14 Kasım 2013 07:21

Bir yolsuzluğun anatomisi

Bir yolsuzluğun anatomisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de yolsuzluk, adam kayırma, rüşvet ve hırsızlıklar çoğu zaman ortaya çıkarılamaz. Çünkü durumu etkileyecek faktörler önemli oranda işe katılmış veya bulaştırılmış olur. Hırsızlığı yapan, ihaleye fesat karıştıran zevat zaten muteberdir ve çoğu zaman devlet ricalinin koruması altındadır. Bir de olay Kürt coğrafyasında yaşanıyorsa hırsızlığı yapan zevat mutlaka bu işi vatanı ve milleti koruma ve kollama hedefiyle yapıyordur! Eğer ihaleye fesat karıştırmazsa maazallah örgüt ihaleyi kazanabilir, bu durum vatanı büyük bir tehlikeye atabilir hatta gerekli özen gösterilmezse o kış örgüt, birlik ve beraberliğimize büyük bir zarar vererek Allah korusun karpuz gibi bizi bölebilir. Bölgedeki hırsızlıklar ve yolsuzluklar bilinmesine rağmen yıllarca kimse onunla ilgili tek kelam edemez tek kelime yazamazdı. Ortaya enkaz gibi bir şeyler çıksa yapanların mazereti açıktır: Vatan millet meselesi. Çünkü bu hırsız tayfası vatanın tek bekçisidir. Hatta öyle ki işin içine örgüt, terör gibi sözcükler konulduğunda vatandaş kolaylıkla dolandırılır, o da bu işe başı belaya girmesin diye ses çıkaramazdı. Son dönemlerde koca koca profesörlerin bile bu benzeri nedenlerle mafyaya paralarını kaptırdıklarını gazete manşetlerinde okuyoruz. Bunlar basına yansıyanlar, ya yansımayanlar. Onların boyutunu bilmiyoruz. Profesör de olsan terör, örgüt gibi laflar herkesi korkutmaya yeterlidir.
Bu gibi olayları uzatmak mümkün ancak geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da yaşandığı basına yansıyan bir yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırma iddiasına verilen cevap kadar pervasızlık yaşanmamıştı.  Olay şöyle gelişir: Kamu Hastaneleri Birliği bir araç kiralama için acil ihaleye çıkar. Ancak Kamu Hastaneleri Birliği Başkanlığı Denetleme Kurulu ile BİMER’e yapılan şikâyetler üzerine Genel Sekreter Doç. Dr. Muhammet Güzel Kurtoğlu ve satın alma komisyonunun 11 üyesi hakkında ihalede usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla soruşturma başlatılır. Müfettişler yaptıkları incelemede; açık ihale yapılmayarak rekabetin engellendiğini, yüksek maliyetlerle araçların kiralandığını, yasaklı bir firmanın ihaleye girdiğini ve bu firma ile ihaleyi kazanan firmanın yaklaşık maliyeti belirlediği için kanuna aykırı davranıldığını raporlarında tespit ediyorlar. Acil ihale olmasına rağmen 5 ay sonra ihale gerçekleştiriliyor. İhaleyi yasaklı firmalardan biri kazanıyor. Komisyon, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ve meslek örgütlerinden fiyat almadan ihaleye giren firmalardan yaklaşık maliyeti alıyor. Açılan soruşturma üzerine yüklenici firma taleple maliyetten indirime gidiyor ve nihayet ihale iptal ediliyor.
Denebilir ki, ee ne var bunda? İşin asıl önemi Kurtoğlu’nun müfettişlere verdiği cevaplarda yatıyor. Kurtoğlu iddialara ‘yapılacak açık ihale usulünden ihaleyi alan firmanın güvenlik anlamında zafiyetlerinin olacağı, terör örgütüyle bağlantılı bir firmanın maliyetine hatta zararına dahi araç kiralamaya katılmayacağı ve ihaleyi almayacağı, ileride bazı terör eylemlerine katılmayacağını garanti edemeyiz. Hatta taşıyacağı personelin devlet memuru ve üst düzey olacağı ve bu kişilerin can güvenliğinin emin kişilere verilmesi gerektiği fikri ile pazarlık usulü alım tercih edilmiştir.’  Daha da ileri giderek ‘Diyarbakır Türkiye’nin hiçbir iline benzememektedir. Terörün, hırsızlığın ve mafyacılığın merkezi konumundadır. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde hırsızlık yapanların birçoğu Diyarbakır’dan gitmedir. Bu durumu Emniyet Müdürlüğüne sorabilirsiniz’ şeklinde ifade veriyor. İfadenin kamuoyuna yansıması üzerine Kurtoğlu ben bunları basına söylemedim veya alenen böyle sözler söylemedim mealinde açıklamalarda bulundu. Ancak ifadesini ret etmedi. Yani demek ister ki, ‘ben kendimi kurtarmak isterken bunları yazılı ifademde verdim, kimse duymadı. Niye sizler duyuruyorsunuz’.
Evet, her türlü haltı ye sonra terör, örgüt, vatan, millet de. Nasıl olsa bunlar varsa suç olmaz algısı öyle yerleşmiş ki. Bunlar varsa bir şehre, bir halka istediğini söylemek serbest olur. Oh ne ala. İşte bir yolsuzluğun anatomisi. Diyarbakır bu adamı ve ekibini hak etmiyor. Diyarbakır STK’leri derhal hakaret davası açmalı ve bu adamın görevden alınmasını gündemleştirmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...