist parti ve hareketlere çağrısıyla kurulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun başarıya ulaşmasının ardından kongre örgütlenmesiyle hedef büyütülmüştü. Aynı yılın sonbahar aylarında kurulan Halkların Demokratik Kongresi, 2014 yerel seçimlerini de takvimine alarak 2012 yılında Halkların Demokratik Partisi’nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Dönemin özgünlüğü nedeniyle yerel seçimlere Kürdistan coğrafyasında BDP, diğer illerdeyse HDP olarak giriliyor. Ülke sathında yerel seçimlerde aday gösterilmeyen hiçbir il yok. Bilebildiğim yalnızca birkaç ilçede belediye başkan adayı yok. Ancak tüm il ve ilçe belediyelerinde belediye meclis üyeliklerine adaylar çıkartıldı. Hiçbirisi de merkezden değil. Tümünü yerel örgütler belirledi.
Türkiye siyasi tarihinde, bir ilk yaşanıyor. Birçok sosyalist parti ve oluşumun içinde yer aldığı HDP, bütün yerelliklerde sosyalist perspektifle nasıl bir kent, nasıl bir kent yaşam propagandası yürütüyor. Yapılan hesaplar BDP ile seçime girilen belediyelerde kaybetme olasılığının zayıf olduğunu gösterirken, HDP olarak girilen belediyelerden de kazanılabilecek olanların varlığını gösteriyor. Kazanmak tabii ki güzel olur. Ancak belediye başkanlıkları kazanılamasa da bu kadar geniş bir alanda yürütülen propaganda çalışmalarının bile kazanım olduğunu unutmayalım.
Kongre biçimi örgütlenmenin dışında kalan sosyalist yapıların neredeyse tümü oldukça sınırlı sayıdaki yerleşim yerinde aday gösterebildiler. Dolayısıyla parti biçimi örgütlenme politikalarının önemli gerekçelerinden başlıcasına ulaşamamış oldular. “Keşke böyle olmasaydı.”
Bununla birlikte, bu veriden hareketle gelecek için hep birlikte düşünmeliyiz. Bunun için de seçim sonrasında ortaya çıkacak verilerden de yararlanılarak, kongre biçimi örgütlenme daha da genişletme ve geliştirme hedefiyle tartışmaya açılmalıdır. Bu zamana kadar dışarıda kalmayı tercih etmiş tüm yapıların varlığını koruyarak kongre bileşeni olabilmesi için yoldaşça emek verilmelidir. Ağustos 2014’de Cumhurbaşkanlığı ve Haziran 2015’deki genel seçim süreçleri çok kısa süre sonra başlayacak. Gideni geri getirmek, yaşanan günleri yeniden yaşamak mümkün değil. Hiç olmazsa bundan sonra benzerlerini bile bile yaşamamak için, değerler ve ilkeler bağlamında HDK yapılanması geliştirilmeli ve genişletilmeli, dışarıda hemen hemen hiçbir sosyalist yapı kalmadan ortak aday(lar)ı çıkartıp, kol kola, omuz omuza propagandayla yola çıkılabilmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...