Adli kolluk
Hukuki konulara pek ilgi göstermeyenler için kısa bir tanım yapmak gerekirse; adli kolluk cumhuriyet savcılarına bağlı polis teşkilatı demektir. Hani, Amerikan filmlerinde dedektifler falan olur. Cinayet vb. suçları araştırırlar, öyle bir şey.
Bizim memlekette adli kolluk meselesi kangren olmuş bir meseledir. Yıllardır hukukçular adli kolluk teşkilatının kurulmasını ister. AB, görüşmelerinde de bu koşul vardır. Hatta, yürürlüğe giren son Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’nda da 167. Ve 168. maddelerinde adli kolluktan söz edilmektedir. Bir de adli kolluk yönetmeliği çıkarılmıştır. Fakat bizde, idare yani hükümetler güya bağımsız olan yargının işine burnunu sokmaktan hiçbir zaman vazgeçemediği için adli kolluk teşkilatı kurmazlar ve savcılarla birlikte adli soruşturma yapan polisleri de denetim altında tutmak isterler. Keza, askerler de jandarmayı yönetmek ve denetlemekten vazgeçmezler.
Hükümetlerin neden adli kolluk istemedikleri son yolsuzluk olayında daha açık anlaşılabilir. Hükümet kendisinin haberi olmadan böyle bir operasyon yapılamayacağını savunuyor ve bunun için Adli Kolluk Yönetmeliği’ni bütün hukuk kurallarına aykırı bir biçimde değiştirmeyi dahi göze alabiliyor. Oysa, bağımsız yargı demek, bağımsız yargının yürütmeyi, hükümeti denetlemesi demek bizatihi Hükümetin böyle bir operasyondan haberi olmaması demektir. Hükümetin haberi olmadan, Hükümetten izin almadan savcı-polis böyle bir operasyon yapabilirse yargı görevini yerine getirebilir. Dört bakan, bakanların oğulları, bir kamu bankasının genel müdürü hakkında soruşturma yapan savcı ve polisler, Başbakan, İçişleri Bakanı ve Valinin haberi olsaydı bu soruşturmayı yapabilir miydi?
Müstefi İçişleri Bakanı Güler; “Benim oğlum hakkında soruşturma yapıyorsun, hadi bana haber vermedin, Başbakana niye haber vermiyorsun” demiş. Başbakana haber verilse, böyle bir olayın siyasi bir krize yol açacağını görebileceğine göre, polise nereye gidebilirsen git deyip, Hükümetini ve siyasi pozisyonunu riske atar mıydı?
Başbakan Erdoğan, Gezi direnişinden sonra uyguladığı taktiğin aynını tekrarladı. Hemen hemen her gün üç beş miting düzenleyerek kitlelerin önüne çıktı. Mitinglerde ve medyadan bir takım düşmanlarını suçladı. Gezideki düşmanlarının bir kısmını gaza ve mermiye boğan Başbakan bu kez de düşmanlarından bir kısmı olarak gördüğü emniyet müdür ve amirlerini dağıttı.Fakat, bakanlarını feda etmekten kurtulamadı.
AKP Hükümetini, istifa eden bakanlar ve Hükümet revizyonu da siyaseten kurtaramaz. AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan büyük yara alır.
Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişiklik iptal edilir. Eğer dava açarlarsa görevlerinden alınan bütün emniyet amir ve müdürleri yerlerine yargı kararı ile geri dönerler.
Adli kolluk ile ilgili yukarıda o kadar laf ettikten sonra, AKP, CHP ve MHP samimi iseler adli kolluk teşkilatını kursunlar diyeceğim ama kimse adli kolluk düşünecek durumda değil sanki. AKP tepe taklak giden partiyi ve Erdoğan’ı kurtarmaya çalışıyor; CHP ve MHP ise ABD ve AB’ den de destek alarak AKP’nin yerine hükümet olmanın planlarını yapıyor.
Belki bir sonraki adli kolluk tartışmasını yeni hükümetin bir skandalı üzerine yapacağız.
Evrensel'i Takip Et