12 Aralık 2013 00:19

Provokasyonların sorumlusu kim?

Provokasyonların sorumlusu kim?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Siyasi iktidar bir taraftan barış ve çözüm sürecini zamana yayarken diğer taraftan gözleri var olduğu söylenen iktidar-cemaat çatışmasına yöneltmiş her gün gündemi bu çatışma ile meşgul etmeyi başarmıştır. Dershaneler üzerinde yürütülen tartışmalar bir ihtiyaçtan ziyade pozisyon almak şeklinde başlayan ve böyle devam ettirilmek istenen adeta bir kayıkçı kavgasına dönüştürülmüştür. Çünkü dershaneler var olsun mu veya kapatılsın mı tarafında yer alanlar pozisyonlarını bir ihtiyaç veya gereklilikten ziyade diğerinin çarpık söylemi üzerinde şekillendirmektedirler. Kapatılsın diyen siyasi iktidar yanlıları dershanelerin mevcut koşullarda var olma gerekçesini ortadan kaldıramazken; kapatılmasın diyen cemaat yanlıları ise dershanelerin gereklilik koşullarını anlaşılır bir şekilde ortaya koyamamaktadır. Hatta gerekliliği için terörün panzehiri olduğu ve gençleri gerillaya katılmaktan
alıkoyduğu gibi absürt bahaneler üretebilmektedirler. Taraflar toplumu bu saçma iki durumdan birine taraftar olmaya zorlamaktadırlar.
Zaman hızla bu anlamsız tartışmalarla akarken Türkiye hâlâ 12 Eylül cuntasının faşist
koşullar anayasasıyla yönetilmeye devam ediyor. Tarihsel Kürdistan gerçekliği bu faşist dönemde hazırlanan anayasaya dayanarak 21. Yüzyılda Meclis tutanaklarından çıkarılabiliyor. O tutanaklardan Kürdistan kelimesi çıkarılınca Kürdistan gerçekliği sanki yok oluyor! Yıllardır normalleşiyoruz diye toplumu cendereye alan cemaat-iktidar ikilisi paralel devlet kuruyorlar diye KCK operasyonları adı altında binlerce Kürt yurtseverini, siyasetçisini cezaevine tıkarken kendilerinin nasıl da paralel devlet kurdukları çarşaf çarşaf ortaya saçılmaya devam ediyor. Herkesi kendileri gibi gören bu zihniyet bizzat sahip oldukları fikirlerle demokratları, aydınları, yazar ve çizerleri suçlayarak cezaevlerini doldurmaya
devam ediyorlar. Üstten bu tartışmalar devam ederken Kürdistan’da bu iki taraf can ciğer kuzu sarması gibi Kürt karşıtlığı üzerinde ülkenin nimetlerini pay etmeyi bir güzel sürdürmektedirler. Üniversiteler başta olmak üzere devlet kurumlarının tüm olanaklarını pay etme ve kadrolaşma alanı olarak kullanmaktan bugüne kadar hiç geri kalmamışlardır. Mesele Kürtler olunca tüm kavgalar ötelenebilmektedir.
Cemaat-iktidar kavgaları dershaneler üzerinden gündem doldurulurken diğer taraftan
son dönemde her türlü olumsuzluğa rağmen devam ettirilen çatışmasızlık ortamının, yerini açık provokasyonlara terk etmeye başladığına tanıklık ediyoruz. Bölgede açık devlet provokasyonları ‘90’lı yılları aratmıyor. Son bir haftada Yüksekova başta olmak üzere tüm bölgede artan bir gerginliğin ve enerji birikiminin olduğu bizzat siyasi iktidarın kendisi tarafından ifade edilmektedir. Kürt coğrafyasının en duyarlı, en hareketli kenti ve geçmişte devletin kanlı infaz çetelerinin hedef bölgesi, faili meçhullerin kol gezdiği Yüksekova’da polis kurşunuyla iki kişinin katledilmesi ve devamında tüm Kürt illerinde olayın kınanması amacıyla düzenlenen gösterilerde polisin şiddeti herkesin kafasında
aynı sorunun belirginleşmesine neden olmaktadır. Neler oluyor?
Siyasi iktidar sözcüleri de olayı provokasyon olarak nitelemelerine rağmen ne polisin bu
şiddetini durdurabilmekte ne de iki kişinin polis kurşunuyla katlini çatışma olarak niteleyen Hakkari Valisine bu kanıya nasıl vardığını sormaktadır. Siyasi iktidar bu gibi olaylarda devlet görevlilerinin sanki kendilerine bağlı değillermiş gibi el altından bu işleri yapanın cemaat olduğu algısını yaratarak kendini aklamaya çalışmaktadır. Kendisine bağlı valiyi, polisi ve diğer sorumluları yaptıklarından vareste gören bu yaklaşım devam ettikçe zaten bıçak sırtında yürüyen barış ve çözüm sürecinin daima provokasyonlara açık olacağı ve tüm sorumluğun siyasi iktidarda olduğu gözden kaçırılamayacaktır. Yüksekova’da halkı hedef alarak ateş eden polisler kimin nesidir, vali olayın çatışma olduğunu hemen nasıl tespit etmiş ve nasıl olmuş da ölü ve yaralılar sadece halktandır. Siyasi iktidar bunları ortaya çıkarmadıkça, olaylara neden olan cemaat olsa bile provokasyonların sorumlusu olmaktan kurtulamayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...